Yazan: D*** S***
Güneşin dünyamıza kafa attığı sıcak bir Ağustos öğleden sonrası. Evde oturuyorum; ama öyle ‘evde takılıyorum’ tarzı oturuyorum değil bildiğiniz kanepede oturuyorum. Başka hiçbir şey yok yani boş boş duruyorum. Kardeşime gidiyorum gel benimle sinemaya diyor, arkadaşıma mesaj atıyorum “Oğlum Arrow’un yeni bölümü çıktı bu kez düzeltmişler olmuş galiba.” diyor. Aradayım anlayacağınız. İkisini de reddediyorum. Bilgisayarın başına geçiyorum. Dijital çizgi roman okumak aklıma geliyor. Daredevil okusam diyorum iyi olur. “Daredevil-çizgi-roman-öneri” yazıyorum ve bir site çıkıyor karşıma. Tatlı tatlı açıklıyor. Daredevil Out diyor The Man Without Fear diyor Frank Miller‘dan bahsediyor. Ve aynen şu cümleyi kuruyorum: “İyi oldu lan işime yaradı bak.”
Sevgili geekler. Olay burada kopuyor işte. Bu cümleyi bize kurduran içerikler bizim yaşamımızı devam ettiriyor. Bize rehber oluyor bir nevi. Mangal yapacaktınız iptal oldu, yatınız arızalanmış, plazanızın havuzunda tadilat var, ya da daha kendimden örnek verirsem bir şey yapmak istiyorsunuz ama size tavsiye lazım. Bu oluşum,”Ya bu Star Wars ne hocam Carl Sagan belgeseli mi?” , “Bi Natalie Portman vardı ne oldu ona?” , “Ulan Snyder napıyor acaba şu an online da değil.” tarzı bütün sorularınıza yetişiyor ve bunları öylesine içten cevaplıyor ki, bitirdiğiniz 8-9 sezonluk diziye karşı olan duygularınızı ağladığınız peçetelere anlatmıyor, onlarla paylaşıyorsunuz. Aklınızdaki eleştiriler, duygular ve düşünceler burada öyle bir dile getiriliyor ki en az bir kere şöyle sağlam bir “Şerefsizim benim aklıma gelmişti.” diyorsunuz. Vizontele sağolsun.
Kısacası bir çizgi romanla, bir filmle ya da herhangi bir içerikle ilgili heyecandan içiniz dolup taşınca birilerinin sizin o dolup taşan heyecanınıza ortak olmasını istersiniz. Bunu yapıyor işte size. O gün, içimi dökebildiğim, eleştirilerine ortak olup aynı Vizontele repliğini sık sık tekrarladığım bir platform elde ettim denilebilir. Bir de YouTube kanalları var. Her videolarının mutlaka bir tüketicisi var; ama bir tüketici her videoya yönelemiyor. Örneğin: “#@!mişim Gallifrey’i de Doctor’u da hani Game of Thrones?”
En güzel kısım ise, bütün bu ‘geek stuff’, yani bu mevzular hayatın merkezindeymişçesine ve bütün hayat bundan ibaretmişçesine bir tavır yok. Bir gün bir yerde birileri ölürken, birilerinin hakkı yenirken, bombalanırken bu kişiler ekranın karşısına geçip bir filmi son ses açıp acıları duyamayıncaya kadar geekliğin içinde boğulmuyorlar.
O gün Daredevil okumadım. Arrow izledim. Düzelmedi. Olsun diyorum, birlikte Arrow gömebileceğim insanlardan oluşan bir yer var. Logolarından bi’ cacık olmasa da…