Hayatınızın belli bir noktasından hardcore gamerlık denen mertebe geçtiyse, muhtemelen “WoW söven” tip insana denk gelmişsinizdir. Bu insanlar Warcraft I veya Warcraft II ile tanışmışlardır seriyle. Warcraft 3’e ılımtrak bakarlar ama çok severler. World of Warcraft kapılarını açtığı an içeride bitmiş ve gördükleri şeyleri çok sevmişlerdir. Ancak bir noktada, Blizzard onlar için kabullenmesi zor bir hikaye değişikliği yapınca oyunu bırakıp, Warcraft külliyatını kendileri için Warcraft 3’te bitmiş kabul eder bir hâle gelirler.
Ben o insanlardan olmadım hiçbir zaman. Tauren’lerin Paladin olması, Blood Elf’lerin saraydan kız kaçırır gibi alıp tanrısal bir varlığı rehine almaları, “Meğerse Sundering’de dünya üçe ayrılmış” açıklaması gibi şeyleri saçma bulsam da, çoğunlukla Blizzard’ın World of Warcraft’ın hikayesi konusunda doğru kararlar aldığını düşünüyorum. Ancak elbette, buradaki anahtar kelime, çoğunlukla. Bazı noktalarda; spesifik olarak da bir noktada, fena çuvalladıklarını düşünüyorum. O bir nokta da işte, savulun on yıllık spoiler veriyorum, Ilidan’ın ölümü.
Biz bunun üzerine madde madde konuşmak isteriz. Dilerseniz, buyurun, başlayalım.
1. Yeterince Net Kötü Değildi Adam
Bir kere net bir biçimde kötü karakter değildi kendisi Warcraft III’te. Üzerine çok güzel hikayeler yazılacak tipte gri bir karakterdi. Frozen Throne’da da çok havalı bir mertebede bırakmıştık kendisini. Bu tip karakterler, bir hikayenin son canavarı olabilirler elbette. Bunu sonradan da yaptılar zaten Garrosh ile. Ancak Warcraft külliyatı o an o noktada değildi. O noktada herkes, temkinli bir ateşkes içerisindeydi. Bir savaşsızlık hâkimdi yani.
Bunun da mantıken, sadece Ragnaros gibi gerçekten artık doğal afet diyebileceğimiz, Naxxramas gibi ortak büyük geçmişi olan düşman kategorisindeki düşmanlarla bölünüyor olmalıydı. Gereksinimi oydu hikayenin, Illidan da o gereksinimi karşılamıyordu işte. Ne yapıyor, ne planıyor, bizim hazırlıksız olduğumuz dışında ne düşünüyor bilmediğimiz için, “Niye öldürüyoruz şimdi bu güzel abimi” hissiyatı yaratıyordu. Hem ayrıca…
2. Zaten Yeterli Olmadı Da
Oyunun yama sistemleri bellidir. Belki bilmeyen vardır diye söylüyorum, WotLK’den beri her ek pakette bir yama süreci olur. İlk yamada oyuna birkaç içerik eklenir, çıkışta hesaplanamayan hatalar düzeltilir, balans kaymışsa bir geri alınır, bir de hikaye ilerletilir. İkinci yamada yeni bir raid gelir, ya da dungeon falan eklenir. Genelde ya üçüncü, ya da dördüncü yama final yamasıdır. O ek paket ömrünün dahilindeki son canavarının raid’i eklenir.
İşte Illidan’ın ölümünü göreceğimiz Black Temple böyle bir yamada eklenmedi. Black Temple, oyuna Burning Crusade’in ilk büyük yamasında eklendi. 2.1.0, Black Temple’ın gelişi. Ve zaten, sonradan bunun –yukarıda dile getirilen sebeplerden ötürü– doyurucu olmadığı çok net ayyuka çıktı. Sonra ne oldu peki? E üç yama daha yayınlandı! Illidan her promosyon malzemesini domine ettiği ek paketin, son boss’u bile değildi. Ve aynı zamanda, unutmayalım…