Gerçek hayatta an itibariyle sahip olduğumuz ve uzay seyahatlerinde kullandığımız yöntem, ışık hızı altı seyir. Albert Einstein’in “özel görelilik” teorisi ve Evrim Ağacı’nın bu konudaki kaynakları toparladığı ışık hızı konusundaki yazısından bir çıkarım yapacak olursak; “Higgs alanı” ile etkileşimine giren her parçacık gibi bizler ve uzay araçlarımız, fotonların aksine “Higgs alanı” içinden etkilenmeden geçemeyiz. Fotonların bile ışık hızında değil, ona çok yakın ve ondan düşük bir seviyede ilerlediği tespiti sebebiyle ışık hızı altı seyir, fotondan daha büyük kütleli cisimler için evrensel kanunlara uyan tek seyahat yöntemi.
Neyse ki 17. yüzyıldan bu yana olduğu gibi “gerçeğin yeterli gelmediği” noktada, bilim kurgu devreye giriyor! Oyun, film ve dizilerde gördüğümüz dört temel bilim-kurgusal uzay yolculuk yöntemi kategorisini, örneklerle inceleyeceğiz. Listeyi basit tutmak için Interstellar gibi zaman seyahati örneklerinden arındırdık; bunun dışında, bazı örnekler birden fazla kategoriyi kullanmakta ve bazı önekler de kategori sınırlarını bulanıklaştırmakta. Çok spesifik terimler dışında Türkçe terimler kullanacağız, orijinal terimleri de bazen paranteze alacağız. Haydi, başlayalım.
1. Işık ötesi hızda seyir (Faster-than-light, FTL)
İlk kategorimiz nispeten basit. Ya ışık hızının ötesinde yol alabilseydik? Bu kategori, gerçek hayattaki yöntemimize oldukça benzer; yine bir noktadan diğerine, fiziksel olarak seyahat etmek gerekiyor fakat işin tek kurgu tarafı, ışık ötesine yükseltilmiş hızlar. Buna verilebilecek en bilinir örnek Star Trek warp hızı. Warp sürücülerinin sayesinde, gerçekte ömürlerin yetmeyeceği gezegenler arası mesafeler, ışıktan yüksek hızlarda mümkün oluyor. Oyunlar içinse Starsector ile üç benzer oyun Elite Dangerous, Star Citizen ve No Man’s Land örneklerini verebiliriz.
Tüm bu oyunlarda “orta seviye seyir hızı” olan ışık ötesi hız, aynı sistemdeki gezegenler arası mesafeleri kat etmekte kullanılıyor. Elite Dangerous’da “supercruise” olarak geçen bu seyir yöntemi, Starsector’de kesin olarak bu adla kullanılmasa da gezegenler arası mesafeyi dakikalar seviyesine indiren “sustained burn” özelliği ile bu kategoriye alınabilir hâle geliyor. Işık ötesi hızda seyir, No Man’s Land’de “vurum sıçraması” (pulse jump), Star Citizen’da ise kuantum seyahati (quantum travel) olarak geçiyor. Mass Effect oyun serisinde ise bu yöntemi ışık ötesi hızda (faster-than-light) seyir olarak görüyoruz.
2. Hiperuzay/Hiper “sıçrama” (Hyperspace/Hyperjump)
Bu kategori ışık ötesi hızda seyrin aksine, belirtilen noktaya ya derhal ya da birkaç saniye içinde “sıçramayı” içeriyor ve muhtemelen en yaygın gördüğümüz kategori bu. Isaac Asimov’un Vakıf (Foundation) romanında, “uzay ve zamanın dışında, anlık olarak yapılan bir seyahat” olarak tanımlanmakta. Değişik örneklerde bu “sıçrama” esnasında uzay aracının diğer cisimlerle etkileşime girip giremediği de değişiyor. En klasik örnek olarak tabii ki Star Wars evrenini verebiliriz. Bu evrende uzun süre boyunca hiperuzay/hiper “sıçrama”, diğer cisimlerle etkileşmeyi önlüyordu, ta ki yeni üçlemenin ikinci filmi The Last Jedi’daki o meşhur(!) sahnede, bir donanmayı yok etmekte kullanılana kadar.
Battlestar Galactica dizisindeki gemilerin “sıçramaları”, Netflix’in Another Life dizisi ve kısmen Star Trek’teki katlanır uzay örneklerini de bu kategori altında verebiliriz. Oyun olarak, yine Elite Dangerous ve No Man’s Land örneklerinde sırasıyla hiperuzay ve hiper “sıçrama” adlarıyla bu yöntemi galaksi skalasında seyahat etmek için görmekteyiz. İsmiyle çelişecek bir şekilde, FTL: Faster Than Light oyununda yapılan “sıçramalar” ise ilk kategoriden ziyade bu kategoriye daha yakın.
3. Yıldız geçitleri
1935 yılında A. Einstein ve N. Rosen tarafından yayınlanan “Parçacık Problemi ve Genel Görelilik Teoremi” makalesinde tanımladıkları “köprü”, günümüzde “Einstein ve Rosen köprüsü” veya “Schwarzschild solucan delikleri” olarak bilinmekte ve uzayın farklı noktalarını birbirlerine bağlayan kapılar veya “portal”lar olarak popüler kültüre yerleşmiş durumda. Bunun belki de en net örnekleri olarak Portal oyunlarını veya Doctor Strange’in ve Rick Sanchez’in açtığı geçitleri/portalları tanımaktayız. Bunların uzay seyahatinde kullanılan büyük ölçekteki versiyonları ise yıldız kapısı/yıldız geçidi olarak geçmekte. Bazı örneklerde bir kapıdan geçiş diğer kapıdan derhal çıkmakla sonuçlansa da diğer örneklerde varış noktasından çıkış hiperuzayda yapılan bir seyahat sonucu olmakta. Fakat sonuçta çıkış noktası önceden belirlenmiş bir kapı olduğu için, tüm yıldız geçitlerini bu kategori içerisinde aldık.
İlk örnek tabii ki kategoriye ismini veren Yıldız Geçidi (Stargate) dizisi. Babylon 5 ve kısmen yine Star Trek örneklerinin yanı sıra, Mass Effect oyun serisindeki kütle röleleri (mass relays), Starsector’deki atıl yıldız kapılarını ve Love, Death & Robots dizisinin Beyond the Aquila Rift bölümündeki “Arkangel” sistemini gösterebiliriz.
4. Farklı bir boyutta seyahat
Bu kategori tamamen farklı bir boyuta geçme ve bu boyutta kat edilen bir birim mesafenin “normal” uzay boyutunda kat kat daha fazla bir birime karşılık gelmesi ile uzun mesafelerin kat edilmesinin gerçekleşmesi örneklerini içermektedir. Bu yöntem için ışık ötesi hızda seyahat ve hiperuzay seyahatinin birleşimi denebilir. Aynı hiperuzay gibi bir “köprüden” geçilir fakat ışık ötesi hızda seyahatte olduğu gibi de fiziksel olarak belli bir mesafeyi kat etmek gerekir. Bu yöntemin hiperuzaydan farkı ise önceden belirlenmiş bir noktaya sabit bir vektörde gitmek yerine bu yeni boyutta serbestçe dolaşılabilmesidir.
Bir ilginç nokta da bu boyutta başka varlıkların da olabileceği ve bunların uzay aracıyla etkileşime geçebileceği ihtimalidir. Bilim kurgu eserlerinde nispeten daha az gördüğümüz bu kategorinin en iyi örneklerinden biri, Warhammer 40.000 masaüstü oyun evrenindeki “warp” uzay seyahati. “Warp” uzayına geçen Imperium gemileri, her türlü kaotik ve şeytani tehlikenin bulunduğu bu boyutta yollarını çizerek varış noktalarında tekrar “normal” uzaya geçiş yaparlar. Starsector oyununda ise her ne kadar hiperuzay olarak adlandırılsa da yıldız sistemleri arası seyahat, bu yönteme daha yakın durumdadır.
Bu kategoriler dışında sınıflandırmakta zorlandığımız, kendi yaratıcılarının dışında kurallarını kimsenin bilmediği Rick & Morty, aralarda duran kült film 2001: Bir Uzay Destanı (2001: A Space Odyssey), ışık hızı altı seyir ile nesiller boyu süren “Nuh’un gemisi” tipi yolculukların görüldüğü WALL-E ve dümdüz, bildiğimiz kurallara uyan The Martian gibi yapımlardan da bahsetmiş olmak istiyoruz.
Unuttuklarımız var mı? Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Yazan: Can Korkut