Rick and Morty bir Futurama değil. Bunu bir kalite mukayesesi bakımından değil, bir kulvar tanımlaması olarak söylüyorum. Rick and Morty ve Futurama’nın benzeştiği çok yer var: İki dizi de inanılmaz zeki bir intergalaktik macera tasviri sunuyor, bunu yaparken de yüksek mizah standardını asla elden bırakmıyorlar. İki dizi de bilimden az buçuk anlayan insanlar tarafından kaleme alınıyor. Ancak aralarında bir büyük fark var. Futurama, beş bölümden birinde sizin böğrünüze bir yumru saplamayı görev ediniyor. Rick & Morty’nin böyle bir derdi yok.

En azından, her zaman yok. Bütün osuruk şakalarına, geğirmelere, salyalara ve acımasız Jerry gömmelere rağmen Rick and Morty’nin de bazen dramatik bir viraj aldığı anlar var. Burada altını çizmek lazım, dramatik lafını teatral anlamda kullanıyoruz; yani trajik anlardan değil, genel anlamda komedik olmayan, ciddi anlardan söz etmekteyiz. Dizinin kısa tarihinde, bunu yaptığı nadir anlar var. Biz de sizler için 4 tanesini alıp, bir videoya derledik.

Videoyu Facebook’tan gelenler, şuradan da izleyebilirler. Biz seçtiğimiz dört anı, videoyu izlemek istemeyenler için de küçük bir özetlemek isteriz. İlki, Rick and Morty’nin arkasında yatan temel felsefeyi tokat gibi özetleyen bir sahne. Morty’nin “Ben bir kaza sonucu doğdum” başlıklı bir var oluş krizi yaşayan ablasına çektiği, müthiş ayar. Morty’nin “Ben çürüyen cesedimden 20 metre ötede kahvaltı yapıyorum her sabah” diye girdikten sonra, muhabbeti, “Hiç kimse kasten var olmuyor, hiç kimse bir yere ait değil, hepimiz öleceğiz, hadi gel TV izleyelim” diyerek bitirmesi, Rick and Morty’nin tarihin en iyi animasyonlarından biri olmasının da sebebi zaten.

Diğer üçü de farklı hissiyatların sahneleri. İkinci an, yani Rick’in Unity ile olan flörtü sonrası eve gelip, garajda yaşadığı kısa sahne muhtemelen Amerikan televizyon tarihinin en yıpratıcı sekanslarından biri. Her şeyiyle. Rick’in can verip, var oluşuyla acı çekmesine şahit olup, ardından öldürdüğü yaratığı soktuğu makineye kendisini de sokmaya çalışması zaten yeterince vurucu. Ama daha da korkunç ve nihilist olanı, bunu da başaramaması Rick‘in. Vazgeçtiği ya da korktuğu için değil. Kafasını dik tutamadığı için.

Üçüncü anımız, elbette, ikinci sezonun finali. Üçüncü sezonu deliler gibi bekliyor olmamızın sebebi. Rick’in kendisini ailesi için elevermesi ve hapishaneye girmesi. Bu sahneyi de güzel kılan iki şey var. Birincisi, Beth’in yılgın bir şekilde “Geri gelmeyecek, değil mi?” diye sorması, Morty’nin de “Hayır” deyişi. Sade, ve vurucu bir şekilde. Ve elbette, en sonunda, Rick’in Birdperson ve Squanchy ile olan resmine bakıp, yaşadığı teslimiyet. “Neyden girdin içeri?“, “Her şeyden“.

Son sahnemiz de, Evil Morty sahnesi. Bu da, dizinin en iyi “vay anasını” anı. Bu ipi de Justin Roiland ve Dan Harmon kasten koydular o diziye, kasten de çıkartacaklar, biliyoruz. Bir yerlerde, bizim en Morty Morty‘mize karşı gelen, en kötü Morty var. Biz onunla da tanışmak istiyoruz bir noktada. Rick’e ne olduğunu da görmek istiyoruz. Unity’yle de tekrar karşılaşmak istiyoruz. Biz özetle, artık bu Rick and Morty hasretimiz bitsin istiyoruz. Video falan yapıyoruz ama, kesmiyor Roiland, kesmiyor Harmon. Hadi çıkartın artık şu dördüncü sezonu!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.