City Lights
Bütün dünya yavaş yavaş sesli filmlere doğru geçerken, Chaplin bunu reddetmektedir 1931 yılında. Zaten inatçı bir adamdır, ama yine o yoksul günlerinden gelen bir refleks de vardır içinde. Onun için, sinemayı sesli yapmak, evrensel niteliğini yok edecektir. Tramp’in herkese erişebilir oluşunu mahvedecektir. Bu inadının karşısına çıkan en büyük zorluk, bir kör kızla Şarlo’nun aşkını anlatma mecburiyetiyle gösterir kendisini. Kör kızın, Şarlo’yu zengin sanması gerekmektedir; ancak nasıl yapacaktır bunu? Fikir, sonradan gelir: Şarlo, kapanan bir arabanın önünde duracak, o arabanın sahibinden ödünç aldığı parayla çiçekçi kör kızdan tüm çiçeklerini alacaktır. Şarlo, böylece bir süre daha sessiz kalma hakkını, küçük bir dehayla, korumaya devam eder.
Modern Times
Şaka değil, Modern Times okullarda ders olarak okutuluyor; ancak sadece sinema okullarında değil; siyaset fakültelerinde de. Çünkü Modern Times, endüstiryel devrimin yarattığı psikolojik ve ekonomik Buhran yıllarına dair yapılmış en berrak ve büyüleyici zaman kapsüllerinden biri. Chaplin’in son büyük sessiz filmi kabul ediliyor. Chaplin de filmi yine sessiz olarak çekmeye, son dakikada karar veriyor zaten. Yine derdi aynı, Şarlo’nun evrenselliği. Uzunca bir süre sesli olarak çekecekmiş gibi hazırlanıyor, ama mesajın tüm dünyaya ulaşma gereksinimi daha ağır basıyor. O yüzden de Şarlo’ya konuşmak, başka bir filmde nasip oluyor.
The Great Dictator
https://www.youtube.com/watch?v=Gaq62VCcnew
Öncelikle şunu söyleyelim, burada Chaplin üstadın dramatik meziyetlerinden söz ettik ama elbette, bu filmlerin hepsi devasa komik. The Great Dictator’da her ne kadar Chaplin’in son vurucu tiradıyla anılsa da, içinde gerçekten 2016’da hâlâ komik olan bolca sahne barındırıyor. Ancak, o son tiradın anımsanması da kimsenin kabahati değil. Öyle vurucu, öyle tokat gibi bir tirad o. Chaplin’in, Şarlo’ya ağzını açtırdığında ilk söylettiği şeyin, “Kalbinizi sevgiye açın” olması da, Hitler karşıtı bir mesaj olması da, işte üstadın güzelliği…
Monsieur Verdoux
https://www.youtube.com/watch?v=7BzyQ4YF95Y
Bu da Chaplin’in, bir anlamda, son hiti. Modern sinemaya en yakın eseri aynı zamanda. Fikri Orson Welles’den satın alıyor Chaplin, kendi iddiasına göre, para vermiş olmasının tek sebebi Welles’in fikrinin ona ilham vermiş olması. Welles farklı düşünüyor, ama biz pek umursamıyoruz. Bir şekilde iki titanın elinin değdiği bu proje, Chaplin’in filmografisnde çok başka bir yerde duruyor ve durduğu yer baya efsane. Eğer şu 8 filmin 8’ini de izlemek niyetindeyseniz, buradan da başlayabilirsiniz; buradan da bitirebilirsiniz. Size son söyleyebileceğimiz şu olur: Chaplin’in sinemaya dair her şeyi yapabileceğine dair bir ispat daha istiyorsanız, o da bu filmin altında gizlidir: Chaplin bu filmle, En İyi Senaryo Oscar’ına aday gösterilir. Ve kazandığı yarışma Oscar’ı da En İyi Müzik dalındadır. Düşünün yani, öyle bir Rönesans adamı.