Garip gelebilir ama gerçekten kendini Cadı olarak tanımlayan insanlar var, biliyor musunuz? Kendilerine neo-pagan ya da wicca dediklerini duyabilirsiniz onların. Hala bu inanışları ve kültür yapısını devam ettiriyorlar. Cassandra Latham onlardan bir tanesi. Oldukça tanınmış ve biraz medyatik biri kendisi, gerçekten kendisinin bir cadı olduğunu söylüyor ve herkesin büyü yapabileceğini iddia ediyor. Yani tabii ki bu öyle ciddi bir yazı olmayacak, ama ilginç hayat anlayışlarını duymamak ya da eğlenmemek için bir sebep göremiyorum.

Biz devam edelim, ona göre herkes büyü yapabilir, herkesin parapsikolojik yetenekleri vardır ama çok azdır. Örneğin plastiği altına çevirebileceğini iddia ediyor ama çok uzun zaman alır ve enerjisini harcarmış, o yüzden uğraşmaya gerek olmadığını söylüyor. Büyüyü herkesin her zaman yaptığını söylüyor çünkü ne zaman yamulmuş kaldırım taşının üzerinden atlasak, iş mülakatında “şansın yardımıyla” iyi sonuç elde etsek, ne zaman zarı iyi bir sonuç gelecek şekilde yuvarlasak, büyü ile uğraşmış oluyoruz ona göre. Bakın, arada tekrar hatırlatıyorum, bu onun fikirleri, ben ulaklık ediyorum şu an sadece.

Londra Üniversitesi’nden Vivianne Crowley ise din psikolojisi üzerine şunları söylüyor: Büyü insana rastgele olaylardan oluşmuş bir dünyada biraz kontrol hissi veriyor. Evrenin bizi dinlediği ve bizle konuştuğu hissiyatını sağlıyor. Çocuklarda da bu çok yaygındır. Bu gerçekten de böyle anlaşılan, koca evrendeki yalnızlık hissini gideren şeyleri seviyoruz, ve eğer seçim yapmamız gerekirse, bilim değil büyü daha eğlenceli bir açıklama oluyor dünya için. İnsanlar rasyonel varlıklar değiller pek. Bu yüzden sakın öfkelenmeyin ya da akıl sağlığımdan şüphe etmeyin, biz de Latham’ın önerilerine göz atalım, Witching Hour’dan o kadar bahsetmişken tam o saatte yapılabilecek büyülerden bahsetmemek olmazdı çünkü.

Bu arada eklemek istediğim şeylerden biri de büyülerin Witching Hour’da yapılmasının sebebi bir önceki yazıda da bahsettiğim gibi sadece cadıların ve şeytanların, bilimum uğursuz mesleğin güçlenmesi olmaması. İster saat 12 ister saat 3 olarak alın, büyü için akla yatan saatler bunlar. Bir tarafta sessizlik, yalnızlık ya da karanlık gibi büyünün doğasında olan şeylerin ihtiyacı var. Bir tarafta sembolik anlamlar var. Örneğin mum büyüsünden bahsederken karanlığın önemine vurgu yapıyor Cassandra Latham, böyle de düşünün. Gece 3’te güçleniyorum ben demiyorum şu anda, çevremiz durgunlaşıyor diyorum.

Neyse, biz resmi olarak kasabasının cadısı olan Cassandra Latham’ın Witching Hour’da yapmalık büyü tavsiyelerini dinleyelim. Evde demeyin. Ya da deneyin, ne olacak ki?

Mum Büyüsü

Herkesin yapabileceği bir büyü diyor Latham, ama inanan herkesin. Öncelikle işe uygun bir renk seçmek gerekiyor. Aşk için pembe, servet için sarı, güç için kırmızı, iyi talih için mavi ya da bilgelik için leylak gibi, tabii arttırılır bu örnekler. Sonra mumun üstüne bir kelime yazacaksınız, eğer bu nesneyi ya da mefhumu, artık mevzu bahis neyse onu kendinize çekmek istiyorsanız ismini yukarıdan aşağı yazacaksınız, eğer uzaklaştırmak istiyorsanız aşağıdan yukarı. Mum büyüsü de pek çok büyü gibi karanlıkta yapılsa daha iyiymiş. Mumu yakıp o istediğiniz şeyi aklınızdan geçirip mumu üflemeniz gerekiyor. Ayın hangi evresinde başladığınıza bağlı olarak ay dolunay oluncaya ya da yeni ay oluncaya kadar tekrarlamanız gerekiyor.

Latham’ın tavsiyesi burada bitiyor ama ben size bir şey sormak istiyorum. Biz her doğum günümüzde ne yapıyoruz? Dilek tutup mumu üflemiyor muyuz? Bu batıl inançların hayatımızda düşündüğümüzden daha fazla yer tuttuğunu ve kültürlerimizin birbiriyle kaynaştığını karıştığını ne zaman fark etsem dilim tutuluyor. Günlük hayatımızda büyü yapıyor muyuz bilemem ama günlük hayatımız aynı kültür uygulamalarıyla dolu değil mi?

Cadı Merdiveni

Yine ayın döngüsünü göz önünde bulundurarak bir ipi alıyorsunuz, her gece düğüm atıyorsunuz, kendine doğru düğüm atarsan kendine çekmek istiyorsun, tam tersi de geçerli. Düğümlerin sayısı bazen önem arz ediyor, bu noktada işin içine numeroloji giriyor diyebiliriz ve ilgiliyseniz şu güzel yazıyı okuyun derim. Bu cadı merdiveni dediğimiz şeyin düğümlerine bazen kemik ya da tüy bağladıkları da olurmuş hatta, kimi zaman denizcilere yola çıkmadan once verilirmiş. Gelenek çok geniş yani. Hatta tespihlerle de bir ilgisi var, zaten şekil olarak da benziyorlar. Soğan ve sarımsak öreni de var mesela. Bana biraz rüya kapanı denilen kasnaklara bağlanan tüylü, boncuklu ve düğümlü ipleri hatırlattı. Aralardaki bağlantıları görmemek elde değil.

Bebek

Bal mumu, iplik, kumaş parçası ya da kilden yapılma bir figürden bahsediyoruz. Belli bir kişiyi temsil edecek bebeği kullanarak o kişiye büyü yapmaktan bahsediyor Latham. Bu konseptefazlasıyla aşinayız zaten, vudu bebekleri büyü denince akla ilk gelen şeylerden. O ek olarak bir kadın bir erkek olarak çalışmanın öneminde bahsetmiş çünkü Wicca inancına gore en iyi enerjiyi böyle bir ikili sağlarmış. Büyü tamamlandıktan sonra ise bebiği yakılması ya da gömülmesi gerekirmiş, büyü böylece kalkarmış. Özellikle balmumu kelimesi beni Kralkatili’ne götürdü, sanırım Patrick Rothfuss’un nereden esinlendiğini biliyoruz, Üniversite’de Sempati yapmakta kullandıkları bebekler, işleri bitince onları yakışları.

İşte böylece yazımızın sonuna geldik, ben bir kez daha hatırlatayım, ben bu uygulamalara ne bilimsel oldukalrını söyleyerek ne de dini gözle bakmıyorum elbette. Ama bir hayat tarzı var ortada, öyle ya da böyle bir inanış var ve hatta bu uygulamalar bizim hayatımıza bile işlemiş, incelemesi bu yüzden bu kadar şaşırtıcı. Çok uzak bir şeye baktığımızı sanıyorken aslında her gün gözlemlediğimiz ufak şeyleri buluvermek sizce de çok ilginç değil mi? O kadar çok gecenin 3’ü dedik ki bütün yazılar boyunca, aklımda çalan o hem alakalı hem de bir o kadar alakasız şarkıyı size bırakıyorum.

Author

İstanbul'da yaşıyor, buraya yazacak havalı bir şey de bulamadı. @charles_bourbaki

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.