Daredevil ile başlayıp Iron Fist ile solo dizilerini dörtleyen Netflix’in Marvel kolunda The Defenders’a doğru adım adım ilerlerken herkesin kendince bir çeşit düşüncesi oluşmaya başladı kafasında. Kimi dizileri çok sevdi, kimi uzaktan bakmakla yetindi. Yeri geldi hepsini acımasızca sıraladık; kör oğlanı tepelere çıkarırken kıvırbaş çakma Jackie Chan’i gömdük misal. Ama yine de yolların hepsi The Defenders kavşağında birleşeceğinden, hepsini bir şekilde kabullendik; öyle ya da böyle. Üstüne üstlük Murdock’un ikinci sezonunda hepimizi feci ama feci coşturan Frank Castle’ın solo dizisine de ayrı bir heyecanlandık, ona da yükseldik. Hal böyle olunca her bir dizide sabit olarak görmeye alıştığımız o yegane karakterin değeri ve pozisyonu hakkında fazlasıyla konuşur olduk… Yani en azından biz az boz konuşmadık diye düşünüyoruz, bilemedik. Claire Temple var ya, heh işte ondan söz ediyoruz. İnkar etmekte fayda yok; zira öyle ya da böyle hepsinde önemli bir pozisyonda oldu kendisi. Yalansa yalan deyin…
Collider.com’un, Netflix evreninin Claire Temple’ı Rosario Dawson ile yeni filmi üzerine yaptığı röportajların biri, bizim için de bir hayli verimli geçmiş öğrendiğimize göre. Kendisine projesini sorduktan sonra Marvel dizi dünyasındaki düşüncelerini sormuşlar, kendisi de bir güzel cevaplamış:
“Marvel’ın Netflix televizyon dizilerinde, Nick Fury’nin filmlerde üstlendiği gibi bağlayıcı bir rol üstlenmek nasıldı?”
“Müthişti! İnsanların internetteki tepkilerini görmek harikaydı. İlk defa bu karakteri oynamaya başladığım zamanı hatırlıyorum da, ‘Bilemiyorum, ben daha çok radyoaktif bir örümcek şeyinden istiyordum. Ne yani, sadece hemşire miyim? Cidden mi? Tamam.’ falan diyordum. Herkes Daredevil ve Luke Cage’i fazlasıyla seviyor ve insanların ‘Claire Temple en sevdiğim karakter çünkü o gerçek bir insan ve gerçek yetenekleri var; ve eğer o olmasaydı herkes şu ana kadar çoktan ölmüş olurdu.’ gibisinden konuşmasına şahit olmak çok eğlenceliydi. Sürekli olarak karakterimin sette yürüyüp herkese ‘Rica ederim!’ dediğini hayal ediyordum. Ne zaman harika bir şey görseler, Claire’in gidip ‘Veee rica ederim, çünkü eğer ben seni iyileştirmeseydim muhtemelen bunu beceremezdin.’ demesini falan bekliyordum. Bana kalırsa bu harika bir şey. Gerçek hayatta da kahraman olabilmek için insanlara, aslında tüm fırsat ve yeteneklere sahip olduğumuzu gösteren bir zemin hazırlıyor; ki bu kahramanlık da bizlerin sadece hayalini kurduğumuz özel güçlerden ibaret değil elbette.”
Tamam, buraya kadar her şey normal; kendisine karakteri hakkında sorulan konulardan yürümüş Dawson. Bir bakıma haklı da sanki; The Defenders’ın her üyesi illa bir şekilde ona ihtiyaç duydu, Claire Temple olmasa içinden çıkamayacağı durumlara girdi. Her ne kadar süper güçleri olsa da, eninde sonunda dönüp dolaşıp yardım istedikleri insan basit bir hemşire oluverdi. Dawson’ın kendi karakterine döktüğü o tatlı kelimelerin çoğu yerinde şahsen, tabii biraz heyecan ve hayranlıkla söylenmiş olsalar da…
“Claire’in bütün Iron Fist olayları sırasında, neden hiç Matt Murdock’a The Hand hakkında bir şeyler anlatmadığını düşündün mü?”
“Evet ya! Sürekli olarak bu adama bir gönderme yapıyoruz bir de. Günün sonunda bütün bir ekibi bir araya getirmek cidden çok zor. The Defenders için söylüyorum, bu durum harbi zordu. Herkes feci meşgul! Bunun gerçekleşmesini beklediğim o kadar çok vakit oldu ki! The Punisher’da da görünmeyi cidden çok istiyordum ama işler hep bu şekilde yürümüyor ne yazık ki.”
Aha alın işte, biri sonunda şu soruyu sorabilmiş ekipten bir oyuncuya; teşekkürler vallahi! Iron Fist’i izlerken sürekli olarak düşündüğüm konulardan biri buydu zira, madem o kadar “Benim şu kankim var; bak bu da diğer kankimin tişörtü; ya şu arkadaşım feci yardımcı oldu bana şu bıdı bıdıda” diyorsun, aç bir telefon, değil mi? Nasıl arkadaşsınız siz ulan hayırsızlar!? Tabii bunların hepsi latife dolu sorular; zira hepsini yapabilmenin daha makul olduğu bir The Defenders varken kimse, diğer karakterin solo dizisine başka bir kahramanı sokmayı istemez. (Jessica Jones ile Luke Cage burada hariç tutulmuş heh)
Ama şu son sözlerden de öğrendiğimiz kadarıyla Claire Temple başka bir Netflix yapımında olmayacak gibi, en azından şimdilik ve de The Defenders hariç; ki, zaten Punisher’da olması da ne kadar makul çerçevelerde anlatılabilirdi pek emin değiliz ya, neyse… Bu arada karakter Netflixverse’in Coulson’ı ya biraz, Punisher da Defenders’dan sonra ya? Acaba Coulson’ın Avengers’taki kaderi, Claire’i Defenders’ta bekliyor olabilir mi? Bizce ihtimal yüksek! Tabii sizin fikriniz farklıysa duymak isteriz. “Vay efendim Claire olmadan Frank Castle’ı da şey yapamazlar!” falan diyorsanız yorumlar kısmına ya da Muhit’imize falan uzun uzun anlatıverin de biz de fikrinize katılalım, ne dersiniz?