Eğer içinde bulunduğumuz çağı anlamak istiyorsanız; üzerine kafa yormanız gereken birincil mesele makine öğrenimi. Machine Learning diye geçiyor İngilizce kaynaklarda, Vikipedi de durumu “öğrenim” olarak kaydetmiş. Esasında tam olarak da ismiyle müsemma bir durumu ifade ediyor. Makineler var. Bunların illa koca koca fabrika makineleri olmaları gerkemiyor, birkaç sunucuda muhafaza edilen minnoş yapay zekalar da olabilirler. Öğreniyorlar.
Çok çok kötü özetliyorum, sıkı durun: Makine öğrenimi temelde yapay zekaları sağlanan girdinin değişmesi veya yenilenmesi durumunda bu yeni/değişik girdiye uyum sağlayıp, o doğrultuda yeni bir çıktı vermesini konu alıyor. Yani biz robotları, makineleri, yapay zekalara şu an “5-40 kilo arasında, dikdörtgen ve kahverengi ise kollarınla tut, kaldır götür” diye spesifik komutlar vermek suretiyle koli taşıttırabiliyoruz. Makine öğrenimi ise, yarın öbür gün o robotun karşısına 32 kiloluk kırmızı bir dikdörtgen çıkarsa, bunun koli olabileceğini yine de tanımlamasını ve gelecek kullanımlar için kendi programlamasını değiştirebilmesini bekliyor.
Bu konuya en kafa patlatan firma da geçtiğimiz sene eziyet ettiği gariban robotun görüntülerini gururla servis eden iğrenç şirket Google. Bunlar hep böyle habis insanlar oldukları için, makine öğrenimi konusundaki kirli işi –yani o makineye mantık ilüzyonu verecek kadar fazla veri sağlamayı- eğlence adı altındaki aktivitelerle, kullanıcılarına yaptırıyor. Bakınız AutoDraw. Siz sanıyorsunuz ki, bu muhteşem bir internet sitesi. Giriyorsunuz, istediğiniz şeyi karalamaya başlıyorsunuz. Ondan sonra da program size “Sevgili güzel insan, bu çizdiğin garabet bir EV sanırım, doğru muyum?” diyor. Siz de doğruysa, farklı farklı tarzda ama düzgün çizilmiş evlerden bir tanesini seçiyorsunuz. Eğlenceler keyifler.
Ya ama sonra ne oluyor? Bir makineye çizimleri algılama yetisi kazandırmış oluyorsunuz. Cümlemizi Skynet’e bir adım daha yaklaştırmış oluyorsunuz. Kendi kuyunuzu kazıyorsunuz. Biliyorum eğlenceli. Biliyorum keyifli. İnsana bir huzur veriyor. Ama yapmayın. Saylonlar da böyle başladı. Kendinize mukayyet olun. İki dağ taş çizeceğim diye torunlarınızı araba aküsü hâline sokmayın. İhtar edin AutoDraw kullanan arkadaşlarınızı. Onlara “Kanka bu robot” deyin. Anlamazlarsa telefonlarını ellerinden alın. Kızın onlara. Sonra da dünyayı kurtarmaya bir adım daha yaklaşmış olmanın rahatlığıyla akşam eve gidip, rahat rahat AutoDraw da böcek falan çizin… N’apalım yani eğlenceli ya olay?