5. Ultimate Spider-Man
Bir şeyin altını çizmemiz lazım; Marvel karakterlerinin pek çoğunun orijin öyküleri iyi hikayecilikten “Karakterin adı ve soyadının baş harfi aynı” kadar anlandığı 60’lı ve 70’li yıllarda yazıldı. Ve üzerine kırk sene geçtikten sonra da her şey iyice karışıp, içinden çıkılmaz bir hâl aldı. İşte o zaman, Marvel “dur baştan başlayalım, bu sefer 21. yüzyıl mantığıyla olsun, adam gibi olsun” dedi, onu da Bendis’e emanet etti. Onun USM ile temelini attığı pek çok şey, MCU’da da kullanıldı ve Marvel’ı bütün o çapraşık geçmişten çıkarıp, kitlelere bizzat götürme konusunda dev adım vazifesi gördü.
4. New Avengers: Sentry
Marvel’ın 2004’te “Ulan bu Avengers üyeleri neden bizim en popüler karakterlerimiz değil?” sorusuna cevap bulamayarak oluşturduğu Spider-Man, Wolverine, Captain America, Iron Man, Luke Cage ve Spider-Woman‘lık ekip, bizim gelmiş geçmiş en favori Avengers ekibimiz olabilir. Ama bu ekibi mevzubahis alan serinin en fiyakalı hikayesi, aslında hiçbirini ilgilendirmiyor. Bendis’in ustalıkla, zarafetle, beklentileri yıkarak ve yeniden inşa ederek anlattığı Sentry hikayesi tartışmasız o New Avengers serisinin en parlak anı.
3. Age of Ultron
Aynı ismi kullanan filmle zerre bağı olmasa da –o kadar easter egg bulduk, orada bile bir referans yoktu- Age of Ultron burada olmayı sonuna kadar hak eden bir çizgi roman serisi. Evet, finali gerçekten de biraz abesle iştigal bitiyor; pek çok büyük Marvel evren hikayesi gibi. Ama Ultron’un gerçekten de dünyayı ele geçirmesi, ve bundan sonra olanları görmek, Buscema ve Thomas’ın “robot? robot!” diyerek yarattıkları bu karakteri, gerçekten korkutucu bir konuma getirmekle kalmıyor, bildiğimiz kahramanları da yeni bir durumda çıkartıyor karşımıza.
2. Ultimate Comics: Spider-Man
İlk başta ismen yukarıda sözünü ettiğimiz Ultimate Spider-Man’den çok da farklı gelmeyebilir elbette. Ama Ultimate Comics: Spider-Man, USM’den farklı. Zira UCSM, USM bittikten sonra, Peter Parker öldükten sonra başlıyor ve başrolünde de Miles Morales var. Ben burada Miles övdükçe, bu çoklukla benim “liberalliğime” verildi, halbuki ilgisi bile yoktu. Ben Miles’ı sadece ve sadece bu seri ve bu seride Bendis ile Pichelli ikilisinin anlattıkları harika hikaye sebebiyle övüyordum. Bir süre daha bu süper hikaye çizgi romanlarda saklı kalacak, ama eminiz bir gün, cümleten ana akımla da paylaşacağız Morales’in çiçekliğini.
1. House of M
Ben baştan konuşayım, şu dünya üzerinde her kim kendine Marvel-severim diyorsa, ve House of M okumamışsa, bilin ki Marvel falan sever değil, “Marvel-bilir”, “Marvel-tanır”, “Marvel’ı-duymuşluğu-vardır” bile diyemezsiniz. Brian Michael Bendis’in hikayesi, her köşesi ve bucağıyla gerçekten müthiş bir eserdir. Marvel hayranlarının sonsuz sayısız DC klasiklerine karşı havada tutabilecekleri nadir kısıtlı serilerden biridir. Yan hikayelerine girmeyip, esas öyküleri okusanız dahi, yeter, artar, ihya ola ola memleketin yolunu bulursunuz zaten!