Tüm samimiyetimizle söylüyoruz ki, Cuma gecesi ve Cumartesi sabahı yaşananların ardından pek de fazla geek yapasımız yok aslında. Bu tip durumlarda, ulusal yas günlerinde siteyi kapatmayı; sonradan da yavaş yavaş normalleşmeyi tercih ediyoruz. Ancak bu sefer, bir şeylerin normalleşmesi biraz daha uzun sürecek. Bizim hâlâ çok fazla bir şey yazasımız yok, ama bir yandan da tek başımıza kendi kendimize iş yapmadığımızın farkındayız. Sizin de kafa dağıtmaya, başka şeyler konuşmaya ve okumaya ihtiyacınız var. Ardı arkası kesilmeyen kötü haberlerin arasında, Facebook ve Twitter feed’lerinizde biraz tampon bölge olalım dedik. Çünkü, gerçekten, ne önemi var?
Neyse, haberimiz video oyunları filmleri diyarından. Çok sağlıklı bir diyar değil burası, farkındayız. Çok büyük bir umutla beklediğimiz Warcraft bile o beklenen çıkışı yakalayamadı. Hâlâ evrensel olarak “iyi” kabul edilen bir oyun filmi yok. Kiminin umutları Justin Kurzel’in Assassin’s Creed’inde, ama onu da ancak bu sonbaharda görebileceğiz. Ondan sonra da listede başka filmler var. Genelde hepsi, yeni fikir ve yeni uyarlamalar. Biri hariç. Mortal Kombat 3.
Hatırlayacaksınız, Mortal Kombat 3’ün geleceği bir süre önce açıklanmıştı. Prodüktör olarak James Wan olacaktı, ancak bu duyurunun ardından 5 sene geçmesine rağmen bir ses çıkmadı. O arada Mortal Kombat’ın nurtopu gibi bir web serisi oldu, sevildi, takdir gördü… Biz de unuttuk o filmi. Meğerse devam ediyormuş. İlk Mortal Kombat filminde Raiden’i canlandıran Christopher Lambert, üçüncü filmde seriye geri dönmek üzere müzakerelere başladığını duyurana kadar.
Lambert’ın dediğine göre konu zaman yolculuğu içerecekmiş. Bu hem birinci, hem de ikinci filmi külliyata bağlamak adına akıllıca bir hamle aslında; zira ikinci filmde karakterleri farklı aktörler canlandırıyordu. Belki de bir Days of Future Past çekip, soft reboot atarlar seriye. Her halükarda, Lambert “çok özel bir zaman yolculuğu” vaat ediyor, kavgaların baya Londra’da başlayıp, teleportla New York’ta biteceğini söylüyor, senaryoyu da çok beğendiğini ekliyor. Biz de şimdilik “bakalım bi’ ya” moduna geçiyoruz. Siz?
