Bu sayfalarda çok fazla şahsi olmamayı tercih ediyoruz, siz de bu tercihe katılıyorsunuz diye varsayıyoruz; farkındayım. Ama müsaadenizle, hayatımın son bir haftasını büyük bir değişiklikle geçirdiğimi belirtmem gerekiyor. Beş senedir yaşadığım bir şehri, içinde sevdiğim bir evi, arkadaşlarımı ve müdavimi olduğum mekanları bırakarak terk ettim yakınlarda. Bunun gibi bir değişikliği daha önce kıta aşırı bir vaziyette de yaşamıştım. O zaman daha kısa süreliydi “önceki” yaşamım.
Bu iki değişikliğin ortasında da kendimi Friends izlerken buldum. Öyle yemek yerken alelade bir bölüm açmak değil, on sezonu peş peşe dizim, iki yüz elliyi aşkın bölümü art arda koymaktan söz ediyorum. Friends hayatımda çok büyük bir yeri olan bir dizi yani anlayacağınız. Pek çok kişi için de öyle. Muhabbeti açıldığında Friends övmeye başlayan insanların “abi yeri ayrıdır Friends’in” diye söze girmesi bu yüzden.
Bu lafları muhtemelen çok duydunuz. Friends’in duygusal bağ kurulabilecek pek çok noktası var şüphesiz. Ama nedense çok az söylenen şey, Friends’in tüm bunlardan bağımsız olarak ne kadar iyi bir sitcom olduğu. Hatta, hazır başlıkta hiperbolü dayadık, arkasında duralım: Friends bizce kainatın en iyi sitcomu. Neden diye soracak olursanız, şöyle sebeplerimiz var…
1. “Arkadaşlar Ailenizdir” Mesajını Mükemmel Vermesi
Friends’in genel bir teması olduğunu söylemek güç. En azından çoğu zaman başka şeyler üzerine eğildiğinden bahsedebiliriz. Büyük bir şehirde 20’li yaşları yaşamanın zorluğu, romantik ilişkiler, ebeveynlik, kariyer kaygıları, seks… Friends’in dokunduğu çok şey var. Ama belki de ortak bir “mesaj” olarak tahtaya yazabileceğimiz şey, vakti zamanında David Crane ve Marta Kauffman’ın diziyi NBC’ye satarken söylediği bir cümle: “Eğer şehirde, ailenizden uzakta yaşıyorsanız, arkadaşlarınız ailenizdir”.
2. Kabul ve Tahammül Üzerine Çalışması
Friends bu arkadaş-aile denklemini hep aynı karelerle yansıttı. On sezon boyunca altı ana karakterin de saçma sapan şeyler yaptığına tanık olduk. Sadece hatalardan söz etmiyoruz, gariplik olarak da tonla şey oldu. Phoebe’nin annesini bir kedi varsayması, Rachel’ın çamaşır nasıl yıkanır bilmeyen prenses halleri, Chandler’ın bağlılık korkusundan yaptıkları… Her insan gibi günahları oldu bizim “çetenin”. Ve hiçbiri, içten bir özürün ötesine uzamadı. Friends’in sınırları içerisinde hiçbir sorun konuşmayarak, anlaşmayarak çözülmedi.
3. Karakter Olgunlaşmalarını Kusursuz Yansıtması
Eğer son sezonlardan izlemeye başlayıp, ilk sezonlara dönerseniz benim yaptığım gibi, çok ilginç bir şeyle karşılaşacaksınız: Karakterler dizinin ilk bölümlerinde ciddi anlamda daha… çocuk gibiler. Gerçekten. Bu tip sitcomlar genelde karakterlerinin kusurlarından ekmek çıkartırlar. Eğer Seinfeld gibi karakterlerinizi görecek yüksek bir yaşta başlattıysanız, çok sıkıntı olmayacaktır. Ama Friends gibi genç dizileri her zaman yaş ilerlemesine rağmen başka bir mizah kaynağı bulamadıklarından, karakterlerini olgunlaştırmadılar. Friends ise bunu yaptı ve başka bir yerden çıkardı esprisini.
4. Altı Ana Karakterine Gerçek İnsan Muamelesi Yapabiliyor Olması
Burada kast ettiğimiz şey geçmiş travmalar, çocukluk acıları, ebeveyn hataları. Friends’in her karakterinin niye öyle olduğunu anlatan ve o karakterleri karikatür olmaktan çıkaran net arka plan hikayeleri var. Ve bunlar dizide ayarıyla, doğru hızında anlatılıyor. Monica’nın ailesinden onay alamadığı için kendini devamlı kazanmak zorunda hissetmesi, Chandler’ın baba figüründen dolayı gelen efemineliği, Rachel’ın şımartılmış geçmişi… Her şey yerli yerinde.
5. Konuk Oyuncuların Harikalığı
Bunu söylemeye bile gerek olmamalı aslında. How I Met Your Mother ve Seinfeld gibi “arkadaşlar takılıyor” dizilerinde hep ünlü konuk oyuncular olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu iki dizi de bu konuda çok iyiydi, ama Friends’in kadrosuna bakınca insanın başka bir seviyeyi seyrettiği de aşikar. Tom Selleck, Jon Favreau, Elle MacPherson, Ben Stiller, Winona Ryder, Sean Penn, Bruce Willis, Julia Roberts, Brooke Shields, Brad Pitt, Danny DeVito gibi oyuncular geçti Friends’den, her biri de harikaydı.
6. Her Bölümün Kendi Başına Ayakta Durabiliyor Olması
Friends’in bu özelliği, diğer dizilerde nadir bulunan bir şey, özellikle de bir sonraki maddeyle birleştirdiğinizde. Friends’i yıllar boyunca ayakta tutan ve başlıkta attığımız iddialı cümlenin altını dolduran şey de o. Dizinin hiçbir bölümünü izlememiş olsanız da arkadaşlarınız yemek yerken açarlarsa keyifle izleyebileceğiniz tecrübeyle sabittir. Pek çok kişi de Friends ağına böyle düşer zaten, bir arkadaş yemek yerken alışkanlıktan açar, siz de izler, eve gidince de takip edesiniz gelir, çünkü…