Eğer bu filmden beklentiniz, mantık şalterini kapatıp eğlenmekse bu yazının geri kalanını okumanıza gerek yok; film bunu gayet başarıyor. Ama eğer içinizdeki geek, tıpkı benim gibi, izlediği her süper kahraman filmini ciddiye alıyorsa buyurun, filmi beraber biraz deşelim. Kim ölüyor, sonunda ne oluyor falan, izlememişler için filmi bozmayacağım ama bu yazıyı okunca film kafanızda şekillenebilir, ona göre.

Film güya büyükler için. Pipisiyle, üç-beş çift arka plan memesiyle ve aşırı abartı şiddeti ile +18 ibaresini hakkıyla hak ediyor. Peki, o zaman neden filmin aksiyon rejisi, Commando (1985) veya sevgili yerli dizimiz Akıncı’da olduğu gibi, kabak gibi açıkta duran birini 500 tane makineli tüfekli askerin vuramayışına izin veriyor? Neden filmde karakter gelişimi yaşayan bir-iki tipin karakter gelişimlerini daha ilk beş dakikadan tahmin etmek mümkün? Neden bazı oyuncular karakterlerinin etik duruşlarını aksiyon ve telaşın ortasında iki cümleyle özetleyerek rol arkadaşlarına açıklayıveriyorlar? Neden bazı süper güçler eline bir tabanca almaktan daha verimsizken DÜNYANIN EN ÖNEMLİ görevini gerçekleştirmesi gereken bir ekipte mevcut? Tüm bunların cevabı aynı: Bu film, şiddetine filan rağmen bir çocuk filmi. Evet öyle.

Bazı esprilerin ve genel olarak aksiyon rejisinin, mantıksız olmasına rağmen kimi yetişkinlere de çekici geleceğini kabul etmek lazım. Ama bu kadar. Filmin bir derinliği ya da ciddiyeti asla yok. James Gunn “eğlenelim, gerisini boş verelim” demiş; bu çok net. İki espri veya şaşırtıcı bir sahne uğruna yazılmış birtakım karakterlerin bazı karar alma sahneleri o kadar saçma ki, film zaten kendini pek ciddiye almadığını kanıtlıyor.

Peki bunda ne var? Bu filmden beklenti zaten bu değil miydi? Valla beklentinin ne olduğunu bilemem ama bence bir grup azılı suçlunun -bir yan karakterin 27 çocuk yediğinden bahsediliyor- hükümlerinden yıl indirimi almak karşılığında, hem de aşırı zorlu görevlere gönderilmesi konusu çok daha enteresan ve derin; ahlak, vicdan, sistem eleştirisi, insan olmak gibi konuları içererek de anlatılabilirdi. Bu filmde de bu konular işleniyor aslında ama bir cumartesi sabahı çizgi-filmi düzeyinde. Bu dediğimi yapmak yerine, renkli renkli kostümler giyen ve çocuk gibi davranan bir sürü sözde psikopatın kafalarının patlayıp durmasını izletiyor bize film.

Canı sağ olsun; en azından bu konuda bir önceki filmin günahına sahip değil. Bu film en azından kendi içinde dengeli. Hep sulu, hep cıvık. Bir iki duygusallaştığı yer de bence gereksiz olmakla beraber filmin temposuna zarar vermiyor. İşin garibi, aslında kâğıt üstünde eski filmden pek farkı yok. Hatta eski filmde nefret ettiğim barda birbirini tanıma sahnesi bunda da var ama bu sefer düzgün çekmeyi başarmışlar. Demek ki stüdyo karışmayınca en azından ortaya kendi içinde tutarlı bir şeyler çıkıyor.

Yalnız bu karışma/karışmama madalyasının bir de öbür yüzü var. Bu film güya Man of Steel ile, BvS ile, Justice League ile falan hep aynı evrende geçiyor. Ve mesela MoS’ta hatırlarsanız dünya uzaylılarla ilk karşılaşmasının şokunu yaşıyordu. Bu filmde ise dünya “invincible” evreni gibi. Her köşeden bir süper kahraman çıkıyor. Ne ara süper güçler veya kostümler bu dünyada, bu kadar sıradanlaştı? James Gunn’ın verdiği bir röportajda “Guardians of the Galaxy’de stüdyo daha çok karışıyordu”, şeklindeki açıklaması ile beraber, belki de artık Warner Bros’un bu ortak evren macerasını pek ciddiye almadığı ortaya çıkmış oluyor. Ki bence daha iyi. Bakınız son Joker’e ya da çıkacak olan yeni (Allah’ım umarım güzel olur!) Batman filmine; belki de D.C. ortak evren falan filan yerine birbirini takip etmeyen, bu efsane karakterlerin solo maceralarına ve yorumlarına odaklansaydı daha iyi filmler sunardı bize. Genelde animasyonlarına yüklediği bu misyon bakınız o tarafta nasıl da çalışıyor.

Eskiden süper kahraman filmleri tek tipti. Hepsi kahramanlık filmleriydi. Danny Elfman’in orkestral müziği eşliğinde birtakım fedakarlıklar yapılır, kahramanlar bir şeyler öğrenir ve kötüler onurlu bir şekilde alt edilirlerdi. Şimdi ise farklı farklı türlere yayılmış durumdalar. Ve bunlardan bir tanesi de stilize aksiyonlu absürt komedi. En azından ben bu filmi, ancak böyle sınıflandırabiliyorum.

Kısacası bence bu filmden beklentiniz fazla olmamalı. Ben izlerken eğlendim. Ama Man of Steel’i en az beş kere izlemiş biri olarak ben bu filmi bir daha izlemem. Çok uzun ve çok kaliteli bir youtube videosu gibi. Eğlenceli, “şu sahnesi nasıldı ya” diye arkadaşımla konuşturan, derinlemesine bakarsan bayat bir simit satın almışsın gibi hayal kırıklığı yaratacak türden, saçma sapan olmayı amaçlamış saçma sapan bir film. Yetişkinler için bir çocuk filmi.

Author

Astrolojiye inanmayıp ikizler burcu olmakla gurur duyan, hem akıllı hem salak; hem iyi kalpli hem soğukkanlı, dengesiz bir tip. Azıcık totosunu kaldırsa dünyayı ele geçirme ihtimalinden ürküyor. En büyük düşmanları üç beyazlar: Şeker, Tuz ve Börek.

1 Comment

  1. Abi cidden Man of Steel’i 5 kere mi izledin? O kadar iyi bir film değildi be. Neden bu kadar sevdin merak ettim.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.