Bakın, şu an sizlere sunacağım videoyu anlatmak zor. İnsana dışarıdan “Duygusal Halı Yıkama” adlı bir belgeseli izleyemeye ikna etmek, fena hâlde abes gözüküyor. Ama emin olun, Ankara’da halı yıkamacılık yapan iki kardeşi anlatan bu belgeseli izlemek, hayatınızı bambaşka bir noktaya getirecek. 40 dakikanın nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.
Bu ne, sınırları nedir bilmiyorum. Enver Özüstün imzası var projede. Enver Özüstün Manisa doğumlu, Ankara Üniversitesi mezunu, dersler, seminerler veren, kafası belli ki bambaşka bir adam. Ama yani inanılmaz. Gerçekten inanılmaz. Arkasında montajı çok iyi bilen biri var, o kesin. İnce ince onu fark edeceksiniz zaten. Videoyu izlerken, bazı detaylardan ötürü kafanızın sağlam olup olmadığını da sorgulayacaksınız. Kurgusu inanılmaz, izlerken insan sürüklenip gidiyor. Ben biraz da profesyonel bir merakla, videoyu hazırlayanla tanışmayı çok istedim izlerken.
Ama ondan da önemlisi, ondan da vurucu olanı kameranın önündekiler. Bir anda dünyanın en saçma şiirini, dünyanın en saçma arka planı önünde söylerken, bir sonraki sahnede tutup gerçekten de aklınızı açan, isteseniz de istemeseniz de “Lan ama? Harbiden?” dedirten cümle getiriyorlar dile. Bir an bakıp gülüyorsunuz, ekran karşısındaki adına utanıyorsunuz; bir an da gerçekten çok acayip bir şekilde hak verirken buluyorsunuz söylenenlere.
Duygusal Halı Yıkama ne kadar “belgesel”, ne kadar kurgu, bunları tartışmak çok mümkün, ama bir yandan da o kadar saçma ki. Gerçekten söylüyorum, memleketi geçip bunun Oscar’da En İyi Kısa Belgesel dalında falan aday olması gerekiyor. Yaklaşık 10 aylık bir video. İzleyenleriniz olmuştur eminim. Ama biz yeni denk geldik. Bu muazzam işi de ayakta alkışlayarak sunuyoruz. İzleyin. İzletin. Anlayın. Anlatın. Sevgi çitilemektir. Sevgi hayatı çitilemektir. Köpükler gündüzdür. Aydınlıktır.
İzleyin.