Bronz: SID MEIER’S CIVILIZATION VI
Oynamaktan asla sıkılmadığım ve katılan her yeni özelliğini özümseyerek kızarmış gözlerimle sabahı sabah ettiğim oyunun yenisi çıkar da ben ilk sıraya çat diye koymaz mıyım! Yeni gelen ‘district’ kafasıyla odak noktanı ince detaylarla belirleyebilmek özellikle çok tat verdi. – Cevdet
Yeni fikirler ve yeni mekanikler bir harika. District konseptinden, Corps’lara kadar. Detaya olan özen eskisinden de önemli bir seviyeye çıkmış. Oyun kafa s**iyor mu? Dibine kadar. S***iğine değiyor mu? Dibine kadar. – Ömercan
Gümüş: DOOM
Asırlardır yarım metrelik duvarların arkasında siper alarak ilerlemekten gına gelmeye başlıyordu tam, DOOM bize oyunda gazı, oyunda aksiyonu ne kadar sevdiğimizi hatırlattı. Hala güncel içerik ekliyor kendisine, bu da günümüz oyun dünyası için büyük bir can artısı. – Sungur
DOOM’u müthiş kılan ve sağda solda da bu sene kendimi anlatırken bulduğum bir an var. Oyun balşıyor. Biri var üzerinize eğilmekte. Şöyle bir sağa sola bakıyorsunuz. Sonra destur demeden, karakteriniz kalkıyor, birkaç aksiyon oluyor. Yetmiş saniye içerisinde, ilk sinematik bitmiş, kontrol sizde kalkışıyorsunuz oyuna. Sonra, bir amca, hoparlörden derin bir sesle klişe klişe “Tamam yaptık ama, bak son 24 saat, şimdi anlatacaklarım” diye monolog girecek gibi oluyor. Bizim ana karakter bir yere bakıyor. Adam var orada ölü. Bir hoparlöre bakıyor. Arkadan ince bir rock müzik var yükselen. Parmaklarını çıtlatıyor. Monolog devam ederken yapıştırıyor hoparlöre bir tane. Oyunun vermek istediği mesaj açık ve net. Burası DOOM. Biz burada tirad atmıyoruz. Biz burada roket atıyoruz. Hoş geldiniz. – Yiğitcan
Altın: SUPERHOT
Film sektöründe genel bir vasatlık var, özellikle de eskiden çok coştuğumuz janrlarda, konuşup duruyoruz. Oyunlarda da durum film sektörü gibi. Parası olan çok şey vaad etti, altını dolduramadı. Gönül işi küçük projeler öne geçti. Zaman / uzay mekaniğini metalaştıran Superhot, örneğin, pek çok modern FPS’den, hele ki Call of’lardan Battlefield’lardan daha etkileyici oldu. – Sungur
Portal ilk çıktığında kolektif olarak hissettiklerimizi hatırlıyor musunuz? Hani o zaman sosyal medyası püsürü çok gelişkin değildi, bu kadar organize olamıyorduk gazlarımız ile alakalı. Ama çok coşmuştuk bu kadar orijinal, kompakt ve şık oluşuna. İşte size yemin ediyorum, Superhot’ın birebir aynı gazı görememesinin sadece iki sebebi var. Birincisi arkasında Valve’ın olmayışı. İkincisi de yeniden oynatmalar esnasında suratımıza SUPER, HOT, SUPER, HOT diye bağırması. Yoksa yani.. – J.H.
Herkes yazısını yollamış, dağılımlar yapılmış. Bir tek benim üç oy kalmış, ben onları seçeceğim, yazıya yerleştireceğim, sonrası go go go yayın. İyi, tamam da… Hangi üç? Bu soruyu sordum, ve kaldım öyle. Normalde benim listeme kesin girecek iki oyun, Fire Emblem Fates ve Banner Saga 2 bana kısmet olmamışlardı bu yıl. XCOM 2 ve Civ 6 epey iyiydi, ama “Sen git abin gelsin” dediğim oyunları yılın en iyisi ilan edecek değildim. Uncharted 4 kesindi. A New Frontier da müthiş şeyler hissettirmişti. Tamam da, üçüncü? İşte tam o an, Sungur’un yukarıda yazdığı şey aklıma geldi. Superhot, orijinal fikriyle, orijinal estetiğiyle, orijinal uygulamasıyla diğer herkesten bir baş yukarıda duruyordu, durmalıydı, ve duruşu alkışlanmalıydı. Superhot’ın yaptığını başka hiç kimse yapamadı bu sene. Ki bu cümle değil midir zaten “yılın en iyisi” derken kast ettiğimiz? – Yiğitcan