5. Mystery Dungeon: Shiren the Wanderer
Türün gediklileri bilirler, roguelike için diğer janrlarda olduğu gibi dominant tek bir stüdyo yoktur genelde. Çok büyük oranda oyunlar münferit ve tutkulu adamlar tarafından yapılırlar. Kimse de tekel olmaz piyasada. Chunsoft dışında. Japon stüdyo, Mystery Dungeon serisiyle yıllardır konsollarda roguelike’ların tek bayraktarıydı. Dürüst olmak gerekirse, yüce külliyatlarından bir oyun seçip almak zor olabilirdi sağlıklı bir düzlemde. Ama Japonya’da yaşamıyoruz. Bizim gerçekten alıp, oynayabileceğimiz tek Chunsoft oyunları Shiren the Wanderer ile Pokemon Mystery Dungeon oyunlarıydı ki, Shiren’e DS başında gömdüğümüz tonlarca saatten sonra bu karar hiç de zor olmadı.
4. The Binding of Isaac: Rebirth
2011’de çıkan The Binding of Isaac’in, toparlanmış, eline yüzüne biraz cila atılmış, az buçuk üstü başı düzeltilmiş versiyonu The Binding of Isaac: Rebirth. Oynanış olarak, abisinin mekaniklerini aynen koruyor. Zelda gibi gözüken, roguelike özelliklerini omzunda gururla bir apolet olarak taşıyan, zor bir oyun. Sadece üzerine geçtiği bazı revizyonlar, oyunun kaba taraflarını buduyorlar biraz. Yoksa altında, hâlâ ana amacınızın ana rahmine dönmek olduğu, garip ve kafa bulandırıcı aynı oyun var. Değişen pek bir şey yok yani!
3. Dungeons of Dreadmor
Çok samimi ve açık konuşuyorum. Bu liste de, podyuma çıkacakları iki kilometre öteden belli olan listelerden biriydi. Nasıl The Sims’in yaşam simülasyonları, Diablo’nun hack ‘n’ slash RYO’lar, SimCity’nin şehir kurma simülasyonları konusunda tepede olacağı aşikardı, burada da bu üçlü çıkacaktı karşımıza. Üçüncü sıra, Dungeons of Dredmor‘a nasip oldu. Yalnız o kadar kıl payı bir şekilde nasip oldu ki, bir şekilde şu üçlünün birbirine çok yakın durduğunu burada belirtmek istedik. Tek kusuru, muazzam oynanışı ve inanılmaz stratejik derinliğine rağmen, karşısında iki tane titanın duruyor olmasıydı.
2. Rogue
Yani biz ne yapabiliriz ki? Bütün tür, adını bu oyundan alıyorsa, biz ne yapabiliriz başka? Daha önceki listelerimizde hiç böyle bir şey olmamıştı. Evet bir ara hack ‘n’ slash RYO’lara “Diablo-like” deniyordu, FPS’lere “doom-like” da dendi. Ama bu isimler yittiler zamanla. Yerlerine daha iyi bir şey bulundu. Ama biz, 35 sene sonra, hâlâ o muhteşem Rogue‘a selam çakarak türün tüm oyunlarına roguelike diyoruz. Çünkü yolu o açtı, ilk bayrağı o dikti. Amulet of Yendor’un peşinde saatler, haftalar, aylar ve yıllar harcandı milyarlarca insan tarafından. Biz onu nasıl burada başımızın üstünde tutmayabilirdik ki?
1. NetHack
Ama bir numara Rogue’a ait değil. Gelmiş geçmiş en iyi roguelike olma onuru, bize -ve binler, binler, binlerce insana- soracak olursanız, ondan yedi sene sonra gelen ve özünde onun ruhani takipçisi olan NetHack‘e ait. Yine bir Amulet of Yendor peşindeyiz, yine ASCII grafikler var karşımızda. Ama NetHack’te bunların fazlası da var. Çok, çok, çok daha fazlası var. NetHack, neresinden bakarsanız bakın video oyun tarihinin en kapsamlı, en katmanlı, en destansı eserlerinden bir tanesi. İçine girmesi çok zor. Ama biraz baktıktan sonra dahi, yapılana saygı duymak kadar kolay bir şey yok.