Sizi bilmiyorum, ama ben kafamda daima iki şey arasında “versus” analizleri yapıyorum. Gerçekten. İki şeyi yan yana koyup birbirlerine kıyasla üstünlükleri ve eksikliklerini ölçüp tartmak geek adamın hangi yönüne hitap ediyor bilemiyorum ama Federer vs. Nadal’dan PES vs. FIFA’ya; Nike vs. Adidas’tan Batman vs. Superman’e tonla mukayese dönüyor kafamda. Muhtemelen sizinle ortak paylaştığım bir nokta bu, zira yorumlarda da sık sık benzer çizgide yazılarınızı görüyorum.
Bu kıyasların kuşkusuz en vurucu ve detaylı olanlarından bir tanesi Marvel vs. DC, değil mi? Öyle. Hepimiz bu kapıştırmayı kafamızda defalarca yapmışızdır. Ben genelde bunu kategorilere ayırarak yapıyorum. Çizgi romanlarda iyi adamlar konusunda Marvel, kötü adamlar konusunda DC önde gibi geliyor. Filmlerde şüphesiz Marvel’ın büyük bir üstünlüğü var, fakat oyunlar konusunda da DC’nin eline kimse su dökemiyor. Gelin görün ki bu kategorilerden bir tanesinde, neredeyse rakibe sığacak yer yok, nefes alacak alan bırakılmamış. Animasyon filmler ve diziler. Bu konuda DC, o kadar önde ki, Marvel’a kıyasla ufukta ufak bir nokta gibi kalıyor.
Bunu bilerek ve özümseyerek girdim Justice League: Throne of Atlantis’e. Dürüst olmak gerekirse DC’nin The New 52 ile birlikte yeniden başlattığı yeni animasyon evrenine bir önceki filmden girizgah yapmıştım zaten. Throne of Atlantis, o filmin, yani Justice League: War‘ın bıraktığı yerden devam ediyor. O filmde ve sonrasında gelip, aynı evrende geçen Son of Batman’de aşina olduğumuz hemen hemen tüm ses sanatçıları da yerli yerinde duruyor. Animasyon tarzı da aşağı yukarı aynı, senaryo şekli de.
Yani elimizde cidden Justice League: War’ın devamı pozisyonunda duran bir film var, hatta o kadar ki, bu iki eser bir dizinin birinci ve ikinci bölümleri olsa muhtemelen hiçbirimiz gözümüzü kırpmazdık. Bu noktada altını çizmek istediğim şeyi muhtemelen kavramışsınızdır. Justice League: War ile ilgili hisleriniz, büyük ölçüde Throne of Atlantis hakkında ne hissettiğinizi belirleyecek. Bir başka deyişle, War’ı sevdiyseniz, Throne of Atlantis de size yabancı değil. Fakat War’ı biraz fazla “corny” bulduysanız, Throne of Atlantis de size göre olmayacak.
Zira filmin en büyük belirleyici özelliği bu. Animasyon çok şık; her ne kadar yer yer aksiyon sahneleri biraz güdük kalsa da, genel olarak gördüğünüz şey hem DC evreninin görsel lisanını karşılayabiliyor hem de öncesinde gelen derin DC animasyon kültürüne yabancı değil. Yıllardır Batman ve seslendirme dendi mi Kevin Conroy‘dan ötesini kabul edilebilir görmeyen beni bile yumuşatan Jason O’Mara ile Green Lantern rolünü iyice benimseyen Nathan Fillion başta olmak üzere oyuncu kadrosu da baya alkışlanası. Konu yer yer tökezliyor ve finalde işleri biraz fazla hızlıdan alıyor ama, genel olarak Aquaman’in orijin hikayesini elinde sahip olduğu süre içerisinde anlatmakta görece başarı sağlıyor.
Sorun senaryo. Bu tip animasyon işlerde yer yer “corny” dediğimiz, ucuz ve tahmin edilebilir, çok tekrarlanmış, sabah seansı çizgi filmlerine yaraşır diyalogları ara ara görebiliyoruz. Bunların yer yer kabul edilebilir olduğu ve hatta bazı işlerin cazibesine artı kattığı da tartışmasız bir gerçek. Gelin görün ki Justice League: Throne of Atlantis’de bazen ipin ucu fazla kaçıyor. Bazı diyalogları ürpermeden dinlemek mümkün değil. Film kendi ayaklarına dolanıp yüz üstü yere kapaklanıyor yer yer ve bunları seyretmek gerçekten de insanın gereksiz bir kasılmasına yol açabiliyor.
Açık konuşayım, ben bu anları aşıp filmden keyif almayı başarabildim fakat herkesin de bunu yapamayacağının bilincindeyim. En sevilen DC kahramanlarını, güzel oturtulmuş karakter dinamikleri ve sağlam seslendirme performansları içerisinde bir arada düşman pataklarken görmek istiyorsanız muhtemelen o “corny” havayı aşabileceksiniz. Ama yok, senaryonun belirli bir olgunluk seviyesinde olması sizin için şartsa, Throne of Atlantis’ten uzak durun.
7 Comments
hiç yoktan iyidir 😀
ben mi bu dc’ye fazla uzağım hani bilmediğim birşeyler mi var ya da cahilliğime verin ama süpermen wonder woman falan suyun altında nasıl nefes alıyorlar diyim çünkü konuşuyor adamlar bildiğin biri bana açıklama yapsın bunlar aklıma gelenler daha böyle açıklar var filmde.
belirttiğin konuda haklısın.özellikle Justice League: War da süpermanin darseidin attıgı tek bir göz ışınıyla bayılması ve kaçırılmasıda ,flashın sürekli görülebilir şekilde koşması (hani bu adam speed forceye baglanıp ışık hızına çıkıyordu) ,batman ki normal bir insan süponun yumruguyla anca devirdiği düşmanlara batmaninde yumruk atıp devirebilmesi vb… bunlar hiç dikkate almıyorlar.O kadar çok şey var ki yazmaya kalksam külliyat oluşur.
O darksaid in göz ışıni supermeni pert edio fakat shazam a etki etmio.son zamanlarda cikan justice league animeleri beni tiksindirir oldu.s her.anime.sorasi zaman kaybi deyip geciorum.s onu gectim supermene mizrak sapladi adamlar son filmde. Supermeni git gide eziklestiriolar.d
Batman: Under the Red Hood izlemiş biri olarak çok kötü buldum.
bir süperkahramnın kökeni orginini anlatmak açısından iyiydi ancak senaryosu çok basit adalet birliğininde işin içinde olmasından dolayı,sadece aquaman kendisi olsa o zaman senaryoya bakardık.ayrıca animasyon yapımında dc önde olsa nolur olmasa nolur marvel 2008 yılından itibaren kodumu oturtan pozisyonunda ,önemli olan sinemadır tek bir film en az 700 milyon dolarlık hasılat yapıyor artık toplamını bile düşünemiyorum.ayrıca bu animasyona tekrar dönersek,yazar ve çizerler nasıl olursa fizik kurallarını altüst ederler veya hadi fizik kurallarını önemsemiyorsunuz bari kendi fantastik kurallarınıza uyun.orm denen balıkadam süperman gibi birini 2 defa patakladı rezil etti,tek başına büyülü asayla adalet ligini dövdü,flasha taktıgı çelmeyi düşününce acayip komik geliyor bana,cycborg kayıt yapıyor ama oynatmak aklına gelmiyor batman söylüyor ki hologram olarak oynat herkes görsün felan.. çok zorlama veya ben mi çok inceliyorum 😀 ama iyi yaptıkları birşey var burda batman dövüş sahnelerine artık fazla katılmıyor arka planda kalıp akıl verici rolunde kalıyor ama daha zekice işler yapıtırılması lazım batmana.
Birde marvel kendi evrenin bilime yönelirken mesela aklımızın almadıgı birşeyi bilim veya uzaylı teknolojiisi diyip geçiyor ama , dc büyü işine dogru iyice kaymaya başladı,bizim cocuklugumuzda süpermane sadece kriptonit etki ederdi şimdi büyü olayı çıktı,bence yanlış yoladalar bu büyü işi daha zonra dc nin eline ayagına dolanır ve ben büyü iişi hoşuma gitmediği gibi bu süperkahraman işlerinde sınırlı tutulmasından yanayım yoksa harry potter izlemek istemiyorum.
Batman herşeye anlıyorum demeyeydi iyiydi. Kendini son savaş sahnesinde gösterecek sandım ama nafile. Genel olarak iyiydi ya bencce güzel oldu çokda iyi oldu