Aaron Sorkin‘le ilgili düşünceleriniz net bir yerde duruyor mu? Retorik değil sorum, samimi. Özgeçmişinde A Few Good Men, The Social Network, The West Wing, The Newsroom gibi pek çok başarılı iş olmasına rağmen Sorkin’le ilgili kamu görüşü genelde iki kutupta duruyor. Kimisi için diyaloglarındaki akıcılık ve berraklık diğer her şeyin üstüne çıkıyor. Kimisi ise bilgi yoğunluğu ve tartışma eğriliği yüzünden üstadın kalemini yapay buluyor.
Fikriniz ne yöne aksediyor olursa olsun, Sorkin’in ortaya ilginç hikayeler çıkardığı su götürmez bir gerçek. Ancak kendisi bu dakikaya kadar bu öyküleri hep kaleme alıyor, ekrana aktarma konusunda ise başka gözlere emanet ediyordu. Şimdi elimizde ilk kez kamera arkasına geçtiği bir öykünün fragmanı var. Daha doğrusu fragman demek biraz ayıp bu elimizdeki işe. Daha ziyade bir mini-belgesel, detaylı bir tanıtım. Baştan sona, konusu ve karakterleriyle, huzurlarınızda Molly’s Game.
Sorkin ismi Hollywood’da hep üst düzey işlerle anıldığı için, Amerikalı hikaye anlatıcısının ilk filmine yıldız toplaması zor olmamış gördüğünüz üzere. Gerçek bir hikayeden esinlenen filmin başrolünde Jessica Chastain var. Chastain’e eşlik eden yıldızlar arasında ise Idris Elba mı yok, Kevin Costner mı yok, Michael Cera‘lar, Chris O’Dowd‘lar… Epey sağlam bir kadro bir araya gelmiş, Molly Bloom’un olağanüstü hikayesini anlatıyorlar.
Bu hikaye de şöyle ilerliyor: Molly Olimpik seviyede bir kayakçı. Bir sporcu yani, rekabetçi bir ruha sahip. Fakat tatsız bir sakatlık yaşayınca, bir süre kariyerini askıya alıp Los Angeles’a taşınıyor. Derdi, niyeti genç olmak bir süre. Para kazanmak için girdiği bir garsonluk işinden çok yüksek seviye bir poker kulübünün yöneticisi olarak çıkıyor. Film de bu poker kulübüne girip çıkanları, bu kulüpte yaşananları ve tüm bunların ortasında Molly’nin yaşadıklarını anlatıyor. İlginç mi? İlginç! Filmin henüz bir Türkiye vizyon tarihi yok, ancak Avrupa’nın birkaç yerinde Ocak başında çıkacak. Notumuzu aldık, beklemedeyiz. Peki sizde hissiyatlar ne durumda?