An itibariyle dünyanın en büyük komedyeni kim?
Biraz düşünün isterseniz. Sert bir soru. Dünya diye bahsettiğimiz için, bir kere zaten yerel kalmış komedyenleri bertaraf etmemiz gerekiyor. Cem Yılmaz sizi karın katlaya katlaya güldürüyor olabilir örneğin, ama sadece bizim kültürümüze hitap ediyor. Küresele çıkalım. Kıtaları aşalım. Dünya üzerinde yarattığı kahkahaların ortalamasını aldığımızda en tepede çıkacak olan adam kim?
E benim cevabım bariz. Şu an bir Bill Burr yazısı yazmıyoruz herhalde.
Louis CK’in yeni bir standup kaydı çıktı geçtiğimiz günlerde Netflix‘e. Vaktiniz varsa, izlemenizi tartışmasız bir şekilde öneririm. Çünkü dillerin de ötesinde, Louis CK’in orada sergilediği –ve gerçekten çok az insanda bulunan– bir iletişim ustalığı var. Oturun, açın standup’ı. Görüntü, sahne arkasında açılıyor. Tam çıkmak üzere Louis. Perde açılıyor, ışıklar geliyor. Alkışlar kopuyor. Yavaş yavaş yürüyor sahneye Louis. Siz o anda bir şeyi fark ediyorsunuz: Sahne arkasından, önüne doğru; Louis değişiyor. Başka bir adam oluyor. Daha yorgun, daha bitkin.
Fark ediyorsunuz ki, Louis CK o an itibariyle diğer bütün şakalarının çalışmasını sağlayacak temeli atıyor. Siz o andan itibaren anlattığı her şeyi, omuzları aşağıya inmiş, azıcık tükenmiş bir adamın ağzından dinleyeceksiniz. O enerjiyi saniyesinde vücut diliyle sağlıyor Louis CK. Ardından çok nadir standup komedyenine nasip olan bir meta-mizah hamlesiyle açıyor. O kadar belirgin, hesaplanmış, zekice bir hamle ki bu. Daha koltuklar ısınmamışken, “Şimdi, kürtajla ilgili…” diye çıkartıveriyor ağzından. Salonda kahkaha kopuyor.
O noktada fark etmemiz ve altını çizmemiz gerek; Louis CK burada beklentiyle oynuyor. Aynı vakti zamanında bir önceki şovunda en çok kahkaha aldığı için sonda kullandığı şakasını, bir sonrakinde kendi işini zorlaştırmak için başa alması gibi; burada da meta hareket ediyor Amerikalı komedyen. Orada insanlar, çok açık bir şekilde, “Ohaaa daha dur be abim yeni oturduk, hemen mi” diye eğlenip gülüyorlar. Mizahın kendi değerine değil. Mizahın konumu ve dış hüviyetine. Meta-mizah.
Louis CK böyle açtıktan sonra, iletişim tekniği bakımından şov yapmaya geçiyor. İlk yirmi – yirmi beş dakika boyunca, anlattığı tek konu kürtaj. Şemsiye olarak öyle en azından. Bunun kontrolünü asla yitirmiyor. Ama her seferinde, traverten gibi indiriyor şakaları. “Ben kürtaja karşı değilim, bunun iki sebebi var” diyor. İlk sebebi, “Hayatın o kadar da büyük bir hayranı değilim“. Bu başlı başına komik bir laf. Gülünüyor. Ardından bir seviye aşağıya iniyor Louis. Hayattan sanki bizim kullandığımız bir ürünmüş gibi bahsedip, sadece hayatı mecbur gördüğümüz için kabul ettiğimiz bir takım durumların absürtlüğüne dikkat çekiyor.
Sizin “hayat” konseptini, soyut bir kavram olarak görmenizi sağlayacak kadar uzun süre geçiriyor oralarda. Sonra bir yerden, lafı intihar etmesi gereken, ama etmeyen adamlara getiriyor. Çok karanlık. Çok sert. Ama öyle gelmiyor. Çünkü travertenin bir önceki adımında yaklaşık iki dakika boyunca sizi hayatın kendisinin anlamsızlığına güldürdü Louis. Siz yediniz artık materyali, oradasınız. Onla birlikte iniyorsunuz artık. Üç dakika da orada takılıyor Louis. Uzun uzun camına poşet bağlamış farazi bir abiyi anlatıyor. Gülüyorsunuz, şaşırıyorsunuz.
Sonra es veriyor. Duruyor. “Neyse yani hayatın çok da büyük bir hayranı değilim, ilk sebep bu” diyor. Seyirci tekrar gülüyor. Yine şakanın kendi değerine değil, konumu ve dış hüviyetine. “Oha, konu buydu di mi lan?” diye düşünerek, konuyu tekrar başa almasına eğlenerek gülüyor seyirci. Yine meta-mizah. Ve ikinci şakasına geçtiğinde, neredeyse yakın bir simetriyle, yine kademe kademe; konuyu değiştirerek indiriyor sizi. Gülüyorsunuz. Es veriyor. Geri yukarı çıkıyor. “Benden geçti tabi artık bu mesele bir yandan da, iki kızım var benim” diyor.
Seyirci artık resmen karşısındaki insanın hakimiyetine ve ustalığına hayran olduğu için gülüyor bu sefer. Çünkü biliyorlar ki, buradan sonra Louis son cümleyi kullanarak başka bir yere götürecek onları. Öyle oluyor gerçekten de. Kızlarına din öğretmekten başladığı muhabbetini, “Hıristiyanlar her şeyi kazandı arkadaşlar farkında mısınız?” gibi inanılmaz kabul edilemez bir şakayı size adım adım, tane tane yedirerek bitiriyor. O noktadan sonra, siz seyirci olarak, tamamen Louis’de kalıyorsunuz işte. Sizi oralarada götürüp, oralarda da güldürüp, güveninizi kazandığı için, sonraki saat boyunca zihninizi tamamen ona teslim ediyorsunuz.
Yani standup seviyorsanız, Louis CK’in Netflix gösterisini mutlaka izleyin. Hiçbir şey değilse, şunun için: an itibariyle hakkında konuşurken yanlış bir virgül kullananların linç edildiği kürtaj, intihar, din gibi konular bu adamn iletişim meziyetleri karşısında çerez, çıtır. Hiçbir şey yani. Sırf bunu görmek için bile değer.