Kim ne derse desin hem benim hem de benim gibi binlerce MCU fanı için bu senenin en çok beklenen filmi tabii ki de Spider-Man: No Way Home’du. İlk fragman çıkıp da hem ilk Spider-man üçlemesinin hem de Amazing Spider-Man serisinin kötülerini hem de aynı aktörlerle filmde göreceğimizi öğrendiğimizde yaşadığımız delirmelerle birlikte aylarca bu filmi bekledik. Teoriler teorileri doğurdu, gördüğümüz iki koldan “Matt Murdock mu lan o?!” çıkarımı yapacak kadar en ufak easter egg’i kovalar olduk. Üç Spidey’i de filmde görür müyüz dedik, yükseldik de yükseldik. Sonunda beklenen hafta geldi ve Geekyapar ekibi olarak Spider-Man ön gösterimine gidip filmi izleme şansı bulduk. Arkadaşlar… Film çok güzel.
Spoilersız olarak inceleyeceğimiz yazının devamını gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz. Spoilerlı yazı ise filmin vizyona girmesini bekliyor.
Arkadaşlar tekrar ediyorum, film çok güzel. Hatta cümlemi tamamlıyorum; film çok güzel bir Spider-Man filmi. Hatta ve hatta cümlemi biraz daha uzatıyor ve diyorum ki bu film belki de izlediğim en güzel Spider-Man filmi. Filmi bu kadar güzel yapan ise kesinlikle filmin bir sevgi ürünü olup Spider-Man ve Peter Parker’ın bir karakter olarak bu kadar sevilmesinin sebebini çok iyi anlayan bir ekip tarafından yapılmış olması. Bir Spider-Man hikayesini izlemenin en keyifli yanı bir yandan Spider-Man’in yaptığı sıradışı eylemleri hayranlıkla izlerken öteki yandan Peter Parker’la empati kurabilmemiz. Bu filmde de her ne kadar Spider-Man’in başına gelenler sadece Spider-Man’in başına gelebilecek kadar “çizgiromanvari” olsa da Peter’ın hissettiklerini anlamakta hiç sıkıntı çekmedim. Bunda senaryodan yönetmenliğe tüm ekibin rolü çok büyük. Spider-Man’e ilk filmde kattığı çocuksu ruhtan bu filmde kattığı yetişkinliğe geçiş hissiyatı için de Tom Holland’a ayrıca teşekkür etmek gerekir.
Filmin ana temalarından biri Spider-Man’in ahlaki olarak değerleri ve “büyük güç büyük sorumluluk gerektirir” sözü üzerine kurulmuş. Spider-Man olmanın binadan binaya atlamaktan öte bir kavram olduğunu, iyi ve doğru olanı yapmanın önemi neredeyse kafamıza vurula vurula anlatılmış ve bu benim çok hoşuma gitti. Evet, kafamıza vurula vurula anlatılmış olması bile hoşuma gitti. MCU kahramanlarının genel olarak temsil ettiği ne uğruna olursa olsun iyi ve doğru olanı yapma felsefesi, Peter Parker’ın kişiliğinde çok güzel temsil edilmiş. Bu her zaman her Spider-Man filminde böyleydi, fakat bu film bu temanın en yoğun işlendiği işlerden biri. Hatta filmin genelinde her ne kadar etraf Spider-Man’in kötüleriyle dolup taşsa da beni en çok etkileyen Peter Parker’ın bu felsefe üzerine işlenen anları oldu. Biz de hem Peter Parker’ı hem de Spider-Man’i temsil ettiği şey yüzden sevmiyor muyuz zaten?
Filmin başka bir ana teması da ikinci şanslardı. Fragmanlardan da gördüğümüz üzere eski Spider-Man serilerindeki kötü kahramanlara beyaz perdeye geri dönme şansı verilmiş. Sadece hayranları coşturacak kadar değil, gerçekten her bir kötü kahramana gerektiği kadar motivasyonu da vermeyi ihmal etmemişler. Dr. Otto Octavius, Green Goblin ve Electro’yu daha da parlatmayı tercih etmişler ve açıkçası Spider-Man ile bu karakterlerin geçmişine bakılırsa bu doğru bir karar olmuş. Filmdeki motivasyonları ve yaşadıkları karakter arkları hoşuma gitti.
Spider-Man filminin olmazsa olmaz aksiyon sahneleri de gerçekten göz doyurucuydu. Dr. Strange’in de filme dahil olması aksiyon sahnelerinin değişkenliği açısından filmi diğer Spider-Man filmlerinden bir adım öteye taşımış. Bunun yanında diğer Spider-Man filmlerinden aşina olduğumu ve fragmanlarda gördüğümüz artık trope sayılabilecek sahneler de yok değil. Birkaç deus ex-machina kararların da alındığını kimsenin inkar edeceğini sanmam. Fakat bunlar artık MCU filmlerinde görmeye aşina olduğumuz, işin tuzu biberi sayılacak sahneler.
Dr. Strange demişken, onun hikayede olması, Spider-Man evrenine sihir gelmesi demek oldu ve bunun yarattığı dinamik beni ikileme sürükledi. Spider-Man hikayelerinin en sevdiğim yanı nereden geldiği bilinmeyen özel güçlerden ziyade karakterlerin bilim sayesinde güçlenmeleriydi. Bu filme kadar MCU Spider-Man’i için de Stark teknolojisi ve Peter’ın kendi zekasının buluşması sayesinde bu böyle devam etti. Başka herhangi bir kahramanın hikayesine sihir getirseler kızmazdım ama Spider-Man filmine sihir getirmelerine biraz uyuz oldum. Fakat Spider-Man ve Dr.Strange’in hem karakterleri hem de güçleri arasındaki dinamik de hoşuma gitmedi değil. Bu ikilem konusunda kafa yorabilir ya da bir kenara bırakıp eğlenmeyi tercih edebilirsiniz, karar sizin. Gerçi toplama bakıldığında film yeni Spider-Man kostümleriyle teraziyi Spider-Man yönünde eğerek gönlümü kazandı.
Eğer filmle ilgili illa şikayet edilecek bir şey ararsanız iki tane bulabilirsiniz. Birinci bulabileceğiniz eleştiri noktası, filmin ilk çeyreğinin geri kalanına oranla biraz yavaş olması. Bunda aslında yapabileceğimiz bir şey pek yok açıkçası keza Spider-Man ‘i Dr. Strange’in kapısına götürecek kadar önemli bir sebebi yaratmak için vakit ayırmaları normal. Yalnızca filmin geri kalanı bu kadar aksiyon dolu ve harika olunca insan ister istemez keşke hepsi böyle olsa diyor. Bir de film ile ilgili heyecanım biraz yatıştığında fark ettim ki MCU’nun içine sihrin girmesi bir anlamda MCU’ya sonsuz “deus ex-machina” imkanı sunmuş ve No Way Home da bunu oldukça kullanmış. Ne diyelim, sihir deyip kabul etmek dışında yapılacak bir şey yok.
Filmin vizyona girmesiyle spoilerlı olarak da bolca konuşacağız. Sizin filmden beklentileriniz nasıl?
1 Comment
Film harika ötesi bir film ve izlerken coşacağınız bir film düşünün biz izlerken sinemada bütün sinema heycandan bağırmaya başladılar