Bu, epeydir başlamak için fırsat kolladığım ama bir türlü zaman bulamadığım bir yazı dizisiydi. Nihayet Geekyapar.com uğruna bilgisayar başına geçip de yazmaya başlayabildim.
Kıyamet veya büyük bir felaket sonrası dünyanın düştüğü durumu anlatan filmlerde çok kereler terk edilmiş şehirler, harap olmuş yerleşim birimleri görürüz. Yapımcıların, görsel yönetmenlerin yaratıcılığına, akıllarına gelmiş ince detaylara ve fikirlere hayran kalırız. Bu adamlar, bu yaratıcılığı nereden buluyorlar?
Terk edilmiş yerleşimlerin insanlar üzerinde garip etkileri vardır. İnginç bir şekilde çekici gelir. Çünkü orada öyle durmaktadır ve belki de genetik olarak beynimize kodlanmış araştırma ve keşif dürtülerimizi ateşlerler.
Bu yazı dizisinde, terk edilmiş yerleşim birimlerine değineceğim. Bir kıyamet değil ama, belki bir felaket, belki de miyadı dolduğu için terk edilmiş bu kentleri az da olsa tanıtmaya çalışacağım. Belki bir hikayenizde, belki bir romanınızda veya hayal gücünüzün derinliklerinde ilham ışıkları çakar.
İlk kentimiz ile başlıyoruz. Etiyopya’da, Dallol kentindeyiz.
Kalya taşı (potasyum hidrat) ve tuz madeni kenti olan Dallol Kuzey Etiyopya’da bulunuyor. 1960’lardan beri terk edilmiş durumda. 50 yıldan fazladır burada hiç kimse yaşamıyor. Zaten çölün ortasına yapay olarak kurulmuş bu yerleşim birimi, önemli bir özelliği ile Guiness Rekorlar kitabına da girmiş: Dünya üzerindeki en sıcak yerleşim yeri; gölgede 35 derece ortalama sıcaklık.
Bu kent kıyamet veya büyük bir felaket yaşamamış. Madencilik artık yapılamaz duruma gelince, insanların çölün ortasındaki böyle bir yeri neden terk edip gittiklerini tahmin etmek pek zor değil. Çoğu tuz bloklarından yapılma binalar, çölün ortasında garip bir görüntü oluşturuyor. Neredeyse hiç nem olmadığı için de bu tuz blokları aynen yerli yerinde duruyorlar. Dolayısıyla binalar daha uzun yıllar ayakta kalıp bu hayalet yerleşimi korkunçlaştırmaya devam edecekler.
Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.
1 Comment
Pingback: Kıyamet Gibi Kentler -2 | Geekyapar!