Final Fantasy XV geliyor, muhtemelen biliyorsunuzdur. Eğer bir Final Fantasy hayranıysanız, bu sizin için çok şey ifade ediyor. Çünkü bir süredir, Final Fantasy serisi hakkında iyi şeyler yazıp çizemiyoruz. XIII çok eleştirildi, devam oyunları çok baydı, XIV’ün ilk hâli zaten faciaydı, yan oyunlar desen, ayrı bir dava. O yüzden, Final Fantasy sevenlerin XV’in iyi çıkmasına çok ihtiyacı var. Onlar da zaten gelen bilgilerden memnunlar, merakla bekliyorlar bir süredir.
Ben gelin, size Final Fantasy bilmeyenlerin neden heyecanlanması gerektiğini anlatayım. Oyunun yeni yönetmeni, Hajime Tabata, 4Gamer’a bir röportaj veriyor. Tabata, Final Fantasy XV’in yönetmenliğini 2012’de devralıyor. “Tepki oldu mu?” sorusu gelince, “Elbette” diyor, ve ekliyor ki, “O zamanlar da fark ettim ki, hayranlarda da vardı bu, Final Fantasy hastalığına kapılmış insanlar vardı aralarında”. Soruyorsunuz, Final Fantasy hastalığı ne ola ki? Diye… İşte orada, Tabata gönlünüzü fethediyor.
“Bu, şirket içerisinde, kendi Final Fantasy algılarından başka hiçbir şey hayal edemeyen insanları ifade ediyor. Bu olayın kökü güçlü bir kendi kendini doğrulama olduğundan, Final Fantasy’e dair şahsi algı, ekibin başarısının öüne geçiyor. Final Fantasy’ye dair o algı tatmin edilmezse, bunun Final Fantasy için kötü olacağından çok eminler. Final Fantasy XV haberleri ortaya çıkınca fark ettim ki, bu şirket içine has bir durum değil. Herkes de Final Fantasy hastalığı var. Yeterince altını çizemem, Final Fantasy’nin modernleşmesi gerekiyor, yoksa kaybolacak.”
Ya… Konuş be Tabata! Yürü be! Ben gerçekten, böyle sözleri bir oyun yapımcısından duymayı hiç beklemiyordum. Hele bu konudaki –aslında pek çok konudaki– muhafazakarlığıyla tanınan Japon ekolü bir yapımcıdan, hiç! Tabata’nın Final Fantasy hastalığı dediği şey, bizim üç yıldır sitede dedebey olarak tanımlamaya çalıştığımız şey aslında. Ve gerçekten de, bir oyunun iyi olabilmek için önce dedebeylere savaş açan bir yapımcısının olması gerekiyor. Sonrası olur, olmaz, tutar, tutmaz; ama ilk adım daima böyle atılmalıdır. Tabata’nın bu yaklaşımına fena vuruldum ben. Oyuna dair heyecanımı da zibilyara katladı valla adam tek lafıyla!