Bazı haberler vardır, müjde mi yoksa kara haber mi bilemezsiniz. Kutsanıyoruz mu yoksa lanetlendik mi kestiremiyoruz şu an ancak çok ilginç bir yol ayrımında durduğumuz kesin. Konu Avatar. Tema popülerlik. Yol ayrımı Iroh ile Zuko’nun ikinci sezondaki yol ayrımından keskin olmasın, çok keskin. Hayranların kafası karışık.

Bu evrenden gelen nispeten küçük haberleri yazmaya alışığım, bu yüzden küçüklü büyüklü Avatar evreninden getirdiğim haberlerde şimdiye dek pek çok kez dizinin durumundan bahsettim. En son popülerliğinin ne kadar arttığını hayretle iletirken yoldaki masaüstü rol yapma oyunlarından bahsetmiştim. Şimdi daha büyük bir haber veriyorum, önümüzdeki yıllarda bir sürü Avatar içeriği göreceğiz. Biz video oyunu beklerken kafamıza çok başka içerikler düştü: Evet evet, öyle içerikler ki bunlar, animasyon halinde, seslendirilmiş, gözümüzün önünde, sinemalarda.

Kafanız karıştı mı? Evet, sizi anlıyorum, çok doğal.

Özet geçelim. Avatar ve Legend of Korra’nın dağıtım hakları Netflix tarafından satın alındı. 2020 yılı, pandemi, insanların büyük bir açlıkla izleyecek bir şey araması, muhtemelen pozitif havasıyla Avatar evreninin çekici gelmesi derken Avatar kendine çok ciddi bir kitle topladı. Çizgi romanları patladı, insanlar gidip Kyoshi romanlarını okudu, diziyi Legend of Korra ile karşılaştırmaya kaldıkları yerden devam etti. 2008 bir bakıma tekerrür etti. Yeniden teoriler üretilmeye, fanartlar için kalem coşturulmaya başlandı. Her şey Netflix için mükemmel gidiyor olsa gerekti çünkü live-action dizisini de servis etmeyi planladıkları evren organik bir biçimde, onlar parmağını oynatmadan tanındı.

Sonra yaratıcılar live-action dizinin yapımından ayrıldı.

Hem de öyle böyle değil, çok ciddi fikir ayrılıkları ve resmen kalp kırıklığıyla ayrıldılar. Sabırlı olmaya çalıştık, esnek davranmaya uğraştık ama olmuyor diye yakındılar. Hayranlar kalakaldı. Garip bir ayrılıktı bu. Bir de tabii akıllar Shyamalan’ın filmi geldi, buz gibi terler döküldü.

Sonra Netflix, The Illuminerdi’nin haberine göre dizi için Albert Kim’i işe aldı. Bryan Konietzko ve Michael Dante DiMartino’nun yerine gelen kişinin gerçekten Albert Kim olup olmadığını bilemiyoruz, sadece bir dedikodu olması da muhtemel. Eğer dedikodu değilse de Leverage, Sleepy Hollows ve Nikita adlı yapımlardan kendisinin Avatar’a nasıl bir bakış açısı getireceğini çıkarımlayamıyoruz.

Tamam, özetin son basamağı: Netflix kendine yeni yapımcı arayadursun Nickelodeon mübalağasız söylüyorum “Avatar Studios” adlı bir yapı kurdu. Başına Bryan Konietzko ve Michael Dante DiMartino’yu koydu, bu evrendeki hikâyelerin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Ben artık kendimi tutamıyorum, “Bu resmen bir savaş,” diyorum. Resmen bir misilleme, Brian Robbins’in çıkıp “Yaratıcı odaklı işler hep Nickelodeon’ın alamet-i farikası olmuştur,” demesi çok manidar. Şu noktada Netflix ve Nickelodeon bir oyuncağı paylaşamayan iki çocuk gibi. Robbins Avatar mitosunu devam ettirmeyi ne kadar istediklerinden, farklı farklı format ve içeriklerde ürün çıkartacaklarından bahsetmiş, Netflix’in kontrastında olarak sürekli yaratıcıların hayal gücü, onların isteği vurgusu yapmış.

İlk ürün ise bir film. Hakkında pek bir şey bilmiyoruz, özgün bir animasyon olması dışında tabii. Paramount Plus’ta, Nickelodeon’da, başka üçüncü parti dağıtım servislerinde ve hatta sinemalarda gösterime gireceği söyleniyor.

Yol ayrımı da burada. Sizce bir müjde mi bu? İçeriklerin iyi olup olamayacağını pek kestiremiyorum: Elbette özgün yaratıcıların işin başında olması inanılmaz sevindirici bir haber ama doğal olarak gelişen bir süreç mi bu? Netflix’le düşülen anlaşmazlıktan sonra Nickelodeon elbette çok zekice davranıp adamları kapmış ama… Kaç tane ürün çıkacak? Neyi anlatacaklar? Farklı farklı formatlar nedir, kaç farklı dizi, kaç farklı film görebiliriz ki? Sırf anlatmış olmak için mi anlatacaklar? Aang’in dönemini mi göreceğiz, Korra’yı mı, Korra’dan sonrasını mı? Kyoshi mi, Kuruk mu, Roku mu? Belki hiç Avatar olmayacak. Ciddi bir sinematik evren mi kuracaklar yoksa? Çizgi romanlara mı dokunacaklar, romanlara mı? Yepyeni bir hikâye mi?

Yani evet, seçenekler sonsuz. Ve işin başında bu evreni hayal eden ilk insanlar durunca korkumuz belki biraz da yersiz. Ama bir şeyin “ürün”leşmesi benim canımı sıkan bir mevzu. Şimşeği bir daha şişeleyemezler, burası belli. Avatar kadar özgün bir iş çıkması zor. Korra’daki hayal kırıklığını hatırlayın, ki Korra çok güzel bir iş. Artık olaylar nasıl gelişecek bilemiyorum, ama tabii, bir yandan da niye canım sıkılsın ki? Al sana ürün, al sana istihdam, al sana aynı evrenden hikâyeler görme olasılığı.

Ama eğer kapışma kısmına dönersek, Netflix’in şu anda Avatar markası adı altında ne yaparsa yapsın yeni bir Shyamalan vakası yaşayacağını söylüyorum. Bekleyip göreceğiz, belki de sözlerimi geri yutacağım ama bir tarafta DiMartino ve Konietzko’nun ta kendileri duruyorken Katara’yı yaşlandırdıkları dedikodusu dolanan bir dizi ne yapabilir ki? Bu savaşın galibi bence belli. Nickelodeon bir, Netflix sıfır.

O zaman asıl sorumuz bu hükmen galip tarafın evreni nasıl evirip çevireceği. Siz ne diyorsunuz?

Author

İstanbul'da yaşıyor, buraya yazacak havalı bir şey de bulamadı. @charles_bourbaki

1 Comment

  1. Avatar’ın The Last Airbender serisi yaratıcı bir vizyonun üstüne birçok harika rastlantının gelmesiyle oluşmuş televizyon tarihihnin en değerli işlerinden biri. Aaron Ehasz karakter gelişiminden karakter beğeniyor, Dave Filoni de görsel şovunu yapıyordu ve her şeyin başında Dimartino & Konietzko vardı. Birçok insanın hoşuna gitmese bile The Legend of Korra oynanmış çok ilginç bir kumardı. Formül her zaman çalışmıyordu, ancak çalıştığında The Last Airbender’ın üstüne çıktığı anlar bile oluyordu. Yazarlardan gelecek bir Avatar dizisine her zaman aç kalmış olsam bile gelecek olan eserin “Zamanı geldi ve yeni bir şeyler anlatmalıyız.” yerine “Reddit’te gençler çok coştu, bundan yararlanmalıyız.” gibi bir anlayışla yapılacak olması korkutuyor. Buna rağmen gelecek eser çok iyi olmadığı sürece The Legend of Korra kadar bile özel hissettirmeyecek diye korkmuyor değilim. Bir de tek bir tanede bırakmak gibi bir niyetleri yok belli ki, işte en çok da o korkutuyor…

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.