KAHRAMANLAR ÇAĞI (10.000 FÖ)
Bir anlaşma imzalıyorsanız, sonucunda barış dolu bir sürecin başlaması gerekir. Westeros’ta da durum böyle olmuştur. Öyle ki, tam 4.000 yıl Ormanın Çocukları ve İlk İnsanlar huzur içerisinde bir yaşam sürmüşlerdir, en azından kendi aralarında. Huzur ve refahın oluşmasıyla iki tarafın kültürleri birbirini etkilemeye başlar. Özellikle çocukların kendi dinleri olan Eski Tanrıları insanlara anlatması ve onların da büyük oranda bunu kabul etmesiyle, aynı inancı paylaşan komünler haline gelirler. Kısacası bugün gördüğümüz Kuzey insanlarının Eski Tanrılar inancı, o dönem Ormanın Çocukları ile kurulan ilişkiden ileri gelmektedir.
Fakat ne yazık ki huzur çok uzun sürmemiş ve bugün söylendiğinde bile insanların titremesine sebep olan Uzun Gece gelip çatmıştır. Hemen hemen bir nesil süren mutlak karanlık ve soğukla beraber gelen kış, ekinlerin yok olmasıyla kıtlığın da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ancak ortaya çıkan yalnızca kıtlık değildir. O zamana kadar hiç görülmemiş, varlıklarından Ormanın Çocukları’nın dahi haberdar olmadığı yeni bir ırk da kendisini gösterir; Ak Yürüyenler!
Ak Yürüyenler’in kimler olduğunu artık çok iyi biliyorsunuz zaten. Kendileri ile ilgili olarak Sam bile yaptığı tüm araştırmalara rağmen pek bir bilgi bulamadı. Kış geldiği için mi Ak Yürüyenler de geldi, yoksa Ak Yürüyenler geldiğinde mi kış geliyor bu kısım belirsiz. Bu arkadaşlar, Westeros’un kutup noktası diyebileceğimiz Daimi Kış Toprakları’ndan aşağı doğru süzülürler. Bu topraklar o kadar soğuk ve ulaşılmazdır ki, gidip de araştırmış bir insan evladı henüz bulunmamaktadır. Ayrıca kağıttan ince ve buzdan yapılma kılıçlar kullanırlar. Görünüşleri korkutucu ve çoktan dünyevi zevklerden göçüp gitmiş imajı verse de, G.R.R.M. kendilerini hiç de bu şekilde tasvir etmez. “Ötekiler ölü değil. Güçlü, güzel ve peri gibiler. Yaşamın farklı bir türü onlar. İnsanlık dışı, zarif ama tehlikeli” sözleriyle tasvir edilen Ak Yürüyenler’in bir de bildiğiniz üzere ölüleri diriltip Wight haline getirme huyu bulunmaktadır.
İşte bu Ak Yürüyenler’in de saldırıya geçmesi ile birlikte Ormanın Çocukları ve İlk İnsanlar güçlerini birleştirip karşı koyarlar. Doğanın bir nimeti olan ve çocuklar tarafından kullanılan Ejderhacamı’nın Ak Yürüyenler’e karşı etkili olduğu da bu sırada keşfedilir. Ejderhacamı bir süre dayanmaları için yardımcı olur ancak yeterli değildir. Karanlık, soğuk ve kıtlık savaşı dayanılmaz bir noktaya sürüklemektedir. İşte bu noktada Essos kökenli insanlardan bir teklif gelir. “Bizim ululardan ulu bir savaşçımız var, onu çağırsak ya?” derler ve mücadeleye yeni bir oyuncu dahil olur; Azor Ahai! Ama onu şimdi değil, Çarşamba günü, yazının ikinci bölümünde konuşacağız! Beklemede kalın!