İnsan, yaşadığı ortama adapte olmaya programlanmış bir mekanizmadır. Eğer hayatın koşullarına ve getirdiklerine uyum sağlayamazsa, doğanın kendince belirlediği seçilim yollarıyla mola vermesi istenir. Çünkü son hızda ilerleyen yaşam, en azından birazcık çabayla ona uyum sağlamamızı ve koşuşturmacasına yetişmek için ufacık da olsa arkasından gelmemizi bekliyor.

Teknolojinin gelişmesiyle sanıyorum ki bu çok ama çok daha elzem bir faktör haline geldi. Hayat hızlanıyor, o hızlandıkça biz de adapte olabilmek uğruna bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Kimi zaman bu feda ettiğimiz şeyler oluyor, kimi zaman da çağa ayak uyduralım diye eski alışkanlıklarımızdan vazgeçmek gibi davranışlara evriliyor.

Yanlış okumadınız, evet, eski alışkanlıklarımız. Misal, eskiden oyun oynamanın kapsamında bilgisayarlar veya telefonlar yokken şimdi var; hatta ayrı düşünülmesi bile absürt karşılanıyor. Bir zamanlar, bu tür yollardan oyunlar oynuyoruz diye ebeveynlerimiz tarafından azarlanırdık; şimdilerde ise oyun sektörünün geldiği nokta sayesinde “oyun hocası” falan tutuluyor günümüz nesline. Bizler, hatta biraz daha yaşı ileri olan eski nesiller, için bu durum çok tuhaf ve anlamsız gözükse de aslında öyle değil. Bu, çağa ayak uydurmanın yeni yöntemlerinden biri.

web4-1

Farkındayım, bu “çağa ayak uydurma” kısmını fazla uzun tuttum ama inanın bir sebebi var. Konuyu bu kadar ayrıntılı bir şekilde girişte konuşmamın sebebi, artık oyun sektörünün bile ne noktaya geldiğini anlatmaktı. İnsanların, yaklaşık on yıl öncesinde bile çocukların dikkatini dağıtan ve çalışmalarını engelleyerek gelecek yollarında önlerine taş koyan bir unsur olarak görülen bilgisayar oyunları, artık baş tacı yapılmaya başlanıyor. Neden mi? Çünkü yeni teknolojilerle gelişen çağ, bunu gerektiriyor. Çocukları o kanser oyunlardan ya da beyin sulandıran telefonlardan çekemiyorsak biz onlara uyum sağlayalım da yarar görsünler deniyor artık.

Bu sadece denmekle kalmıyor, üstüne bir de uygulanıyor da üstelik. Tohum Otizm Vakfı‘nın konuya dair çok güzel bir tanıtıcı videosu da var üstelik, öncelikle size onu verelim:

“Farklı Bir Okul” adı altında çıkan proje, Kaliforniya Üniversitesi’nin 2017 seneli bir araştırmasından kaynağını alıyor. Minecraft oyununun, otizmli çocukların gelişiminde mühim bir yere sahip olduğunu ispatlayan bu çalışma sonucunda Tohum Otizm Vakfı da kolları sıvıyor ve günümüz nesli için eşi benzeri olmayan bir imkanla çıkageliyor. Kendi okullarının birebir aynı ölçülerini Minecraft‘ta yaratıp kendilerine ait bir sunucu edinen vakıf, otizmli çocuklar için teknolojinin gelişmelerinden faydalanıyor. Üstelik bunu, yalnızca tıbbi anlamdaki teknolojiyi göz önünde bulundurmayıp doğrudan her çocuğun ilgisini çeken Minecraft‘ı odak noktasına koyarak yapıyorlar.

İşte en başından beri bahsettiğim “çağa ayak uydurma” tantanasını da bu sayede Tohum Otizm Vakfı’nın ne kadar yerinde ve amacına uygun bir şekilde kullandığını kanıtladığı için fazlasıyla mutluyum. Video oyunlarını, beyin akıtan özellikleri yüzünden komple yasaklayıp daha tehlikeli olma manasında cezbedici kılmaktansa, böyle bir adım atılması takdire şayan. Temelinde yaratıcılığın ve LEGO‘larla inşa ettiğimiz hayal dünyalarının teknolojik yansıması olarak yer alan Minecraft‘ın, bu şekilde bir amaca hizmet etmesi son derece mutluluk verici.

cover_tr

2 Nisan‘da Dünya Otizm Farkındalık Günü sebebiyle öne çıkan bu çalışma ve gayret için de bizler ayrıyetten bir teşekkür iletmek istedik. Böyle insanlar var oldukça, bazı şeyler daha kolaylaşıyor zira. Hayatın onlara değil, kendilerinin hayata adapte olması gerektiğini fark edip harekete geçen her bir bireyin, bu yarışta asla yorulmayacağını ve etrafına her daim güzellikler saçacağını kanıtlayan bir harekettir bu.

Bizler otizmin farkındayız, ya siz?

Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.