Bu başka roller için geçerli olan bir durum değil, ama Spider-Man için tartışılmaz, müzakeresi edilemez, değiştirilmesi dahi önerilemez bir kaide var: Oynayan aktör sempatik olmak zorunda. Bu kadar basit. Her ne kadar o insanların işi olmadıkları kişiler gibi davranmak olsa da, herkesin bir iskeleti var ve bazı bedenler o iskelete uymuyor. Bazı roller için, tam kavrayacak mükemmel iskeleti bulmak gerekiyor. Tony Stark rolünün gerçek hayatta da biraz kendini beğenmiş, hafif egoist biri tarafından oynanmadığını düşünün. Kafanızda oturuyor mu?
Spider-Man de öyle işte. Pek çok kişinin ilk Spider-Man’i olduğu için pas verdiği Tobey Maguire’ın belirli bir nesli kesinlikle etkileyememesinin sebebi de buydu zaten. Maguire bir insan olarak, bir ekran varlığı olarak Spidey’nin olması gerektiği sempatikliğe ulaşamıyordu. Andrew Garfield bunu belirli bir oranda verebiliyordu aslında, ama omuzları fazla dikti kendisinin. Biraz fazla cool’du sanki, öyle geliyordu. O mükemmel aralığı çok yaklaşmış, ama bulamamış gibiydi.
Tom Holland tam o “ara alanda faaliyet gösteriyor”, Tony’nin tabirini biraz aparmak gerekirse. Biz artık buna can-ı gönülden inanıyoruz. 20 yaşındaki İngiliz aktör, Civil War’da gerçekten de filmin tartışmasız en iyi yanlarından biri olmayı, bu sempatikliği ekrana rahatlıkla geçirerek vermişti. Şimdi Homecoming yaklaştıkça ve biz kendisini talk show’larda falan görmeye başladıkça, zannediyoruz göreceğiz ki, adam zaten böyle bir adam.
Kimmel’ın videosunda, yorgan döşek 20 saniyede bunu gösteriyor yani. Niye bilmiyoruz, liseli aşık gibi günlük falan tutup odamıza Holland posterleri falan asasımız geldi. Şirin şembelek arkadan “Ben ben” diye çıkışı bir yana, sonra hakikaten havada geri takla atabilmesi –ki, yuh, helal olsun baya da iyi taklaydı– başka bir yana… Bizim kanımız felaket ısındı bu bebeye. Siz de bir izleyin, sizinkisi de ısınsın diye de şöyle koyduk. Ahanda!