5. Mükemmel Konuk Oyuncuları!
Hepsi birbirinden yetenekli aktör ve aktrislerimizin konuk oldukları bölümler bir hayli fazla. Bir diziye gelen konuk oyuncuların sağladığı katkı ve çeşitlilik de cidden çok hoş, ve diziye renk katıyor. Peki bu oyuncular kimler? Nereden tanıyoruz onları? Efsane aktör Rob Reiner, Deschanel’in yedeği olarak yüz karartmayan Megan Fox, yakında Psylocke olarak karşımıza çıkacak Olivia Munn, biricik Arrow’umuz Stephen Amell, True Detective’in gözleri ürkünç güzeli Alexandra Daddario, Hawkeye’ın eşi, Freaks & Geeks mezunu Linda Cardellini, The O.C’den baba oğul gelen Peter Gallagher ile Adam Brody ve yetmezse bir de Taylor Swift ile Alessandra Ambrosio… Şimdi New Girl’e başlamayı düşünür müydünüz? Bunu bir evet olarak kabul ediyoruz.
6. Schmidt De Süper, Bilinmezi De!
Diziyi izleyenlerin bileceği üzere Schmidt, dairenin en çok güldüren üyelerinden biri. Aşırı derecede titizliği –titiz derken evi her hafta temizleyen titizden bahsetmiyoruz, çöpe attıklarını bile paketleyen birinden bahsediyoruz- ve biraz da Douchebag Jar’a attığı paralarının da göstereceği üzere varlıklı oluşuyla bilinen Schmidt geçmişte dobişko oğlanın tekiymiş. Azimle dağı delen bir karakter yani, burası var. Peki daha nesi var? Bir kere oldukça gerçekçi. Komik, karizmatik, gerçekçi, varlıklı… Peki bilinmez ne? Sıkı durun, işte geliyor. Sezonlardır adamın adını bilmiyoruz! Neden bilmiyoruz sorusuna gelirsek, birçok hayranın görüşü, oldukça komik bir isme sahip olduğu için daha çok soyadını hitap şekli olarak kullandığı yönünde. Bizce, bu teori kesin olmamakla beraber çok da yanıltıcı olmayabilir gibi. Ancak dizinin gidişatına göre Schmidt’in ismine, sezon finalinde kavuşabiliriz gibi bir umut var içimizde. Neden herhangi bir sezon finali değil de, beşinci sezon finali diye sorarsanız… Onu da söylemeyelim, sürprizi kaçmasın!
7. Nick Miller’ın Şeytan Tüyü!
New Girl’e başlamak için tek başına bir neden olabilir bizce Nick Miller. Zira kendisi gördüğümüz en güzel karakterlerden biri. Bazı zamanlar Jess’i bile gölgede bırakan tuhaflıkları, komiklikleri ve şapşallıklarıyla bizi gönülden fetheden bu adamı kesinlikle izlemeniz lazım. Muhtemelen yazının en subjektif maddesi bu olacak ama inanın bize, Nick Miller gerçek bir kahraman. Üniversitede hukuk fakültesine gitmiş ama yarıda bırakmış, okulla ilişiği kalmayınca kendine bir zombi kitabı yazmaya karar vermiş, parasız ama mutlu bir adam Nick Miller. Durun daha bitmedi, kendisi aynı zamanda paniklediğinde moonwalk yapar, korktuğunda attığı çığlık en tiz seslere ulaşır, kendi çapında tamirat işiyle uğraşıp dairedeki bozuklukları adeta Türk usulüyle halleder ve hastalanınca tüm günü yatakta yatıp kukla şovları izlemekle geçirir. Acayip tatlı, değil mi?
8. Sevilesi Bromance!
Son maddeye bu sebebi koyduk, zira hakkında çok laf edilmeden aslında çok şey anlatabilen bir madde bu. Nick ve Schmidt arasındaki bromance olayı, bizce başlı başına diziye renk katan bir şey. Üniversiteden beri birbirlerini tanıyan Nick ve Schmidt’in aslında “sonsuza dek ayrılmaz kankalar” modunda takılmaları gerçekten hoş. Birbirlerine bu kadar zıt –zengin/fakir, titiz/pasaklı gibi ayrımlar en basit zıtlıkları sayılabilir- iki insanın aslında birbirlerinden kopamamaları çok güzel işleniyor yapımda. Bölümleri izlerken adeta imreniyor insan böyle arkadaşlıklara yahu! Bunlar güzel şeyler işte, gerçekten güzel şeyler.
Özetle, siz siz olun, New Girl’e başlayın. Bunca maddeden sonra başlamamanız için pek de bir neden göremiyoruz ya gerçi… Eh ne diyelim, şimdiden iyi seyirler o halde!