Dishonored oyunlarını çok seven biri olarak, Deathloop’un, duyurulduğu ilk oyun fuarında kalbimden vurulmuştum. Oynanışı ile Dishonored serisine hem çok benzeyen hem de bir o kadar farklı olan oyunu daha ilk gördüğüm anda çok sevmiştim. Bu yüzden çıkacağı günü takvimlere işaretledim, fragmanlarını tekrar tekrar izledim ve sabırsızlıkla bugünü bekledim. Sonunda o gün geldi ve Deathloop artık bizlerle sevgili dostlarım.

İlk Kayıt Noktası, oyun seçmek için fazla zamanı, oyun satın almak için fazla parası, hem fazla zamanı hem de fazla parası olmayanlar ya da her ikisine de bol bol sahip olup, “oyun almadan önce bir de sizden dinleyelim” diyenler için yaptırılmış bir inceleme hayratıdır. Oyunların incelemeleri kesinlikle objektif değildir. İlk birkaç dakikadan spoilerlar içerebilir.

Özet Geç

Deathloop, aynı günün tekrar tekrar yaşandığı Blackreef isimli bir adada, iki suikastçının birbiri ile olan mücadelesini konu alan birinci şahıs nişancı oyunu. Colt ve Julianna adındaki bu iki suikastçıdan Colt; tekrar eden gün döngüsünü kırmaya çalışırken, Julianna ise döngüyü korumaya çalışıyor. Her ne kadar ana hikâyemizde biz Colt’u canlandırarak oynasak da Deathloop, Julianna olarak döngüyü korumamıza hatta başka insanların oyununa girerek onların döngüyü kırmasına engel olmamıza izin veriyor.

Ne Kadar Uzun?

Tekrar oynanabilirliğin adeta kelime anlamı olan Deathloop’un sadece ana görevlerini yaptığınız taktirde on beş saatlik bir deneyim sunsa da oyunun her ayrıntısını öğrenmeniz otuz saati geçen bir süreye tekabül ediyor. Öte yandan eğer başka insanların oyunlarında Julianna olarak girip devam etmek isterseniz, bu süre sizin paşa gönlünüzün dilediği kadar uzayabilir.

Neyi Seven Bunu da Sever?

Arkane Studios’un elinden çıktığı her halinden belli olan Deathloop, size her saniyesinde Dishonored oyunlarını hatırlatıyor. Eğer benim gibi Dishonored oyunlarının hem mekaniklerini hem de gizliliğe bağlı oyun tarzını sevdiyseniz Deathloop’a bayılacaksınız. Ayrıca tekrar eden gün konseptini sevenler için de Deathloop bulunmaz bir nimet.

Neyi Beklemeyin?

Deathloop’un, düz bir çizgide devam eden, birinci şahıs nişancı oyunlarından biri olmasını kesinlikle beklemeyin. Ayrıca her ne kadar Dishonored oyunlarına benzetsek de bu oyuna, tamamen gizlilik bazlı bir oyun gözüyle bakmak hata olur.

Oyunda hayvan sevme var mı?*

Ne yazık ki oyunda hiç hayvan yok. Fakat kurşunların havada uçuştuğu böylesine bir oyunda, hayvan olmadığı için mutlu olabiliriz sanırım. Yine de kedi veya köpek olmadan sonsuza kadar devam eden bir gün konsepti, cehennemden farksız diyebiliriz.

Biraz Daha Detay ve Yorum?

Blackreef adasında güvenlik şefi olan ve birbirini tekrar eden günlerden sıkılarak, artık döngüyü kırmak isteyen Colt Vahn, Julianna Blake’in kendisini öldürmesiyle bir sahilde uyanıyor. Bunun nasıl mümkün olduğunu en baştan karakterimiz gibi biz de anlamasak da daha sonra Julianna, Blackreef’in normal bir yer olmadığını ve içerisindeki tüm insanların, aynı günü tekrar tekrar yaşadığını söylüyor. Bununla da sınırlı kalmıyor ve döngüyü kırmaya çalışan bize yani Colt’a, bunu daha önce birçok kez denediği ama her seferinde başarısız olduğunu söylüyor. Tabii biz de bu seferki denememizin farklı olacağını söylüyor ve bunun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapıyoruz.

Karakterimiz Colt tıpkı Blackreef adasındaki diğer insanlar gibi döngü her sıfırlandığında önceki gün yaşadıklarını unutan biri. Fakat oyunumuzun başında gerçekleşen bir olay yüzünden bu sefer Colt, bir önceki döngüde ne olduğunu hatırlıyor ve bunu kendi lehine kullanıyor. Bu noktadan sonra karakterimiz, aynı günü tekrar tekrar yaşayarak yeni şeyler öğreniyor ve döngüyü kırmaya her gün bir adım daha yaklaşıyor.

Oyunun döngü olduğundan bahsettik ama bunun kurallarından pek bahsetmedik. Deathloop tam dört farklı zaman diliminden oluşuyor ve bu dört zaman dilimini tamamladığınızda gün sona eriyor ve her şeye en baştan başlıyorsunuz. Ayrıca eğer bu zaman dilimlerinde ölürseniz, hangi zaman diliminde olduğunuzun bir önemi olmaksızın oyunumuz yeniden en başa sarıyor ve güne yeniden merhaba diyorsunuz. Güne yeniden başladığınızda elinizdeki tüm silah ve yetenekler sıfırlanıyor fakat ilerleyen zamanlarda oyun buna da bir çözüm bularak, istediğiniz silah ve yeteneklerin kalıcı olmasını sağlıyor.

Dishonored, Prey gibi oyunlarının yapımcısı olan Arkane Studios, Dishonored serisinden aşina olduğumuz yeteneklerin bir kısmını Deathloop’a eklemiş. Bu yetenekler sayesinde oyunda daha gizli ilerleyebiliyor, düşmanlarımızı daha farklı şekillerde öldürerek tek düze bir oyun deneyiminden sıyrılıyoruz.

Aslına bakarsanız oyunumuzun en güzel yanı bilgi toplama. Haritada bulduğunuz her kağıt parçası, her ses kaydı, her olay döngüyü kırmanız için bir ipucu veriyor size. Hatta oyunun en çok eleştirilen kısımları olan NPC’lerin kendi arasında yaptıkları diyaloglar ya da döngü sırasında gerçekleştirdikleri eylemler bile hikâyeyi ilerletmeniz açısından bir önem arz ediyor. Bu yüzden de gizli gitmenize gerek olmayan yerlerde bile gizli gitmeniz değerli hâle geliyor.

Colt, döngüler arasında bilgi edindikçe anlıyor ki döngüyü kırmanın yolu, toplamda sekiz spesifik kişiyi öldürmekten geçiyor. Kendilerine “Visionaries” diyen, farklı zamanlarda farklı mekânlarda bulunan bu sekiz kişiyi öldürmek tabii ki tek bir günde mümkün olmuyor. Tam olarak bu noktada döngüler arasında öğrendiğimiz bilgileri kullanarak Vizyonerler’i aynı zaman dilimlerinde, aynı ortamlarda beraber yakalayıp öldürmeniz gerekiyor. Oyundaki her bilgi kırıntısının önemi de bu kısımda devreye giriyor.

Deathloop, toplamda dört harita ve dört zaman diliminden meydana geliyor. Her harita; sabah, öğle, öğleden sonra ve akşam saatlerinde bambaşka özelliklere sahip oluyor. Örneğin bir haritaya sabah gittiğinizde gördüğünüz bir kazı çalışması, akşam saatlerinde nihayete ermiş oluyor ve orada bulunan insanlar farklı bir yerde görev alıyorlar. Daha da güzeli eğer siz bu haritaya gidip, kazı çalışmasını yapan çalışanları öldürürseniz, aynı haritaya akşam gittiğinizde bu kazı çalışmasının asla bitmediğine şahit oluyorsunuz. Bunlar her ne kadar küçük paskalya yumurtaları gibi görünse de aslında oynanışa doğrudan etki ediyor. Ayrıca kendini tekrar eden gün konseptinde dört harita oldukça az gibi görünse de aslında bu haritaların zaman dilimlerini de işin içine katarsak rahatlıkla toplamda on altı farklı harita varmış gibi düşünebiliriz. Bu da oyunun, sizi sıkmadan devam etmesini sağlıyor.

Oyunun hakkında yapılan en büyük eleştirilerden bir tanesi ise yapay zekânın, sizi gizliliğe itmekten çok uzak olması. Sanırım bu yoruma kısmen katılıyorum fakat yetersiz bulduğumu da söylemek istiyorum. Evet, ne yazık ki oyunun “Eternalist” adını verdiği NPC’ler ile yapılan savaş kısımları sizi zorlamıyor ve gizliliğinizi bozduğunuzda bir “gizlilik oyunundan” bekleneceği kadar sizi cezalandıramıyor. Böyle olunca da sizde, bazen gizliliği tamamen rafa kaldırıp, kargaşa çıkartarak ilerleme isteği uyanıyor. Ama az önce söylediğim gibi Eternalist’lerin kendi aralarında yaptığı konuşmaların bile oyuna etki ettiğini fark ettikçe, daha fazla gizli kalmaya ve onları dinlemeye çalışıyorsunuz. Yani aslında oynanış değil, hikâye sizi gizliliğe itiyor. Yine de eğer oyundaki yapay zekâ daha iyi tasarlansaydı, oyundan alacağımız zevk de bir hayli artardı.

Öte yandan oyunumuz, arkadaşlarınızın ya da hiç tanımadığınız insanların Julianna olarak oyunumuza dahil olmasına da imkân sağlıyor. Siz gayet basit bir göreve gittiğinizi düşünüp ona göre hazırlanırken, oyununuza giren başka bir oyuncu size oldukça zor anlar yaşatabiliyor hatta sizi öldürerek bütün planlarınızı suya düşürebiliyor. Bu özellik oyuna oldukça güzel bir gerilim katsa da eğer çok sinirinizi bozarsa, oyununuza sadece arkadaşlarınızın baskın yapmasını izin verebiliyor ya da tamamen bu özelliği kapatabiliyorsunuz.

Parasına değer mi?

Geldik en zor kısma. Bu zamana kadar İlk Kayıt Noktası’nda sadece indie oyunları incelediğimiz için Steam’de 300 TL’ye, Playstation’da ise 600 TL’ye satılan Deathloop hakkında ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Açıkçası oyunu çok bekleyen biri olarak ben 300 TL’yi gözden çıkarmıştım. Zira artık Triple-A oyunların tamamı bu fiyat bandında çıkıyor. Fakat 600 TL’lik bir ürünü size tavsiye edecek kişi ben miyim, bundan emin değilim. Buna en iyi siz karar vereceksiniz. Fakat bana göre Deathloop, bu yıl çıkan en iyi oyunlardan bir tanesi ve üç yüz lirayı hak ediyor.

Sonuç ve Puan: 9/10

Velhasıl kelam Deathloop, benim bu yıl içerisinde en çok beklediğim ve beklediğime değen harika bir oyun oldu. Oyunun, yabancı basında belirtildiği gibi 10/10 olduğunu düşünmesem de şahsi olarak oyunu büyük bir zevkle oynadığım için on üzerinden dokuz puan veriyorum. Sanırım benim için oyunun tek eksik tarafı, herkesin eleştirdiği yapay zekâ problemiydi. O da olsaydı bu olsaydı gerçekten mükemmele çok yakın bir oyun olurdu. Eğer ipucu toplamayı seviyor, gizlilik oyunlarına bayılıyorsanız, Deathloop beni tatmin ettiği kadar sizi de tatmin edecektir.


* Bu kısmı, çok sevdiğim bir hesap olan Twitter üzerindeki Can You Pet The Dog sayfasından esinlendim. Kendilerini çok seviyoruz ve elimizden geldiğince onları kaynak göstereceğiz.

Author

İlk Kayıt Noktası, oyun seçmek için fazla zamanı, oyun satın almak için fazla parası, hem fazla zamanı hem de fazla parası olmayanlar ya da her ikisine de bol bol sahip olup, "oyun almadan önce bir de sizden dinleyelim" diyenler için yaptırılmış bir inceleme hayratıdır. Oyunların incelemeleri kesinlikle objektif değildir. İlk birkaç dakikadan spoilerlar içerebilir.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.