7. Iron Man

09 Iron Man

Marvel Cinematic Universe’in babası. Seyretmesi bugün hâlâ keyifli. Yedinci sırada olması çok da onun kabahati değil esasen. Jon Favreau, benim gözümde filmin çalışmasına sebep olan her şeyi doğru yerine koyabildiği için büyük yönetmen. Robert Downey Jr’ı doğru kullanmak da bu başarının bir parçası. Ama işte, boynuzlar kulakları geçti elbette sonrasında. İyi bir çıtaydı, şimdi de iyi bir miras olarak hizmet vermeye devam ediyor.

 

6. The Avengers

08 The avengers

Joss Whedon’un dehası, The Avengers’a sıkıştırdığı lüzumsuz espriler ve korkunç samimiyetsiz konu bitirme araçları (“ana gemiyi patlatınca, herkes ölür“) olmasa daha kıymet bilirdi muhtemelen. Hoş gerçi, tarihin en çok izlenen filmlerinden biri daha ne kadar kıymetlenecek, orasını da kestiremiyorum. Ancak yine de altını çizmek gerek, Whedon’un burada yaptığı şey, bir yandan 5 başrollü bir filmde herkese en az bir havalı an, bir de komik replik vermeyi başarırken, bir yandan da eli yüzü düzgün bir hikaye anlatabilmekti. Bir koltukta çok karpuz taşıyabildi yani, ve taşıyabilmesi dahi büyük bir başarıydı.

 

5. Captain America: Civil War

10 Civil War

Benim vakti zamanında attığım “Civil War en iyi Avengers filmi, ama en kötü Cap filmi” başlığı, tamamen şahsi damak zevklerinden ibaret. Civil War gayet iyi bir film. Olmaya çalıştığı her şeyi oluyor. Ancak sorun şu: Olmaya çalıştığı şeyle ilgili benim an itibariyle derin problemlerim var. Filmi iyi yapan şeyler, Steve’in şahsi hikayesine ait. T’Challa’nın şahsi hikayesine ait. Bucky’nin şahsi hikayesine ait. Tony’nin şahsi hikayesine ait. 

Filmi “muhteşem” olmaktan alıkoyan şeyler ise, paylaşılmış bir evrende ikamet ettiği için görev olarak yapması gereken; yine iyi yaptığı için kötü gözükmeyen, ama en nihayetinde o kadar da anlamlı olmadığı için eksik bir tat veren hareketler: Vision’ın olaya yaklaşımı gibi, Ant-Man’in olaya duhulü gibi, Hawkeye’ın emeklilikten çıkışı gibi. Tom Holland bu kadar ponçik olmasa, herhalde bu listeye Spider-Man’in araya girişi de eklenirdi.

Bunlar kötü şeyler değiller kesinlikle. Ancak bir yandan şunu da kabul etmek gerek: Saydığım üç şey, paylaşılmış evren aksini emrettiği için harcanmış karakterizasyon fırsatları. Biz hikayede iki tarafı olması gereken bir Civil War izleyelim diye; “kelimenin tam anlamıyla dün doğmuş” bir androidin varoluş çabasını değil, nedense hukuki bir belgeyi enişte kazağı içinde savunmasını izledik mesela. Hani o enişte kazağı çirkin değildi, kafasından ışın yakıp kule yıkınca da dev coştuk salonda; ama işte, daha samimi, bireysel ve iyisi de mümkündü sanki be? 

Doctor Strange yazısında da izah etmek istediğim şey buydu bu arada. FYI.

 

4. Captain America: The First Avenger

captain_america_the_first_avenger_comic_con_poster.jpg

Ben bu filme bayılıyorum. Her köşesine ve kenarına. İnsanların da niye vasat olarak değerlendirdiğini ömrüm billah anlamıyorum. Görsel lisan ise, kralı. Çizgi romanların da, sinemanın da altın çağlarına yaptığı göndermelerse, gırla. İyi oyunculuksa, Tommy Lee Jones, Toby Jones ve Hugo Weaving var be filmde? Filmin orta yerinde aynı anda hem Cap’i MCU içi bir mitolojik figür olarak yerleştiren, hem konuyu ilerleten, hem karakteri derinleştiren, hem de dev eğlenceli olan bir müzikal sekans var arkadaşlar. Kim neyden şikayet ediyor olabilir bu filmle ilgili, benim naçizane aklım gerçekten almıyor…

 

3. Doctor Strange

12 Doctor Strange

Haah, şimdi hesaplaşalım. Bence muhteşem bir film Doctor Strange. Güzel insanlar Ömcör, Türkoş, Ozan, Berna ve Turgut’un filmden çıktıktan sonraki sakinliklerini zerre anlamıyorum; ki ben onlardan çok daha fazla yılmış vaziyetteyim orijin hikayelerinden. Üstelik onlar bedava izlediler, ben baya da bilet kestirip girdim salona! Ve çıktığımda, suratımda dev bir gülümseme vardı, zira çok uzun süredir ilk defa, bir süper kahraman filminin beni şaşırttığına şahit oldum.

Spoiler vermeyeceğim, ama şaşkınlığın sebebi finaldeki çözüm yöntemi değil. Şaşkınlık, hikayenin Ancient One – Strange – Mordo – Kaecilius ilişkisini konumlandırdığı yerden kaynaklanıyordu. Marvel, çok insani ve büyüleyici bir şekilde “kontrol edemediğin şeyleri kabul et” hikayesi anlatırken, bunun ortasına muhteşem bir çomak sokup, akıl hocası – öğrenci ilişkisini kompleksleştirmeyi tercih etmişti. Bu, Strange’in kompleks kişiliğini de açıklayan, Cumberbatch’e de, Ejiofor’a da daha nüanslı performanslar verme olanağı tanıyan harika bir hareket bana soracak olursanız.

Görsel efektler zaten muhteşem. Filmin esasında Inception + Matrix + Doctor Who olması tabii ki biraz sineye çekilmesi gereken bir durum. Ama benim için, Strange, her şeyden önemli o niteliğe sahip. Tazelik. Çok orijin hikayesi gördük, ama hiçbiri tam olarak böyle değildi. Filmin sonunda, Strange öğretileri ışığında klasik bir yerde bitirmedi hikayesini. Kibri, egosu ve gururundan tam da sıyrılmadı.

Çünkü öğretmeniyle olan ilişkisinde bir acayiplik vardı.

 

2. Iron Man 3

13 IRon Man

En tartışılacak şey bu. En emin olduğum sıralamalardan biri de bu. İnsanlar o meşhur Mandarin twist’ine takılı kalıp, zilyar saçma şey tartışıyorlar filmin üzerinden. Vay babam gerçek Mandarin’e ayıp olmuş –ki ne ayıbı, en hafifinden D-seviye bir kötü adamdır Mandarin-, vay anam öyle absürt şey mi olurmuş –Fu Manchu bıyıklı Çinli bir adam kötülük yapsa alkışlardık herhalde?– vay arkadaşım bir şeyler…

Halbuki film, o kadar dahiyane ki. En temelinde, şu soruyu sorması bile muhteşem cesur bir hamle: Iron Man kim? Iron Man Tony Stark’ın inşa ettiği bir zırh mı? Iron Man Tony Stark’ın bir ürünü mü? Bunu, film boyunca Stark’ı farklı senaryolarda zırhının içinden çıkartarak yapıyor Shane Black. Tony’yi zırhından çıkartıp, en temeline indiriyor. Bir tamirci olarak, bir mühendis olarak tasvir ediyor.

Karşısına da biyolojik olarak güçlendirilmiş kötüler koyuyor ki, Tony şunu sorsun kendisine: onun Iron Man olmasının sebebi, teknolojik olarak güçlendirilmiş olması mı, yoksa psikolojik olarak mı? Ha bir de, bütün bunları anlatırken, muazzam bir PTSD tablosu çiziyor ve tüm Shane Black filmlerinin sahip olduğu o harika buddy cop dinamiğini pırlanta gibi bir genç adamla Tony’yi aynı yola koyarak sağlıyor. Ve en nihayetinde, yolun sonunda, Tony şunu fark ediyor, ve dile getiriyor. Iron Man zırhın adı değil. Iron Man, Tony’nin Afganistan’da o mağaradan çıktıktan sonra dönüştüğü adamın adı.

İşte şu katmanlara sahip hikayeyi de sonra gömüyoruz Mandarin bilmem ne çıktı diye. Bence yapmayalım. Bundan çok daha fazlasını hak ediyor film.

 

1. Captain America: The Winter Soldier

Marvel’s “Captain America: The Winter Soldier”  The Winter Soldier Concept Art by Ryan Meinerding ©2013 Marvel

Çünkü öyle.

Gerçekten, bu satırlara boş boş bakıp bir izah yazmayı denedim ama, gerek var mı? Marvel’ın The Dark Knight anı demiştik, hâlâ aynı fikirdeyiz. Onun kadar kompleks ve derin değil. Ama kompleks ve derin ve politik ve heyecan verici ve orijinal ve zekice ve katmanlı ve eğlenceli ve iyi yazılmış ve iyi oynanmış bir film. Müziğinden, koreografisine; oyuncularından yönetmenine kadar. Feige boşuna evladının geleceğini bu filmin yönetmenlerine teslim etmedi nihayetinde, değil mi?

 

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.