Geçen akşam, John Malkovich’in içinde olduğu The Music Critic Show’una gittik. Kemanist ve şovmen Aleysey Igudesman, John Malkovich’in Türkiye’de oynadığı Şeytani Komedya: Bir Seri Katilin İtirafları adlı oyununa Nedim Saban’ın yazdığı bir eleştiriyi görüyor ve bu şovu düşünüyor. John Malkovich bir klasik müzik tutkunu ve eleştirmeni; Igudesman da müzisyen olunca, tarihte klasik müzisyenlerin ve performanslarının eleştirildiği en saldırgan, kırıcı, alıngan, ırkçı ve milliyetçi eleştiriler ile ilgili sanatçıların eserlerinin potpuri gibi arka arkaya çalınarak, aralarda ve müziğin üzerine John Malkovich’in eleştirileri okumasından oluşan bir şov yaratıyor Igudesman. Piyano, iki keman, bir viyola ve çello çalan bir grup eşlik ediyor Malkovich’e.

Oldukça ilginç ve yaratıcı bir fikir ancak icrası, umduğum kadar eğlenceli geçmedi. Eleştiriler aşırı sivri olduklarından kendi başlarına gülünçler ancak ilk bir kaç eleştiriyi Malkovich’in hiç dramatize etmeden kağıttan okuması, dramatik ışığın, sahne düzeni ve sahne hareketinin olmaması ilk bir saatinin sıkıcı geçmesine sebep oldu. Bunun yanına performansın İngilizce olması ve üst yazılardaki tercümenin çok kötü olması, salonun boşluğu ve belki kısmen bunların sebep olduğu seyirci tepkisizliği beni izlerken rahatsız etti. Yine tüm şov boyunca ışıkların açık olması boş bir salonda iyi bir etki bırakmadı bende.

Son yarım saat Malkovich ve müzisyenlerin birbirlerine sataştıkları mizansenler, Nedim Saban’ın eleştirisinin Malkovich tarafından yazıda geçen bir ifadeyi isminde gördüğümüz “The Malkovich Torment” adlı eleştiriye özel, Igudesman tarafından bestelenmiş parça eşliğinde son derece dramatik okunması sarkazmın zirvesiydi ve eğlenceliydi. Malkovich yetenekli biri ve karşınızda iyi bildiği bir konuda profesyonellere atışmasında kötü gidecek fazla bir şey yok gibi. Çok teori de yoktu, konu anlaşılırdı. Malkovich’in yabancı kelime telaffuzları dikkatimi çekti, mükemmeldi. Epey geek bir adam.

Finalde, programda yazılı olmayan sürprizler geldi. Bach’tan 1 no’lu prelüd ve Mozart Türk Marşı‘yla müzisyenler ve Malkovich’in mizansenleri devam etti. Piyanodaki Hyung-Ki Joo ve Igudesman zaten klasik eserleri coverladıkları eğlenceli şovlar yapıyorlar. Eser ve performansları kişisel mesele olarak alan eleştiriler ile müzik algısının subjektifliğinin yarattığı kontrastı kullanarak kendini aşırı ciddiye alan görüşler ve kendileri ile de zarif bir şekilde alay ettiler. 

Etkinliğin bıraktığı etki temsilidir.

Organizasyonu Events Across Turkey yapmıştı. Bununla ilgili söyleyecek epey şey var. Öncelikle eğer ben sonunda 175 TL verip oturduğum 750 TL’lik yerde oturmamış olsaydım sanırım bu yazıyı bu kadar bile olumlu yazamazdım. Salon dediğim gibi çok boştu biz de epey önlere kaydık. Lütfi Kırdar Oditoryum’u Kuzey Kore estetiğinde; yani kocaman ve zevksiz döşenmiş. Salonun akustiği yok. Enstrümanlar kakafoni yaptılar.

En rahatsız edici bileşen ise üst yazının çeviri ve imla hatalarıyla dolu olmasıydı. Bunu yazarken abartmıyorum; büyük ihtimalle Google Translate ile çevirtilmişti ya da Türkçeyi sadece teorik bilen biri tarafından (ya da İngilizceyi). Yazılar çok ilgisiz, hafif italik bir fontta ve bir powerpoint sunumuyla sağlanmıştı. Çeviri için ayrı bir yazı yazılabilir. Üstelik simultane değildi, birkaç slayt önden gitti sonlarda. Operatör personel ya Türkçe bilmiyordu ya İngilizce ya da sadece şovu takip etmedi. Şovun son yarım saati çeviri ile desteklenmemişti bile.

Ses kontrol masanın arkasındaki biletleri ikinci kategori diye satmışlar. Sahnedeki iki dev Turkcell Platinum Night Flight dijital baskı panellerin baskı ve selüloz kokusundan neredeyse bayılıyorduk. ‘Biz etkinlik sahibiyiz’ diyen insanlar önümüzde oturuyorlardı ve cep telefonuyla video çektiler. Her şey bir bayi toplantısı, rotary kulübü gecesi gibiydi; ışıklar açık, yerler halı kaplama, önümüzde telefonla video çekenler… Sonu da müsamere gibi Malkovich ve beş müzisyenden sadece ikisine çiçek vererek bitti. Bu kadar amatörlük ve 750 liraya varan bilet ücreti, insana parasını geri istetir.

Events Across Turkey’in ana sayfası tamamen İngilizce bu arada ve niyetlerinin, events across turkey anahtar kelimesiyle arama yapanların olumsuz haberler yerine bunun gibi sanat, turizm ve gastronomi üzerine olumlu haberler ile karşılaşması olduğunu yazmışlar. O sonuçlara bundan böyle bu yazı da eklendi. Ekibin kalanı da böyle çalışıyorsa onlara bol şans dilerim. 

Sonuçta İngilizce ana sayfalar ve büyük hedefler vardı ama izleyiciye saygı gösterelim, çeviriyi profesyonellere bırakalım düşüncesi yoktu sanırım. Gösteriş var ama fazla emek yok intibası bıraktı. 

Author

Matematikçi ve yazılımcı. Edebiyat, televizyon ve sinemayla ilgilenir.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.