Çizgi romanlar daha çıktıkları ilk günden bu yana birbirinden mükemmel maceralar yaşattılar bize. Bazen ağlatan, bazen güldüren çoğu zaman heyecanlandıran bu maceralar sayesinde yüzlerce karakterin binlerce farklı hikâyesini dinledik. Yine de söz konusu hikâyeler olunca bir karakter var ki diğer bütün karakterlerden önce geliyor akıllara. Zaten tahmin etmişsizdir ama biz yine de ismini analım; bahsettiğimiz isim tabi ki Rüyalar Kralı, Hikâyeler Prensi, Düşler Âlemi’nin gotik efendisi Morpheus! Tom Sturridge’in başrolünde olduğu, bu hafta yayınlanacak Sandman dizisini bahane ediyor ve soruyoruz: Morpheus nam-ı diğer Rüya kimdir?
Morpheus, Neil Gaiman tarafından 1988 ve 1996 yılları arasında yazılan ve toplamda yetmiş beş sayı ve on ciltten oluşan Sandman çizgi romanının başkahramanıdır. Evrendeki yedi sonsuzdan biri olan Morpheus’un, Sonsuzlar arasındaki asıl adı Rüya’dır. Bir sonsuz olarak evrenin başlangıcından beri var olan rüyanın sayısız ismi olsa da çizgi romanlarda en çok zikredilen adı Yunan mitolojisindeki Rüya Tanrı’sının adı yani Morpheus’dur.
Morpheus, Rüya ya da size kendini hangi adla tanıtmışsa, genellikle uzun boylu, simsiyah saçlarına tezat oluşturan bembeyaz teni, kemikli yüz hatları ve sonsuzluk kadar kara gözleri ile çıkar karşımıza. Bütün diğer Sonsuz kardeşleri gibi kendisine ait bir âlemi olan Rüya, bu âlemden insanların rüyalarını yönetir. Lordumuza bu alemde kahyası Lucien, sürekli birbirleriyle kavga eden Habil ve Kabil, geveze bir kuzgun olan Matthew yardım eder. Morpheus, kâbusları kontrol altına alır, iblislerin başıboş rüyalarda gezmesini engeller, insanların rüyalar âlemine huzurla girip çıkmalarını sağlar. Bunu elbette ki karşılıksız yapmaz. O insanların rüyalarını kontrol ederken insanlar da ona dünyadaki en büyük gücü verir: Hikâyelerini.
Hikâyeler prensi Morpheus’un yedi Sonsuz’dan biri olduğunu söylemiştik. Evrenin doğmasından daha önce var olan Sonsuzlar; Destiny-Kader, Death-Ölüm, Dream-Rüya, Destruction-Yıkım, Desire-İhtiras, Despair-Umutsuzluk ve son olarak önceleri Delight yani Haz iken daha sonra delirerek Delirium’a dönüşen Hezeyan. Bu yedi sonsuz kendi amaçları doğrultusunda insanların hayatlarına bazen dolaylı bazen de direkt olarak müdahil olurlar. Hem düşler lordumuzun hem de okuyucular olarak bizlerin Rüya’dan sonra en çok sevdiği karakter tabi ki Ölüm’dür. Rüya’nın ablası olan ve çoğu hikâyesinde ona tavsiye vermek ya da dertleşmek için ortaya çıkan Ölüm daha sonra başrolü olduğu kendi çizgi romanlara kavuşmuştur.
Her ne kadar Ölüm, Sandman çizgi romanında bir yan karakter olarak ortaya çıksa da Morpheus’un hikâyesinin başlamasında dolaylı yoldan büyük bir rol oynar. Ölümsüzlüğü elde etmek için Ölüm’ü tutsak etmek isteyen gizli bir tarikatın ayini sonucunda kız kardeşi Ölüm yerine hapsedilen Rüya yıllarca Dünya’da esir kalır. Sonsuz bir hayatı olduğundan dolayı kendisini tutsak eden insanların yavaş yavaş yaşlanıp ölmelerini izleyen Mopheus, sonunda kendisini tutsak eden büyüden kurtulur ve krallığına geri döner. Tabi kralsız bir krallıktan beklenileceği gibi Rüyalar Âlemi’ni bıraktığı gibi bulamaz Rüya kralı. Esir olduğu yıllar boyunca kâbuslar tutsaklıklarından kurtulup insanlara gönüllerince musallat olurlar, Morpheus’un tutsak edildiği sırada bazı insanlar uyur ve bir daha uyanamaz yıllar boyunca onlara yol gösteren biri olmadan rüyalar âleminde başıboş dolaşırlar. Bütün bunları yeniden düzene koymak isteyen Düşler Lordu kolları sıvar ve böylece Sandman’in efsanevi hikâyesi başlar.
Sonsuz bir varlık olan Rüya kimi zaman dünyadaki tanrılarla kimin Cehennem’in anahtarına sahip olacağını tartışır, kimi zaman Halife Harun Reşid ile sohbet eder, kimi zaman Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası hikâyesinin içinde bulur kendini kimi zaman ise intihar etmek isteyen bir adamı Amerika’nın ilk ve son kralı yapar. O kadar fazla hikâye anlatır ve hepsi de o kadar sürükleyicidir ki okurken bunların birer rüya olup olmadığını merak ederken bulursunuz kendinizi.
1991 yılında A Midsummer Nights Dream öyküsüyle Kısa Kurgu Dalında Dünya Fantastik Edebiyat Ödülü‘nü alan Sandman, daha sonra bu ödülün isminin, başka bir çizgi roman alamasın diye değiştirilmesiyle bu ödüle layık görülen ilk ve tek çizgi roman olarak tarihe geçmiştir. Tabi bu değişiklik, çizgi romanların da iyi yazıldığında iyi birer edebiyat eseri olduğunun kanıtlanmasına engel olamamıştır.
Böylece Rüyalar Alemi’nin Lordu Morpheus’u elimizden geldiğince anlatmaya çalıştığımız yazımızın da sonuna geldik. Her ne kadar onu anlatmak için kelimelerden çok daha fazlasına ihtiyacımız olsa da ümit ediyorum ki o, bunu bizim faniliğimize verir ve mazur görür. Eğer siz de bir gün rüyanızda kara saçlı, gece gözlü, beyaz tenli bir adam görürseniz sakın korkmayın ve anlattığı hikâyelerini dinleyin. Emin olun böylesi bir macera, yaşayacağınız tüm tehlikelere değer.
1 Comment
Dream çizgi romanlarda çok iyi, umarım onun hikâyesine daha fazla değinirler. Dream için seçilen aktörü beğenmedim.