MCU’nun en çok eleştirildiği noktalardan biri bir türlü tam anlamıyla tatmin edici bir başkötü performansı izletememiş olması. Şimdiye kadar ana karakterlerinin renkliliğiyle, hikayelerin akıcılığıyla falan bir şekilde idare etmeyi başardılar. Ama “Avengers: Infinity War” belki de bu konuda artık hata yapamayacakları en önemli nokta olacak. Thanos’un Marvel çizgi roman evreninin en önemli kötülerinden biri olması ayrı, kaç filmdir hazırlık yapmaları apayrı. Bütün bunların üstüne bir de elindeki tüm kahramanları tek bir kötüye karşı birleştirip, karşılarına dandik bir başkötü sunarsan – burada BvS’nin Doomsday’ine ekstra bir laf çarpmak istiyorum izninizle– yerden yere vurmaktan çekinmeyiz. Peki Thanos bu beklentileri hak eden bir karakter mi?

Marvel evreninin galaktik kısmından -büyük ihtimalle zihnim pek almadığından- çok keyif alan bir insan değilim. Orada geçen hikayeler çok ilgimi çekmiyor, haliyle de o kısımda büyük olan kahramanlar, kötüler falan bana hep bir itici gelmiştir, kendilerine de bir o kadar da mesafeli yaklaşmışımdır. O sebeple Thanos için yaratılan o “çok acayip kötü, öyle böyle kötü değil” muhabbetlerini hep bir önyargıyla dinlerdim. Ta ki Gerekli Şeyler tarafından daha taze taze dilimize kazandırılan Marvel’ın da 2013 yılında Marvel Now dönemlerinde yayınladığı “Thanos Rising“i okuyana kadar.

Thanos_Rising_Vol_1_2_Textless

Hikayemiz Thanos’un doğumundan o bildiğimiz felaket getirici haline gelişini anlatıyor. Çizgi romanı Marvel’ın yeni dönem işlerinden Thor, Ghost Rider, Wolverine, PunisherMAX gibi işlerine imza atan Jason Aaron yazmış ve  Detective Comics, Green Lantern, Wolverine gibi başarılı işler çıkaran Simone Bianchi çizmiş. Her ikisininde Thanos Rising’de çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Hikayenin karakteri ne kadar iyi anladığını ve anlattığına birazdan detaylı değineceğim ama çizimler de en az hikaye kadar güzel olmuş. Anlatımda kullandığı görsel dilin hikayeye uyumu kadar Bianchi’nin kapaklarda da harikalar yarattığını çekinmeden söyleyebiliriz.

Ama buradaki esas başarı Thanos gibi hep tekdüze olarak gördüğüm, genelde de çok çok abartıldığını düşündüğüm bir kötü adamın son derece empati kurulabilir bir hikaye ile sunuluyor olması. Evet, gezegenlerde toplu katliam yapan bir adamla empati kurabildiğinizi söyledim. Bu başarı değil de nedir sayın okuyucu?

thanos_rising_001-017

Sonsuz bir barışın hüküm sürdüğü Satürn’ün ayı Titan’ın hükümdarı Mentor’un genetik sorunu yüzünden çevresindekilerden farklı olan oğlu Thanos’un hayata ilk gözleri açtığı anda annesi tarafından öldürülmeye çalışılmasıyla başlayıp, tek aşkını yani “Ölüm“ü etkilemek için bütün galaksiyi yakıp yıkan bir kötü adam oluşu arasında geçen süre zarfını öğreniyoruz bu hikayede. Thanos’un karakter gelişimini o kadar güzel bir şekilde işlemişler ki, bu farklı olmasından dolayı sevilmeye muhtaç adamın bu uğurda ne kadar ileri gidebildiğini görmek sizi rahatsız etmiyor, tersine etkilenmekten kendinizi alamıyorsunuz. Gerçekten asosyal bir şekilde kendini derslerine verirken, arkadaşları “Gel hadi bizle oyna” deyince işi gücü bırakıp onlarla oynamaya gidebilen tatlı çocuğun, sırf “Ölüm”ü mutlu edebilmek için onlarca gezegende katliam yapacak, taş üstünde taş bırakmayacak noktaya gelmesi ve oraya gelene kadar yaşadıkları o kadar doğal bir şekilde gelişiyor ki, şaşıracaksınız. Hani sanki bir seri katilin hayat hikayesini okumak gibi ama bu seri katil bize biraz uzak bir dünyada doğmuş neyse ki.

thanos_rising_002-010

Hikaye tümüyle Thanos’a, onun sevilme arzusuna, farklılığının ve bu farklılığın ona dünyada verdiği rolü arayışına, bu uğurda da başından geçen ilginç maceralara odaklanıyor ve bunları son derece başarılı bir şekilde anlatıyor. Ama en çok hoşuma giden -spoiler olmaması açısından burada paylaşamayacağım- “Ölüm”e ve Ölüm’ün Thanos’la olan ilişkisine getirdikleri yaklaşımları oldu. Hatta bu konuyu ve genel olarak yukarıda bahsettiğim karaktere getirdikleri yorumu o kadar beğendim ki, bence MCU karakteri sinema dünyasına sunarken bu kitabı baz almalı. Hikaye bu fazla havada uçan karakteri son derece ayakları yere basan bir zihniyetle sunuyor, ki bu MCU’nun karakterlere genel yaklaşımıyla örtüşüyor, ama bunu yaparken de karakterin hem ne kadar evil olduğunu hem de ne kadar güçlü olduğunu da bize empoze etmeyi ihmal etmiyor. Bu arada hikayenin geçtiği yerlerin galaksinin uzak köşeleri olduğunu küçük detaylarla verirken, bizim dünyamızda da benzerleri bulunan bir ortam yaratmaları da hikayeyi daha etkileyici kılmış.

Genel olarak Marvel Now! hikayelerini beğenmiyor olmama ve hatta en başından beri Marvel’ın galaktik hikayelerinden çok keyif almamama rağmen, bu hikayeyi tüm çizgi roman severlere gözüm kapalı tavsiye ederim. Infinity War’a çok var, ki bu yazı o zaman daha çok değerlenecek biliyorum ama hazır tazeyken alıp okuyun. Hem de size Marvel Now!’un crossover’ı Infinity için de fazlasıyla gaz verecektir.

maxresdefault

Okuyanlar siz nasıl buldunuz Thanos Rising’i? Yorumlarda paylaşın. Ayrıca Hazır Türkçe Basılmışken dizimizde incelenmesini istediğiniz başka çizgi romanlar da varsa onları da belirtmekten çekinmeyin. Bir sonraki yazıya kadar esen kalın efendim.

Author

A Man Who Walks Alone... @tutkutuzlu

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.