Ekim ayını her yıl iple çekerim çünkü korku hayranlığımın ucu sonu yok. Kitaplar, filmler, oyunlar derken otuz gün boyunca psikolojimi bozan bir korku maratonuna girerim ve eminim ki sizlerin arasında da benim gibi deli pek çok insan var. Korkmayın; bu delilik iyidir, bir noktaya kadar. Ay bitmeden gelin, bu korku bayramımızı süsleyecek ve de geceleri uykularımızı kaçıracak oyunlardan beş tanesine göz atalım.

Amnesia: Dark Descent & Amnesia: Rebirth

Korku oyunlarının yeniden insanların radarına girmesini sağlayan ana isimlerden birisi Amnesia‘dan bahsetmezsek büyük haksızlık yapmış oluruz. Bugün bile hikâyesi, bölüm tasarımı, yenilikleri ve taşıdığı sütunlarıyla kendini gösteren ve pek çok diğer modern korku oyunu arasında öne çıkan Amnesia serisi, en son oyunu Rebirth ile geçen sene de gündeme gelmişti. Orijinal oyundan bazı noktalarda ayrılmış olsa da Rebirth, pek çok açıdan Dark Descent‘in kalitesine ulaşıp bizleri en az onun kadar korkutabildi.

Oyunda çok tehditkâr veya ustaca tasarlanmış, dehşet verici yaratıklar olmasa da oyunun, karşısındaki insanları asıl vurduğu nokta, karakterimizi hangi şartlar altında o düşmanlarla karşı karşıya bıraktığıydı. Çevresel anlatımıyla, atmosferiyle, bölümlerin zarafet dolu tasarımları ve dahice düşünülmüş mekanikleriyle Amnesia serisi karşınıza patates koysa bile o dehşeti kemiklerinize kadar hissedeceksiniz.

Dead Space

Amnesia bizleri geçmişin gizemli kalelerine, mağaralarına götürüp, anlaşılmaz soyut güçlerle baş başa bırakıyor olabilir ama Dead Space’in peşinde sürüklediği vahşet, geleceğe ve kozmosa ait. Terk edilmiş bir uzay gemisinde türlü türlü delileri ve yaratıkları aşarak eşini bulmak isteyen Isaac’in başına gelenleri takip ederken kozmik korku denen kavramı bütünüyle deneyimleyeceksiniz.

Alien, Event Horizon ve The Thing gibi şaheserlerin izinden giden Dead Space, bu filmleri başarılı yapan etkenleri uygulayıp, üzerine kendi özgün aromasını da koyuyor. İçinde bol bol aksiyon unsuru bulunsa da yanılgıya düşmeyin, bu mücadele mekanikleri sadece sizi aciz bırakmak üzerine tasarlanmış. Gerek karanlık, dar bir metal koridorun ortasında iki yanınızdan sizi sıkıştıran nekromorflar tarafından kapana kısıldığınızda, gerek şu an açıklayamayacağım bir sürü tuhaf yaratığın hep birlikte üzerinize koştuğunu gördüğünüzde hissettiğiniz panik ve çaresizliğin haddi hesabı olmayacak.

Little Nightmares I & II

Little Nightmares bir masal, çok ama çok karanlık bir masal. Amnesia ve Dead Space serilerinden ayrı olarak Little Nightmares tek bir kelime kullanmadan sizi çok tuhaf, çok gizemli bir dünyaya götürecek ve hiç yaşamadığınız korkuları, hiç beklemediğiniz bir şekilde size yaşatacak. Little Nightmares’in önceki oyunlardan bir başka farkı da oyunun, oyuncuyu birinci veya üçüncü kişinin bakış açısına yerleştirmemesi.

Küçük karakterimizi yan profilden görüp kontrol ettiğimiz oyunda yaratılan karanlık ve iç karartıcı ortamı bir daha unutamayacaksınız. Bölümler boyunca sürekli karşılaştığınız sorunları çözmeye çalıştığınızda karakterinizin başına gelebilecek berbat olasılıklar da ayrıca gözlerinize kazınacak. Bu eserin bir de işitsel boyutunun özellikle övülmesi gerek. Farklı sahnelerde arka planı süsleyen atmosfer sesleri ile yer yer zihninize dadanacak olan o müthiş müzikleri bile kendi başına sürekli konuşulması gereken bir konu. Bu oyun çok karanlık bir masal, peki siz bu masalı sonuna kadar dinleyebilecek misiniz?

Layers of Fear

Yeni duyurulan Silent Hill 2 Remake‘ten sorumlu olan ve Medium‘u da piyasaya çıkarmış olan Bloober Team ekibinin yeteneklerini çok somut bir şekilde sergileyen Layers of Fear, bu listedeki en belirgin psikolojik korku oyunu. Diğer yapımlar da yine insan zihni üzerinde çeşitli oyunlar oynasa da (çaktınız mı oyunu?) Layers of Fear, olduğu gibi bir ressamın zihnini bulandıran bir çevrede geçiyor. Oyun boyunca bir tabloyu tamamlamaya çalışacaksınız ama bu süreçte bu ressamın zihninin bütünlüğünden de sorumlu olacaksınız.

Listenin kalanından çok daha doğrusal, ana akım ve sade olsa da Layers of Fear muhtemelen oyuncuları içinde barındırdığı sahnelerle en fazla korkutma ve şaşırtma potansiyeline sahip olan oyun. Bu özelliği de ucuz numaralarla değil, sergilediği sanatla ve senaryodaki akıllıca yazılmış sahnelerle ediniyor. Korkunuzun ve deliliğinizin ne kadar derinlere ulaştığını öğrenmek istiyorsanız bu oyun arzunuzu fazlasıyla yerine getirecek.

Alan Wake

Eğer bir korku romanının içinde kaybolasınız varsa ama bunu da o hikâyenin doğrudan bir parçası olarak yapmak istiyorsanız sizi Alan Wake adlı bahtsız bir yazarla tanıştırayım. Kendisi de bir korku yazarı ve bir süredir yaşadığı kısırlıktan sonra yeniden bir çıkış yapabilmek için Bright Falls adlı bir kasabaya, yeni romanını yazmak için geliyor. Bright Falls içinde geçen hikâyeyi deneyimlerken kendinizi bir Stephen King kitabının içinde bulacaksınız, çevrenizdeki bölgeyi ciğerlerinize çekeceksiniz ve tanıştığınız karakterleri daha da keşfetmek isteyeceksiniz.

Her ne kadar korku öğeleri pek az olsa da Alan Wake kesinlikle korku türünden ayrı tutulamayacak bir yapım. Yakın zamanda remastered versiyonu çıkmışken ve de yakın gelecekte Alan Wake II de yoldayken, on yıl önce çıkmış orijinal oyunun kendisi, bugün bile hâlâ kalitesini koruyor. Oyun tasarımı ilk başta biraz basit ve yalın gelse de bu sadeliğe kısa sürede alışacaksınız ve oyun sizi hiç yormadan, müthiş bir maceradan geçirmiş olacak.

Tabii ki bu başlıklar bizim sevdiğimiz korku oyunlarından sadece beş tanesi. Resident Evil, Silent Hill gibi devasa isimler ve Madison, Visage gibi bağımsız yapımlar da ayrı ayrı üzerinde konuşulmayı hak ediyorlar. Sizin de bu konuda önermek istediğiniz oyunlar varsa, bunları büyük bir hevesle dinlemek isteriz. Kulaklıkla oynamanızı , köşelere dikkat etmenizi ve de arkanıza bakmamanızı öneririz.

Author

Size bir hikaye anlatayım.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.