Rust, bundan yaklaşık bir yıl kadar önce çıktı Early Access’e. O haliyle bile çok ciddi bir “hayatta kalma mücadelesi” sunacağının izlerine sahipti; hatta öyle ki, biz bu uğurda bir değil, iki değil, üç değil, dört değil; tam beş tane Rust Günlüğü yazdık. Bu yazıya girişmeden önce, Rust’ın önceki hâlini daha detaylı kavrayabilmek adına o günlükleri okumanızı tavsiye ederim.
Ben şahsen o yazıları yazdıktan sonra çok nadir aralıklarla oynadım oyunu. Nedendir bilinmez, en çok yapmak istediğim şey ıssız bir sunucuya gidip, kendi başıma etrafı keşfetmek; naçizane bir ev kurup içinde teknolojik gelişimleri takip etmekti. Bir süre bununla uğraştım, sonra da bir kenara koydum oyunu. Ama hiçbir zaman uninstall etmedim. Zira Rust’ın potansiyel sahibi olduğunu görmek için, kahin olmak gerekmiyordu.
Peki o hâlde neden tekrar döndüm Rust’a? Dürüst olmak gerekirse kendisi gibi Early Access’e çıkan bir başka oyun beni Rust’a itti. Onunla ilgili görüşlerimizi bugün sitede göreceksiniz zaten; ama kısaca özetlemek gerekirse, oyunun adı GRAV; oyun kabaca Rust + Borderlands + No Man’s Sky gibi bir denklemin üzerine inşa edilmiş ve henüz gelişim sürecinin çok, çok başında. Onu oynadıktan sonra, “dur bakalım Rust ne alemde?” diye bir Rust adasına döneyim dedim. Bu sefer ıssız sunucuların canı cehennemeydi. Kalabalık bir yere gidecektim.
Ne oldu peki? Tabii ki daha ilk saniyede Hakk’ın rahmetine kavuştum.
Rust’ta bir sene içersiinde çok şey değişmiş. Gerçekten çok fazla şey. Biz ilk o günlükleri yazarken, oyunda zombiler vardı. Oyun ağırlıklı olarak -hem mesafe, hem de çeşitlilik açısından- dar bir alanda geçiyordu. Radyasyon oyunun büyük bir parçasıydı; oyun içerisinde medeniyet günlerinden kalma çimento / beton binalar vardı ve bunlar bol radyasyon içeriyorlardı; içerlerindeki yüksek teknoloji ürünleri almak için, bunu feda etmeniz gerekiyordu.
Rust yeni şekliyle tüm bunları bertaraf etmiş. Zombiler zaten çok evvelden oyunu terk-i diyar eylemişlerdi. Radyoaktif kısım da, dün harcadığım uzun vakit sırasında karşıma pek çıkmadı; sanırım ileride eklenecekler; fakat ilk hâlindeki kadar kilit bir yer tutmayacaklar. Ve şimdiden söyleyeim, oyun içinde geçtiği adayı çok çeşitlendirmiş. Öyle böyle değil. Oyun eskiden göz alabildiğine aynı renk ovalar ve dağlardan ibaretti; şimdi ise karlar var, plajlar var, göller, denizler, nehirler var… Bu oyunu önce şeklen çok vahşi bir hâle sokuyor.
Ardından oyunun içindekiler çıkıyor karşınıza. Hayvanlar çeşitlendirilmiş. Ağaç tipleri artmış. Yeni çimen ve toprak dokuları eklenmiş oyuna. Böyle olunca Rust kendi başına daha ciddi bir ete kemiğe bürünmüş. Önceden oyunu Minecraft + DayZ diye tanımlıyorduk ama, olayın DayZ kısmından tamamen uzaklaşmış. DayZ’nin alametifarikası kentsel bölgeler tamamen atılmış oyundan. Çok daha net bir Vahşetin Çağrısı durumu var işin içerisinde. Siz bir zombi kıyametinde hayatta kalmaya çalışmıyorsunuz. Sizin karşısında yaşam mücadelesi verdiğiniz şey doğa.
Bu uğurda yapılan bir değişikliğe içimin gittiğini söylemem gerek. Önceden oyun radyasyon yiyor olduğunuz bilgisi gibi, aynı zamanda üşüyor olduğunuz bilgisini de veriyordu. Açlık, yaralanma aynen duruyor ve daha şık bir arayüze yamanmış, hatta bunların yanında bir de susuzluk durumu eklenmiş ki sonuna kadar doğru karar. Ama keşke üşüyor da olsaydık. Zira oyunun genel olarak doğaya karşı mücadele veren adam portresi, bir tek oradan fire veriyor.
Onun dışında yaşadığınız şey inanılmaz. Avlanmaya çıkarken, kaynak toplamaya giderken grafiklerin kalitesi de sağ olsun gerçekten bambaşka hissediyorsunuz. Bu zaten Rust’ın var olan insan korkusunun üzerine de biniyor. Yapımcı ekip bu noktada Rust’ın kökündeki o canis canem edit durumuna hiç dokunmamış. Bu oyunda en korktuğunuz şey hâlâ insanlar. Kendi evimi kuracağım ıssız bir köşe bulduğumu sandıktan sonra karşıma çıkan insan yapımı kulübeyi görüp yaşadığım korkuyu hiçbir oyun yaşatamaz bana, hakeza yukarıdan uçak bir yardım kutusu bıraktıktan sonra, adım adım ona yaklaşmanın gerilimini de.
Oyun bu yardım kutularını da harika kullanıyor. İlgi çekeceklerini biliyorsunuz, sizden daha yüksek teknolojiye sahip adamların geleceğini biliyorsunuz ve bir yandan ihtiyacınız olsa da (ki var; zira silah gibi şeyler oyunun ilk yıllarındaki gibi ilk andan karşınıza çıkmıyor) o kutu sizin evinizin yakınına düşünce gerçekten de ciddi anlamda ürperirken buluyorsunuz kendinizi.
Oyun inşa kısımlarını da çok ciddi anlamda değiştirmiş. Artık tek tek duvarları yapıp, çok kaba bir arayüzle yerine oturtmak yerine bir Building Plan yapıyorsunuz, sonra da onu seçip, mouse’a sağ tıklayarak ulaştığınız bir inşa tekerleğinde koyacağınız şeyleri seçiyorsunuz, oyun da otomatikman -artık çok daha rahat topladığınız- kaynaklarınızdan gerekeni çekiyor. Bu şekilde bina yapmak gerçekten de acayip keyifli ve ortaya çıkan şeyler de gerçekten çok güzeller. Bunun gelişeceğini görmek için de alim olmak gerekmiyor, daha şimdiden oyuncular harika kuleler, muhteşem yapılar yapmışlar. Biraz daha özelleştirme gelince, ortalık iyice cümbüş yerine dönecektir.
Kıssadan hisse, Rust kendi ayaklarını bulmuş. Artık oyuna ne Minecraft, ne de DayZ demek mümkün değil. O bundan sonra -GRAV gibi- başka oyunları anlatırken kullanılacak bağımsız bir değişken. Hâlâ gidecek çok yeri var, oynanışta pürüzlerin düzeltileceği çok nokta var; o yüzden gönül rahatlığıyla alın, ya da almayın deme niyetim yok. Ama keyif verme faktörü beşken on beş olmuş, onu da söylemek boynumun borcu.
3 Comments
steam’deki son dönem yorumlarda fena giydiriyorlar http://store.steampowered.com/app/252490/?snr=1_7_15__13
Açıkçası oyunun herhangi bir şekilde ilerlediği yok. Aksine komple reworke girmiş. Önceden belirli yollarla iyi yanları vardı. İyi kötü bir PvP’si , Raid’i, Item Loot olayları falan. Daha sonra komple grafiklerin değişmesi ve belilri mekaniklerinin değişmesi oyunu komple Betadan Alpha’ya geri sürüklemiş resmen. Çünkü eskiden bina yaparken fizik motoru (artık ne denir bilmiyorum) daha iyi çalışıyordu. Uçan ev yapmak mümkün olmuş ki yaptım çok arzulayan olursa resim linki atabilirm. Önceden bu mümkün değildi fakat şimdi bazı şeyleri güzelleştirmek için bozmuşlar, hoş bunu eminim düzelteceklerdir ama demek istediğim oyunun ne kadar hazır olmadan çıkarttıkları ve para kazanmaya çalışmaları. Bu tarz insan o kadar çok doldu ki. En son oynarken Lootlar yoktu uçaklar boş kutu yolluyor ve Silah sesleri net değildi ki 3 tane silah vardı zaten. Yani güzelleştirelim derken ki grafiklerine bayıldım açıkçası baya güzelleştirmişler ama neden en başta böyle değil ya da böyle yapana kadar devam etmiyorsun da 1 sene çöp gibi grafiklerle başka bir oyun oynatıyorsun sonra birden bire oyunu komple değiştirip yepyeni bambaşka bir oyun yapıyorsun? Açıkçası herhangi bir şekilde 10TL üzeri etmeyecek bir oyun. Daha çok yeni oyuncu kitlesinin bir kısmını kaybetmiş. Benim gibi düşünen çok oyuncu olduğunu da steamstore da yorumlardan anlıyorum. Biz 4-5 arkadaş oynuyorduk ki çok eğleniyorduk artık hiç biri kalmadı. Buradan kimseye öneremem bu oyunu +10TL üzeri ise indirimde ucuza yakalarsanız da alın adam olunca oynarsınız 🙂 ” potansiyeli ” var ama potansiyel karın doyurmuyor açıkçası.
haberin thumbnail resmi fena 😀 true detectivedeki korkunçlu sahneyi hatırlattı https://www.youtube.com/watch?v=sOGoX1B6_2k