Dünyanın bütün müziklerinin kendine has bir büyüsü olduğu tartışma götürmez bir gerçeklik. Herkese göre bir tını dizisi var şu hayatta, herkesin kendine dokunan bir sesler bütünü var. Ama öte yandan rock biraz diğerlerinden özel, bu da çok ortada. Rock müzik biraz garip insanların müziği, aykırı olanların, sırıtanların, tam yerine oturmayanların. Bu yüzden de hep değişimin sesi; devrimin tozu, isyanın nefesi olageldi. Sadece doğup büyüdüğü yer olan Birleşik Devletler’de değil, tüm dünyada.

Bu içerik dizisi de işte bunu belgelemek için yola çıktı. On yedi ülke, kırk dokuz grup, elli bir yıllık bir yelpaze dahilinde farklı sebeplerden 50 milat rock şarkısı alındı. Bu şarkılar bir çalma listesi olarak Geekyapar Spotify‘da olacak. Şarkıların beraberinde getirdikleri -ya da ayak uydurdukları- estetik, politik, sosyolojik ve bir iki durumda teknolojik değişimleri görsellerle destekleyen videolar Geekyapar YouTube kanalında bulunacak. Şarkıların hikayelerini bu sayfalarda beraber –bir çıt– akademik konuşacağız. Daha samimi muhabbeti ise podcast olarak Geekyapar Meram kanalında dinleyebileceksiniz.

Yine, önce video; sonra liste.

1. The Velvet Underground – Venus in Furs

01 Venus in Furs

The Velvet Underground’un 1967 tarihli The Velvet Underground and Nico albümü için “belki 1500 kişi satın aldı, ama satın alan herkes bir grup kurup müzik yapmaya başladı” denir. Kapağında grubun sponsoru ve menajeri Andy Warhol’un mühür tasarımı bulunan albüm gerçekten de öyle önemli bir viraj noktasıdır. Müzik deneysel, sözler ise hırslıdır. O dakikaya kadar daha sığ sularda yüzen rock müziğe bir şairanelik, bir destansılık ulaşır bir anda. Buraya koyduğumuz Venus in Furs‘ten, Heroin‘e, Sunday Morning‘e; hipnotize edici bir derinliği vardır bu albümün. O hipnoz bir çağı kapatıp, öbürünü açar.

 

2. The Beatles – A Day in the Life

02 A Day in the Life

Serinin başlığında neden kırk dokuz gruptan elli şarkı yazdığını merak ettiyseniz, cevabı burada. The Beatles’ı iki defa aldık listeye, üstelik bu konuda ne fazla itiraz duyacağımızı hissettik; ne de kendimiz çok sorguladık meseleyi. Çünkü Beatles’ın iki çok belirgin dönemi vardı ve bu iki belirgin dönem de ayrı ayrı damga vurmuştu rock müzik tarihine. Bütün dünya onlardan kulağa hoş gelen ve herkesi yerinden hoplatan rock şarkıları beklerken onlar aylarca stüdyoya kapanmış ve askeri tüniklerle çıkmışlardı dışarıya. Ellerinde de ufak bir albüm vardı. O albüm bundan sonra rock müziğin bir on yıl temsil edeceği değerleri barındırıyordu içinde. Uçurtmaların sirkleri, elmaslarla dolu gökyüzleri ve bir yaşamda bir gün. Haberler üzücüydü belki ama, gerçekten gülmemiz gerekiyordu.

 

3. The Stooges – 196903 1969

Yaşlanmayan frontman Iggy Pop’un grubu The Stooges‘ın o dönem canlı performanslarda sık sık çaldığı şarkıları derlediği ilk albümünü tanımlarken proto-punk gibi bir emare duymanız olasıdır. Bu titr Stooges’ın müzikalitesinden ziyade değil, halinden tavrından dolayı yakıştırılır genelde. Bunun sırrı da grubun müziğine verilen diğer isimde gizlidir: garage rock. Çiğ ve cilasızdır bu müzik türü. Hatta bir eleştirmen “gürültülü, hayal gücünden yoksun ve çocukça” demiştir. Eminiz Iggy Pop da katılırdı bu tanıma. Ama muhtemelen kenara bir kelime eklerdi: Gerçek. Bu gerçeklik sonradan punk müziğin önünü açacaktır, ama henüz orada değiliz.

 

4. Jimi Hendrix – Machine Gun

04 Machine Gun

Bir rock almanağı yapıp, müzik tarihinin en iyi rock gitaristlerinden birini listeye almamak en hafif tabiriyle ihanet olurdu. Hem zaten Hendrix burada olmayı bir dönem ve grubu temsilen de hak ediyordu. Hendrix gitarını daha önce kimsenin hayal etmediği şekillerde kullanabilen bir adamdı ve bunun en iyi ispatı da, Woodstock nesli ve tavrının marşı olagelmiş Machine Gun’da gizliydi. Bir savaş öyküsüydü Machine Gun. Efekti, seslendirmesi, görselliği yoktu. Her şey Hendrix’in elleri ve gitarın tellerinden çıkıp geliyordu önümüze. Bu bir protestoydu. Bu bir savaş protestosuydu, ve rock müziğin bir protesto bayrağı olduğu dönemlerin heykeliydi.

 

5. Led Zeppelin – Stairway to Heaven

04 Stainway to HEaven

Jimmy Page, Stairway to Heaven için “Led Zeppelin’in temsil ettiği her şeyi kristalize etti” der. Akustik başlar şarkı. Sakindir, huzurludur. Neredeyse Bron-Yr-Aurun temiz havasını alırsınız içinize. Sonra yavaş yavaş başka faktörler girmeye başlar işin içine. Tempo değişir. Elektronik ögeler dahil olur işin içine. Her nota, her vuruş, her çığlık olması gereken yerde durup atar adımlarını; her şey bilerek ve isteyerek yükselir. En sonunda da Page, bu fırtınayı neredeyse fısıldayarak sonlandırır. Bunun adı progressive rock‘tır artık. Rock’ın temel yapıtaşlarını alıp, onlardan haşmetli bir şato inşa eden müzikler.

1 2
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.