Görselden sonrası için spoiler uyarısı vererek tüm Şahsiyet severleri diziyi izlemeye davet ediyorum. İzleyenler buradaysa senaryoyu ve karakterleri biraz daha derinlemesine konuşabiliriz.
Şahsiyet’in polis arkını bu sezon kapatmasını doğru buldum açıkçası. Zaten Agâh Bey dışında Şahsiyet’te acayip önemsediğimiz bir karakter olmadı hiç, maalesef buna Zuhal ve Deva da dahil. Fakat hikâye yine Agâh’ı başrole koyduğu için bu karakterler geri dönüyor ve Agâh’ın ailesiyle olan ilişkilerini daha çok gösteren senaryo sayesinde Beyoğlu ailesini biz de daha çok önemsemeye başlıyoruz. Senaryonun bir diğer harikası hatırlama kavramı üzerine kurulu. Şahsiyet 2. sezon hepimizin birer Alzheimer hastası adayı olduğunu çok güzel hatırlatıyor. İlk sezonun üzerinden 5 sene geçen dizide Agâh’la birlikte biz de geçmişi hatırlıyoruz, unuttuğumuz noktaları kapatıyoruz.
Geçmiş demişken, dizinin ilk sezona bu kadar bağlı kalmasını beklemiyordum. Ta ilk bölümde vurulan hâkim bile olaya dahil oldu. Albayın o hâkimin evindeki akvaryuma yaptığı göndermeyi geçiyorum, faili meçhullere karıştığını bile duyduk sanırsam. Keza Ateş Arbay, yani ilk sezonda Metin Akdülger’in canlandırdığı gazeteci. Finalde onun suikastının da Kader’in ekibince gerçekleştirildiğini, katilinin de öldürüldüğünü öğrendik. Azmettiricisini ise Necip Memili’nin Tolga karakteri öldürdü. Bu da Tolga’nın Nevra (Cansu Dere) ile birlikte çalıştığını görmemizi sağladı.
Yazının başında Şahsiyet lore’u derken bundan bahsediyordum. Agâh’ın benzinlikte gördüğü sanrıların birinde Köpek Öldüren kostümlü onlarca kişinin yürüdüğü sahnede düşünmüştüm bunu. İnsanların Köpek Öldüren’den etkilenip kendi adaletlerini aradıkları, bunun için gruplaşıp örgütlendikleri bir yan hikâye anlatan, spin-off diyebileceğimiz bir “Köpek Öldüren” dizisi yayınlansa asla hayır demem. Şahsiyet bu iki sezonla birlikte Agâh Beyoğlu’nun hikâyesini bitirse bile daha fazlasına alan açıyor, kendi dünyasının büyütülmesine fırsat veriyor.
Bu arada Deva’nın ve Zuzu-Ertan çiftinin hikâyeleri de büyüyor aslında. Büyüyor ama, ne kadar ilgimizi çektiği soru işareti. İlk sezonun en aksayan noktası Deva ve arkadaşlarının yer aldığı ergen tayfanın maceralarıydı bence. Burada da Zuzu-Ertan ilişkisi, Şebnem Bozoklu ve İlker Aksum’un -kadroya müthiş bir ekleme olmuş o da- oyunculuk performansına rağmen “olmasa da olurdu” dediğim sahneler içeriyor. Daha çok görseydik dediğim çok karakter var bu arada. 7 Numara’nın Haydar’ı olarak tanıyabileceğiniz Okan Selvi’yi ve Nurseli İdiz’i bir Hikmet (Şehsuvar Aktaş) veya Tevfik (Burhan Öçal) kadar görebilmek isterdim mesela. Hakeza Cansu Dere, jeneriklerde göründüğünde ismi Haluk Bilginer’in yanında yazsa da ekran süresi oldukça az kaldı.
Onun dışında Deva ve kız arkadaşı Fatoş, Deva’nın Fatoş kaçırıldıktan sonra ağladığı sahne hariç, mimiksiz oyunculuklarıyla görevlerini tamamladılar. Bir diğer görev, Zuhal’in sürekli görüntülü olarak konuştuğu Sajan’ın sırtındaydı. Zuzu’nun hala “aldatmaya meyilli” olduğunu gösteren karakter, aslında bir plot-twist için gözümüze sokulmuş. En başta bahsettiğim o Alzheimer ilacını veren Sajan, doktor değil hademeymiş meğerse. Karakteri sezon boyunca aynı arka planla ekranın yarısında görebildiğimiz için hep uzak kalmıştı bize, dolayısıyla bu plot-twist pek şaşırtmadı. Zaten mucizevi bir ilacın bulunması dizinin gerçekçiliğini sarsacaktı, bu durumu da Sajan’ın hademe çıkmasıyla açıklamış oldular. İlacın maymunlarda yarattığı yan etkiyi ise göremedik, yani Agâh finalde Taxi Driver’daki Travis Bickle gibi bir delirme yaşamadı.
Agâh son hamlesini oldukça bilinçli bir şekilde yaparken, Kader’i öldüren kişi olmamış oldu. O işi çırağına bırakmıştı ama takdirleri Yakup alacak gibi görünüyor. Kader’in ekibinden sağ kalan tek isim olan Yakup, derin devletin kendisine verdiği görevi tamamlamış oldu ve Şahsiyet 2. sezon bu hikaye arkını da ufak bir aralık bırakarak sonlandırdı.
Kader’le temasta olan insanlar bir yıldızlar geçidiydi yalnız. Eski aşkı rolünde Nurseli İdiz vardı, annesi Füsun Erbulak, baba dediği albay ise İzzet Günay’dı. Burhan Öçal’lı Şehsuvar Aktaş’lı “cenaze işleri” ekibini saydık zaten. Şahsiyet’in 2. sezonunu çekerken bir de ustalara saygı duruşunda bulunmuş Saylak-Günday ikilisi, bu da ayrıca hoşuma giden bir unsur oldu.
Tüm bunların yanında bir de avukat ekibi ve faili meçhul mağdurları vardı. Bu mücadeleye, Cumartesi Anneleri’ne dikkat çeken Şahsiyet, Kürt sorununa da değindi. Bunu Agâh’ın zamanında bölgede görev yaparken tanık olduklarına birinci şahıs kamerası ile bakarak da yaptı, kayıp 17’lerin hikâyesini hiç beklemediğim şekilde animasyonla anlatırken de. Dizinin bir anda kesilip böyle didaktik sayılabilecek sahneler girmesini enteresan bulduğum kadar cesur olduklarını da söylemem lazım. Onun dışında Nergis Öztürk’ün oyunculuğuna veya Salih Usta’nın gazeteci karakterine söylenecek bir şey yok. Bu ülkede az okunan bir kitap yazmanın bile ne denli riskli olduğunu, gazetecilerin neler yaşadığını gösteren bir karakter olmuş.
Agâh Beyoğlu, gerek Kambura’da gerek Güneydoğu’da yaşadıklarını hatırlarken geçmişiyle de yüzleşiyor aslında. Bu yüzleşmelerden notlarını, eskiden ses çıkarmadığı şeylerin neden peşine düştüğünü kızına bırakacağı ses kaydına veya ilk sezonda sadece fotoğraflarda gördüğümüz ama bu sezon müthiş bir casting başarısıyla canlı kanlı izleme fırsatı bulduğumuz Ayşen İnci’nin oynadığı eşi Mebrure’nin hayaline anlatıyor gibi görünse de, bize anlatıyor. Bize anlatıyor ve hikâyesini sonlandırıyor, hem de faili meçhule kurban giden bedenlerin üzerinde yapıyor bunu. Onların failini bulan, onların kemiklerini bulan kişi Agâh Beyoğlu, faili meçhul olmayan ilk kurban oluyor.
Etkileyici finalde jenerik akarken Haluk Bilginer’in ikonikleşen karakteri Agâh Beyoğlu’nun önceki bölümlerde söylediği şu cümle geldi aklıma: “Ama işte ne zaman ki insan hiç tanımadığı birilerini düşünmeye başlıyor, katili de hiç tanımadığı biri oluyor”. İlk sezon kadar heyecanlı olmayabilir, o kadar özgün hissettirmiyor olabilir ama sağlam oyunculukları, müthiş teknik kalitesi, tıkanan yerli dizi sektöründeki cesareti ve bu unutkan coğrafyaya rağmen işte bu gibi akılda kalıcı cümleleri ile Şahsiyet 2. sezon kendini izlettirmeyi başarıyor sevgili geek’ler.
Sizler de beğendiniz mi, hangi tiratlar aklınıza kazındı? Yorumlara bekliyorum.
2 Comments
En çok etkilendiğim sahnelerden birisi Agah’ın arabayla az kalsın kaza yapacakken Reyhan’ın ninesini görmesi ve hatırlamasıydı. 1.sezon gözümün önünden geçti resmen.
Türkiye’de hiç bitmiyor ki güzel tutmuş bir diziyi çöp hale getirmesin ya kardeşim 1. Sezondaki o kaliteli senaryo kim yazdıysa 2. Sezonda galiba tüm yeteneklerini kaybetmiş bir de avukat karakteri var allah yav abi niye saçma sapan bir karakter var. Allah bize sabır versin. “Şahsiyet 2. Sezon: 6.2”