Korku mangası tanıtımlarımızın biraz hızı kesildi, ama bayrağı düşürdük sanmayın, ilgililerinin uykularını kaçırmaya sözümüz var. Bu sefer keşfettiğim iş Minetaro Mochizuki‘den. Orijinal olarak 1995-2000 yılları arasında yayınlanmış 10 albümlük Dragon Head, özellikle psikolojik gerilim hayranlarının bayılacağı bir iş.
Muhakkak hikayenin adından tahminde bulunmak isteyenler olacaktır. Boşuna uğraşmayın, sonuç almanıza imkan yok. Dragon Head’de hikayemiz bir trende başlıyor. Teru bir lise öğrencisidir ve diğer tüm sınıf arkadaşlarıyla beraber bir okul gezisi sonrası Kyoto’dan Tokyo’ya trenle dönmektedir. Sakin başlayan yolculuk, trenin büyük bir yeraltı tüneline girmesi ile tam bir cehenneme dönüşür. Tren tünelin içinde iken büyük bir deprem olur ve oluşan sarsıntıda araç raylardan çıkıp yuvarlanır. Tamamen şans eseri Teru bu kazayı yara almadan atlatır. Ancak kazayı atlatmış olmasına çok da şükredebileceği bir durumda değildir. Trendeki herkes ölmüştür ve tünelin iki ucu da deprem sonucu yerle bir olmuştur. Birkaç dakika evvel walkman dinleyip ergenlik krizleri yaşayan Teru’nun şimdi hayatta kalmak için büyük bir mücadele vermesi gerekmektedir.
Oldukça uzun (neredeyse 100 bölüm) olan Dragon Head’in daha başlangıç bölümlerinde Teru dışında iki kişinin daha enkazdan sağ kurtulduğunu öğreniriz. Bunlar Ako isimli bir genç kız ile Nobuo isimli, garip davranışlar gösteren bir başka erkek öğrencidir. Bu noktadan sonra hikaye üç karakterin hayatta kalma savaşına dönüşür. Başta üçlü kurtarma ekiplerini bekleme kararı alır ancak durum sandıklarından çok daha vahimdir. Dışarıda olan şey her ne ise deprem bunun sebebi değil muhtemelen sonucudur ve tüm dünya yok olmanın eşiğine gelmiştir. Kimsenin oluşan kaosta Teru ve arkadaşlarının treni ile uğraşacak durumu yoktur.
Hikaye bu karamsar algıyı bize sunduktan kısa bir süre sonra tamamen kendine has bir yapı alıyor. Hayatta kalma telaşı ve paranoya karakterler arasındaki pek çok çatışmayı şaha kaldırıyor ve bir anda ortalık Sineklerin Tanrısı kitabını aratmayacak bir cehenneme dönüşüyor, hem de sadece üç kişiyle.
Japonya, “dünyanın sonu” fikri ile bir ulus olarak en çok haşır neşir olmuş ülkelerden olsa gerek. “Deprem” ve “nükleer tehlike” temaları ülke için bir yandan tabu olurken bir yandan da popüler kültür gerilimlerinde sıklıkla kullanılan öğeler (Yalan söylemeyeyim, deprem konulu hikayelere çok rast geldim, nükleer tehlikeler daha az karşıma çıktı). Bu sebeple Dragon Head konu itibariyle orijinal değil ama işleniş olarak kesinlikle çok ayrıksı.
Peki neden mi Dragon Head? Onu da meraklıları buradan öğrenebilirler.
Daha da merak edenler için buyrun Dragon Head’in 2003 yapımı filminden bir fragman: