11. Kasabian – Apnoea

Kasabian’ın ikinci stüdyo albümü Empire, genel Kasabian külliyatında belki de en zayıf kalan iştir. Ama yine de o albüm, grubun konserlerinde kendine yer bulacak pek çok klasik üretmiştir. Apnoea bu klasiklerden biri değil, ama inanın, Kasabian’ın gücünün iki dakika altındaki açık ara en iyi göstergesi. Elektronik rock’a inanmıyorum ama Kasabian diye bir şey var. Var gerçekten! İddialıyız, Apnoea onların hakkı yenen klasiklerinden biridir. O kadar iyi, cidden.

 

12. The White Stripes – Fell in Love with a Girl

İlla ki “2 dakika ve altındaki şarkılar” diye bir başlık görünce bir noktada Fell in Love with a Girl bekleyerek girdiniz listeye. Buradaki yeri en baştan beri hazırdı zaten. The White Stripes’ın iki dakika altında pek çok şarkısı var. Ama neredeyse hiçbiri Fell in Love with a Girl’in seviyesine erişemedi. The White Stripes’ı “Detroit’te bir grup” seviyesinden “Olum duydunuz mu Detroit’li bir grup varmış, çok iyiler lan!” civarına tek başına çeken şarkının klibi de apayrıdır, Gondry reise şapka çıkartır.

 

13. The Smiths – Please, Please, Please Let Me Get What I Want

http://www.youtube.com/watch?v=GiqOsKngc-c

Tamam, Morrissey’e zaten yer verdik. Ama tutup Smiths’in bu klasiğini nasıl yadsıyacaktık? Aslen başka bir şarkının B-tarafı olan Please, Please, Please Let Me Get What I Want o kadar muhteşem ve o kadar dokunkalıydı ki, grup bu yönde hiçbir çaba göstermemesine rağmen bir anda kendi başına parıldadı. Bugün onun b-tarafında durduğu single pek hatırlanmaz, namı da geçmez. Ama Morrissey ve biraderlerinin içten, üzgün ve kırık sitemi grubun en kilit işlerinden biri olarak görülür. Öyledir de zaten…

 

14. Menomena – Running

Amerika’da indie rock dediğin zaman ilk önce Portland’a bakacaksın. Seneler içerisinde indie dünyasına onlarca sağlam grup kazandıran Oregon şehrinin bir mezunu da Menomena’ydı. Grubun 2007 tarihli Friend and Foe albümü bambaşkadır. O albümün içerisinde de pek çok epik klasik barınır. Running de bunlardan biridir, çünkü grubun perküsyon ağırlıklı, neredeyse marşa varacak denli ritmik tarzını muhteşem yansıtır. Kısadır, ama akılda kalır.

 

15. Nine Inch Nails – The Frail

http://www.youtube.com/watch?v=23BpU8ZrGAc

Ah, The Fragile ah. Kaç nesli çürüttün sen? Trent Reznor’un tek kişilik dev ordu rolünü üstlendiği Nine Inch Nails’in 1999 çıkışlı çift albüm, resmen bir efsane yuvasıydı. O albümden çıkan neredeyse her single, “karanlık” olmak isteyen fragmanlarda kendine yer buldu, kendisini mutsuz hisseden ve bu duruma hem üzülen, hem de öfkelen milyonlarca gence bir çıkış noktası oldu. The Frail de işte, o şarkılar arasında, sizi gerçekten bir yerden alıp, diğerine taşıyabilenlerden biriydi. The Fragile’ın üçüncü şarkısı, kopup götürürdü sizi. Siz de hiçbir şey yapamazdınız.

 

16. Radiohead – I Will (No Man’s Land)

Hail to the Thief bir yolculuktur. Bunu böyle bilin. 2+2=5 ile başlar, The Wolf at the Door ile biter. Arada bir yerde de verdiği bir mola vardır. Albümün onuncu şarkısı sıralarında, her şey durur ve bir anda siz Thom Yorke’un asit vokalleri ile Jonny Greenwood’un felç edici gitar ritmleri arasında kalırsınız. Yorke söyler, Greenwood çalar, siz de dinlersiniz. Radiohead’in en iyi yaptığı şey, beklenmeyene ulaşmaktır. I Will de Hail to the Thief’in tam ortasında, bir anda size hiç beklemediğiniz bir kapı gösterir. İçinden geçer, albümün kalan şarkılarına bir başka gidersiniz.

 

17. The Beatles – She Came in Through The Bathroom Window

The Beatles’ın kendi sınırlarını silip, çok daha uzak yerlere tekrar çizdiği albüm Abbey Road’ın bir parçasıdır She Came in Through The Bathroom Window. Ne sözleri, ne de halihazırda garip olan şarkı başlığı pek bir anlam ifade etmez, ama enerjisi, özgüveni deli gibi yüksektir şarkının. Bu arada sözleri de hakikaten banyo penceresinden Paul McCartney’nin evine girmiş bir hayrandan esinlenilmiş. Kız McCartney’nin evine girip, pantolonlarını falan denemiş kendi kendine. Beatle olmak böyle bir şeymiş demek ki; zorla evine girsinler, sen ondan bile şarkı çıkartabil…

 

18. Eagles of Death Metal – The Ballad of Queen Bee and Baby Duck

Eagles of Death Metal garip grup. Bunu daha önce söylemiş miydik? İsimlerine rağmen ne death metal, ne de eagles ile alakaları olmayan grubun şarkılarını bir buçuk kilometre öteden çok kısık bir radyodan çalsalar bile tanırsınız. Bir de isimlendirmeleri var tabii. Kraliçe Arı ve Bebek Ördeğin Baladı nedir arkadaş? Tam deli işi değil mi? İşte delilikle dahilik arasında da ufak bir fark vardır ya zaten, Eagles of Death Metal o farkın tam tanımıdır.

 

19. Elvis Presley – All Shook Up

İnanın, bu listeyi hazırlama aşamasında arşivimi karıştırırken bazı şarkıların iki dakika üstü çıkmasına çok şaşırdım. Song 2 bunlardan biriydi mesela. Bir ara en sevdiğim kısa şarkıları listeye alamayacağım diye çok korktum, ama sonra bir baktım ki All Shook Up meğerse iki dakikaymış! İnsanın aklında kalış şekli o kadar uzun ve bütünlüklü ki oysa, gerçekten sorsanız en az üç dakika olduğuna yemin edebiliyorsunuz. Ama işte tamı tamına iki dakika All Shook Up. Bu listede bulunmayı da dibine kadar hak ediyor!

 

20. Charlotte Gainsbourg – In the End

Herhalde planlasam ancak bu kadar manidar olurdu. Hem adı, hem melodisi, hem de sözleriyle her türlü “son” ve her türlü “kapanışa” müsait bir şarkıyı, 20 şarkılık bir listenin sonuna yerleştirmek, denesem de denk getiremeyeceğim bir şeydi muhtemelen. Charlotte Gainsbourg’un Beck imzalı albümünün dördüncü şarkısı bir ninni gibidir. Belki uyumanıza yardımcı olmaz, ama rahatlamanızı kesinlikle sağlayacaktır. Ruhu yatıştırma dedik ya yukarıda bir yerlerde? Hah, işte tam o işin şarkısıdır In The End. Bu listenin de kapanışına çok yakışır.

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.