Yıllar yıllar evvel tüm dünyanın haber gündemine adeta bir bomba gibi düşmüştü Dolly’nin klonlanma müjdesi. Bilim için küçük ama insanlık için çok büyük bir adımdı bu. Sonuçta insanlık var olduğundan bu yana bilinen ilk başarılı canlı klonlanması yapılmıştı. Bundan daha müthiş ne olabilirdi ki?
Tabii koyun Dolly’yi klonlamalarına rağmen rahmetlinin hayatı çok da uzun olmadı, kısa süre sonra öldü koyuncağız. Bu şıp diye geçen yaşam süresinin sebebinin de bir klon oluşundan kaynaklandığı birçok bilimsel dille açıklanmıştı da zamanında. Üstelik ilerleyen yıllarda da ders kitaplarına girecek kadar önemli bir gelişme olan bu klonlama yönteminin bir de etik olup olmadığı konuları tartışılıyordu. Ne zamanlarmış be.
Şimdi aradan yirmi yıla yakın bir süre geçti ve insanlık tarihinde yeni bir bilimsel gelişmeye daha imza atıldı. Çin bilim insanlarının hummalı çalışmaları sonucu, dünyanın ilk genetik anlamda ikiz klon primatları diye bir gerçek var artık. Makak olarak bilinen bu özel maymun türü sonrası klonlama tekniklerinde her geçen gün daha da şaşırtıcı adımlar atan insanlığın uçan arabalar teknolojisine ne kadar kaldı dersiniz?
Şöyle ki, genetik anlamda ikiz kavramının karşılığı zaten basit anlamıyla klon olarak tabir ediliyor elbette. Koyun Dolly’ye uyguladıkları somatik hücre nükleer transferi adı verilen metodunda, alınan hücreyle kopyalanmış embriyonun sağlıklı bir hayvana olgunlaşamaması gibi bir problem vardı. Bu nedenle de Çinli bilim insanları bu konuda çok daha yeni teknikler geliştirmiş ve aşırı bilimsel olduğu için teknik terimlerle sizi boğmak istemediğimiz bir yöntemle Koyun Dolly klonlamasının bir tık üstüne çıkarak ilk klon primatları elde etmişler.
Tabii yine de bu aşamaya gelene kadar çok çile çekilmiş. Sadece ve sadece iki sağlıklı bebek makak doğsun diye altmıştan fazla taşıyıcı anne bu uğurda feda olmuş. Üstelik araştırmacılar, klonlayacakları hücreleri yalnızca cenin hücrelerinden alıp yeniden düzenleyebilmişler. Yani tam anlamıyla yetişkin bir primat hücresi çalışması hala söz konusu değil bu noktada.
Çin ulusu için bir terim olduğu söylenilen Zhong Zhong ve Hua Hua isimleri verilen bu şeker makaklar, şimdiden birçok “etik” adı altında tartışmaya yol açmış. Genetik anlamda benzerlik taşıdığımız primatlarda uygulanan bu yöntemin, insanlar üzerinde de kullanılabilecek olması ihtimali bir hayli korkulan gerçek haline gelmiş camiada. Üstelik tartışmanın menzili “batı-doğu medeniyetleri” olarak ayrım yaratmaya yetecek kadar derin. Zira çalışmanın başı olan Mu-ming Poo, klonlanan primatların Doğu’da daha yaygın bir araştırma tekniği olacağı konusunda neredeyse emin -en azından Batı’ya oranla.Tabii maymunların bakımı hususunda son derece hassas olduklarının da altını çiziyor Poo. Batı medeniyetlerinin de, Alzheimer ve Parkinson gibi mühim hastalıklara bu sayede bir tedavi bulduklarında, primatları klonlamaya o kadar da soğuk bakmayacaklarını ekliyor. Zaten aklı başında devletler de, insan olmayan primatlardan yola çıkılarak insan türüne böyle bir yöntem uygulamaya izin vermeyecekmiş Poo’ya göre. Çinli Poo fazla mı toz pembe bakıyor acaba bu bilimsel gelişmeye? Kendi emelleri uğrunda kullanabileceği bomba gibi bir bilimsel teknik olan hangi millet bunu istismar etmemiş ki şu ana kadar? Hiç yani!
Yine de gel gelelim Avustralyalı Alan Trounson ise bunun aksini savunuyor ve artık ilaç ve sağlık sanayisinin maymun çalışmalarına çok da ihtiyaçları kalmadığını pat diye söyleyiveriyor. Maymunların oldukça pahalı bir araştırma yöntemi olduğu gibi bir gerçek varmış çünkü. Yine de Çinli bilim insanlarına göre pahalı olsa da, gerçeğinin aynısı olan bir suni canlı daha ideal araştırma yöntemi gibi. Ay daha neler çıkacak başımıza…
Ne dersiniz bilim geekleri? Koyun Dolly’nin izinde çıkılan bu yolun şu anki varış noktası ikiz makaklar olduysa, bir sonraki adımı ne olur sizce? İnsan klonlamak ne kadar etik olmasa da belki bir on yıl sonra sağlık adı altında daha iyi sonuçlar alabilmek için kullanılan bir yöntem olabilir mi? Bilim kurgu yapımlarında gördüğümüz o klon facilarına kaç senemiz var? Yazın valla, bekliyoruz!