House of the Dragon’un ikinci bölümü taze çıktı, müşkül bir durumu olmayan hepimiz de belki Game of Thrones’un ardından yıllar sonra bugünümüzü kendisine ayırdık, hemencecik izledik. The Rogue Prince isimli ikinci bölümde üzerine konuşulabilecek bir sürü şey var, bu sayfalarda da House of the Dragon yayınlanmaya devam ettikçe ona dair inceleme yazıları göreceksiniz. Ben ise House of the Dragon bahsi açıldığında artık makus talihim mi diyeyim, böyle geldik böyle gider mi diyeyim yoksa Allah’ın vergisi mi diyeyim, emin olamamakla beraber, tabii ki üzerine konuşulabilecek her şeyi bırakıp ejderhalardan bahsetmek istiyorum.

Bu bölümde Lord Corlys, Kral Viserys’e hem kaybettiği ve devamının geleceğinden de endişe ettiği filosunun telafisini sağlayacak hem iki kadim ve güçlü hanedanı, kimsenin itiraz etmeyeceği bir şekilde birleştirerek krallığın gücünü iç ve dış düşmanlara karşı pekiştirecek hem de kralın yapması gereken yeni evliliğin beklentisini nihayetine erdirecek bir çözüm önerdi; Viserys’in öz kuzeninden doğma kızı Leydi Laena ile evlenmesini teklif etti. Biz de bu teklif sebebiyle henüz on iki yaşında olan Leana ile Kral Viserys’in konuşmalarına şâhit olduk. Leydi Leana krala, “Kara Dehşet’e binmek nasıl bir şeydi?” diye sordu, sonrasında ise ölümünden önceki son binicisinin Viserys olduğu Balerion‘un ismi doğrudan zikredildi. O hâlde biz de durmayalım ve merak edenlerin Balerion hakkında bilmesi gereken en önemli beş şeyden bahsedelim!

1) İsmini Bir Tanrıdan Alıyor.

Balerion, Essos’un büyük bir kısmını kapsayan Eski Valyria’da, Valyria Özgür Halkı‘nın inandığı kadim tanrılarından birinin ismi. Tabii bu açıdan yalnız değil, dizide ismi geçen Meraxes, Vhagar ve Syrax da aynı şekilde isimlerini bu eski tanrılardan alıyorlar. Sürgün Kral Aenar Targaryen, Valyria’nın Kıyameti’nden kaçıp Ejderha Kayası’na sığındığında yanında beş tane ejderha getiriyor ancak dördü ölüyor ve bir tek Balerion sağ kalıyor; serüveni böyle başlıyor.

2) Demir Tahtı O Yapıyor.

I. Aegon Targaryen ya da Fatih Aegon, Yedi Krallığı birleştiren ve Demir Taht’ı inşa eden kişi. Aynı zamanda bir Targaryen geleneği olarak Visenya ve Rhaenys isimli iki kız kardeşiyle de evlenmesi, tanrılardan hâlâ korkmakta olan Westeros halkının bu durumu lanetlemesine rağmen İnanç mensuplarının gönlünü almayı başarabilmesi ve Game of Thrones evreni için görece uzun sayılabilecek güzel bir hükümdarlığı olmasıyla da biliniyor. Ha, bir de Daenerys Targaryen’in doğrudan atası olması var tabii.

Balerion fetih sırasında ve sonrasında Fatih Aegon’a sadıkça eşlik ediyor, sonrasında da düşmanlarının kılıcını eriterek bir anlamda Demir Taht’ı da dövmüş oluyor.

3) Her Zaman İyilere Rast Gelmiyor.

Fatih Aegon’un ölümünden sonra Balerion, Prens Maegor tarafından sahipleniliyor. Zalim Maegor, babası ölene değin, kendisinden önce doğduğu için tahtın doğrudan varisi olan kardeşi/kuzeni Aenys‘in aksine çok uzun bir süre boyunca hiçbir ejderhaya binmiyor. Bu durumun onun hayvanlarla olan kötü hatıralarından kaynaklandığını –Dark Sister‘ı ilk kez eline aldığında bir kediyi öldürüyor, küçükken bir çifte yediği için atlardan da uzak duruyor- söyleyenler var fakat asıl sebep, Balerion dışındaki diğer ejderhaları kendisine layık görmemesi. Abisinin ölümünden sonra Maegor, Westeros’a, tahtı almaya Balerion’un sırtında geliyor; Maegor’un hak sahibi yeğeni Aegon ile onun ejderhası Civa’yı da maalesef Balerion öldürüyor. Yazıklar olsun!

4) Bir Yıl Ortadan Kayboluyor.

Hayatının bir kısmında yüksek seslerden bile korkacak kadar utangaç ve ürkek, diğer kısmında ise insanları, ikiziyle yer değiştirdiği komplo teorilerine itecek kadar şen şakrak olan Aerea Targaryen bir sabah, Maegor’un ölümünden sonra geri döndüğü Ejderha Kayası’nda yaşamakta olan Balerion’u sahipleniyor. Sonra uçuş o uçuş, dünyanın o zamana kadar gördüğü en büyük ejderha olmasına ve herkesin kendilerinden bir iz aramasına rağmen ortadan kayboluyorlar. Bu süre zarfında başlarına ne geldiği bilinmiyor; bir gün yine gittikleri gibi habersizce ortaya çıkıyorlar. Balerion yere indiğinde sırtında Prenses Aerea var ancak çok hasta ve zaten kısa bir süre sonra da hayatını kaybediyor; Balerion da çok sağlam değil, bir sürü yarası var. Buradan sonra Balerion zaten kendisi düşünülerek Zalim Maegor tarafından inşa edilmesi emredilen Dragonpit’in ilk sakini oluyor.

5) Hatırası Bir Kedide Yaşıyor.

Kanatları ve pulları yetmezmiş gibi alevden nefesi de siyah olan bu eşsiz ejderhayı sahiplenmek isteyen daha birçok Targaryen oluyor. Bazıları anlaşamadıkları bazıları da artık yaşı kemale erdiği için güçten düşmesinden mütesebbib uçamıyorlar onunla. Son uçuşu, House of the Dragon’un iki bölümü itibariyle kral olarak izlediğimiz Viserys Targaryen ile oluyor, Viserys onunla üç kez King’s Landing üzerinde uçuyor. Fakat artık yaşlı ve kuvvetten düşmüş olduğu için ürkek bir Balerion var karşımızda, onun macerası da böylece, ecelinin gelmesiyle sonlanıyor.

Yıllar sonra Rhaegar Targaryen ve Elia Martell’in kızı Rhaenys Targaryen, kedisinin ismini Balerion koyuyor ve “Kara Dehşet” gerçekten de bu minik siyah kediymiş gibi davranıyor. Kedi Balerion da mirasını yaşattığı ejderden az değil; bir sefer Tywin Lannister ile Robert Baratheon yemek yerlerken bıldırcınlarını çalıyor, bir seferinde de hepimizin çok sevdiği(!) Joffrey Baratheon’un elini tırmalıyor.

Girişte söylemiştim; House of the Dragon ile ilgili konuşulacak çok fazla şey var ama ben önce, sihirli yahut sihirsiz, hayvanlardan başlıyorum; bu sayfalarda bir eksik bir fazla, bir ejderhanın biyografisini yazmış olmanın rahatlığıyla da yazıyı bitiriyorum. Balerion tek değil, bu evrende hikâyesinin anlatıldığı daha bir sürü hayvan var ve merak ettikleriniz olursa yorumlara gelmeyi unutmayın, onlardan da bahsetmek isterim çünkü işimin adı bu!

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.