Korkmaya, korkutmaya ve bilimum her türlü korku eylemine tam gaz devam mı? Bu ayki Geek Dosya serimizin yarı yolunu çoktan katettik bile ve sizlerden gelen olumlu/olumsuz tepkiler ışığında ilk ayı tamamlama konusunda fazlasıyla hırslıyız! Dosyamızın korku filmleri kuşağının üçüncü hafta yazısı, bu sefer daha detaya inerek inceleme minvalinde olacak. Renkli filmler yerine siyah-beyaz cızırtıların hakim olduğu yıllara sizi süpürge tepesinde uçurmaya geldim! Süpürge mi? Evet ya, süpürge! Cadılar, büyüler ve her türlü yakılmaya giden yolda mübahlık üzerine bir belgesel konuşmaya ne dersiniz? Belgesel dediysek çok ciddi ve sıkıcılık beklemeyin sakın ha, aksine gülmeye ve 20. yüz yılın başlarındaki korku filmlerinin Nordik esintilerine hazırlayın kendinizi! Benjamin Christensen’ın 1922 yılı yapımı, Häxan isimli korku-belgesel-filmine hep beraber bir değinelim; bakalım neyin nesi kimin fesiymiş bu yapıt ve ne gibi nitelikleri varmış!

İlk Not: Yazının ana konusuna giriş yapmadan önce, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü öğretmenlerimden biri olan Buket Akgün’e buradan, İngiliz Yazınından Seçmeler dersinde yer verdiği cadılar temasına yönelik materyallerden biri olan Häxan ile bizleri tanıştırdığı ve benim bu yazıyı yazmama yarayacak bilgileri sağladığı için teşekkürlerimi iletiyorum! Başlıca kaynağım kendisidir, geriye kalan üç beş ek bilgi ise internette köşelerde kalan “trivia” bilgilerden oluşmaktadır. Borç bildiğim teşekkürü etmeden başlamak istemedim. 🙂

Özet Olarak Häxan

Häxan

İskandinav kökenlerden gelen isminin İngilizce meali “The Witches or Witchcraft Through the Ages” olmakla beraber Türkçe’si “Cadılar ya da Çağlar Boyu Cadılık” şeklinde çevrilebilmektedir. Belgesel tarzında çekilmiş olan sessiz korku filmimiz, Benjamin Christensen tarafından hem yazılmış hem de yönetilmiştir. Bu iki büyük sorumluluğun üstüne bir de filminde rol alan Christensen, yapımını seyircilere daha sunamadan bile birtakım zorluklarla yüzleşmek zorunda kalmış.

Heinrich Kramer tarafından cadılık üzerine yazılmış en önemli tezlerden biri kabul edilen Malleus Maleficarum’dan esinlenerek Häxan’ı yaratan Christensen, batıl inançların ve bazı akılsal hastalıkların nasıl cadı avlarının histeriğine yol açtığını anlatmaya çalışıyor özet olarak. Her ne kadar belgesel türüne ait olarak sınıflandırılsa da, Häxan başlı başına korku ögeleri barındıran bir film. Her ne kadar korku filmleri tarihi kütüphanesinin “yabancı yapımlar” rafında parıldasa da Häxan, izleyicisine bütün bir süresi boyunca korku dışı duygular uyandırıyor zannımca. Evet, bu konuda onayıma güvenebilirsiniz; rahatsız edici sahneleri ve hatta absürt bulabileceğiniz tarzda günümüz kitlesine komik gelecek görüntüleri bulunabilir ama bu film kesinlikle sizi korkudan uyutmayacak türden bir şey değil. Belki hatırlarsanız, geçen hafta korku edebiyatı yazısında bahsetmiştim bu husustan; sinsi sinsi bilinç altınıza işleyebilecek tarzda bir yapım sanırım Christensen’ın belgeseli. Etkileri siz farkında olmadan bünyenizde büyümeye başlayabilir ama izlerken güldüğünüz için bile kötü hissedesiniz gelebilir (bir Buket Akgün deyimidir), dikkat! 🙂

Dayandığı Temel Üzerine Bölümler

haxan31

Toplamda dört kısımdan oluşan belgesel ve film karışımı yapımımızın ana teması cadılık ve büyüler üzerine. O çağlardaki toplumun bu tür olayları nasıl karşıladığını ve cadı avlarının çok sonradan nasıl histeri olarak tanıdıldığını anlatıyor.

  • Kısım 1: İblislerin ve onların sadık hizmetkarları olan cadıların, orta çağlardaki ilkel anlamda betimlenişini ele alıyor bu bölüm. Cehennemin de temel manada tasvirlerine yer veren birinci kısım, belgeselin girişini başarıyla kotarıyor.
  • Kısım 2: Yönetmen Christensen’ın bizzat kendisinin canlandırdığı Şeytan ve cadılık kültüründeki batıl inançlar teatral sahnelerle anlatılıyor. Büyü ve iksir yapımı üzerine odaklanırken, duyulan tek sesin sonradan eklenen melodi olmasından ötürü replikler bulunmuyor. Doğru desteklemeler ile temelin üzerine çıkılan sağlam basamaklar olarak tanımlanabilir bu bölüm.
  • Kısım 3: Dini otoriteler tarafından yakalanan yaşlı bir cadının, işlediği cadılık suçlarının ve diğer bildiği cadı isimlerine dair itirafı üzerine kendisine uygulanan yöntemlerin teatral sahnelerce aktarıldığı bölüm burası. Cadıların toplanma ayini olarak adlandırılan “sabbath” kavramının detaylarının anlatılışı da burada yer alıyor.
  • Kısım 4: Bütün bir yapım boyunca anlatılan cadılık teması üzerinde, günümüz bakış açısının yansıtıldığı yer ise sonda bulunmakta. Günümüzde kleptomani (çalma dürtüsüne engel olamama) ve uyurgezerlik olarak bilinen bazı hastalıkların bu çağlar öncesinin anlayışı, daha bilimsel bir dille açıklamaya çalışılmış. Tabii histerik kadın imajının çizildiği bu kısımda, yönetmenden gelen dokundurmalar ve ironiler de cabası.

Cadılığın Filmdeki Yansıması

haxan2

Häxan bir korku belgeseli/filmi ve elbette bu temayı yansıtabilmek adına döneminin en ilginç ve korkutucu inanışı olan cadılık üzerine yoğunlaşmış. O dönemlerde hala bu işlere inanan insanlar olması son derece gerçek bir bilgiyken, gelin de filmde yer alan cadı kültürüne özel göndermelere ve asıl büyücülük anlayışlarına dair referanslara bir göz atalım. Genel anlamda cadılık kültürü bilgilerini işleyen filmimiz için, daha çok didaktik içerikte bir madde olacak burası.

  • Cadılık genel olarak kadınlara yapıştırılan bir etiket olsa da, erkeklerin de bu tür büyü işleriyle uğraştığı bilinmekteydi. Buna rağmen sistem tarafından köşede bırakılan kadın figürlerinin “eğitilmedikleri halde hastaları iyileştirme yeteneği” üzerinden yola çıkılarak suçlanmaları esas odak noktasıydı. Çoğunluğu eğitimsiz olan kadınlar, Şeytan tarafından himaye altına alınıp kötücül emellere itaat ettikleri sebebiyle avlanmaya başlandılar.
  • Genel bakış açısıyla cadıların kadın olarak dangalanması da aynı zamanda mitolojik ve dini metinlerce anılan Lilith’in baştan çıkarıcılık, kışkırtıcılık ve yamyamlık özelliklerinden kaynaklanıyor.
  • İnsanları çok daha kolay yöntemlerle kontrol altına alabilmek için, otoriteye karşı gelen her bir bireyin cadılıkla suçlanması oldukça yaygındı. Bu otoriteye karşı gelme meselesi, yalnızca kuralları çiğnemekle de kısıtlı değildi; ister eşcinsel, ister doğuştan hastalıklı ve ister genel toplum tiplemesinin aksi tarzda yaşam olsun, her bir aykırılığı engellemek adına insanları cadılıkla suçlayarak korkutma yöntemine başvurulmuştur.
  • Eğer kadınlar ev hanımı, hayat kadını ya da muallime görevleriyle topluma hizmet etmiyorlarsa; bazı koşullarda cadı olmakla suçlanırlardı.
1 2
Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.