1

Sonda söylemeyi düşündüğümüz şeyi başta söyleyerek sizi şaşırtalım: Pretty Deadly, mükemmel bir çizgi roman. İlk sayısı Ekim ayında Amerika’da piyasaya sürülen fakat Türkiye’de hala hiçbir çizgi romancıda bulunmayan Pretty Deadly’yi sizler için değerlendirdik. Ümit ediyoruz ki ilgili merciler de değerlendirmemiz üzerine harekete geçip bu kaliteli yapımı en kısa sürede raflarına koyacaklardır.

Riskli Tercihler

Senaryosunu Kelly Sue DeConnick’in yazdığı, çizimlerini Emma Ríos’un ve renklendirmesini Jordie Bellaire’in yaptığı Pretty Deadly, Image Comics tarafından piyasaya sürülen, en az Image Comics ismine yaraşır düzeyde enteresan bir yapım. Başka bir yayıncı (belki Vertigo? Ama o da zor görünüyor), daha ilk sayısıyla bunca riski göze alan bir projeyi yayınlamayı kabul eder miydi bilmiyoruz. Ama Pretty Deadly’nin aldığı her riski avantaja çevirdiğini biliyoruz.

Tavşan Kardeşle Kelebeğin Masalı

Yapım, anlatısında başından sonuna kadar mise en abyme (Türkçe’ye “hikaye içinde hikaye” olarak çevirirsek ayıp etmiş olmayız) aracını kullanıyor. Amerikan çizgi romanlarının bilhassa ilk sayılarında, fazla kafa karıştırıcı olduğu için, görmeye pek de alışık olmadığımız bir anlatı aracı: Paneller içinde panellere gebe olan Pretty Deadly’nin hikayesi, en az anlatımı kadar anlatıcılarıyla da merak uyandırmayı başarıyor. Hikayeye bir tavşanla bir kelebeğin arasında cereyan eden diyalogla giriyoruz. Bu diyalog bizi Fox adında kör bir adamla, akbaba tüyleriyle bezeli bir pelerin kuşanan, gözlerinin Van kedisi misali farklı renkte olmasıyla dikkat çeken Sissy adında bir kızın hikayesine götürüyor. Tavşan, Fox ile Sissy’nin hikayesini anlattıkça, Pretty Deadly’nin senaryosu da çetrefilleşmeye başlıyor.

CoverGezdikleri yerlerde insanlara hikayeler anlatarak geçimlerini sağlayan ikili, yeni ayak bastıkları Vahşi Batı’dan fırlama bir kasabada, çevrelerine toplanan halka mistik bir hikaye anlatmaya başlıyorlar. Bu hikayeye göre bir güzel, gaddar bir adam tarafından sırf başkaları güzelliğini göremesin diye bir kaleye kapatılır. Tutsaklıktan kurtulabilmek için Ölüm’e yalvaran, onu çağıran ve ona duacı olan güzelin çağrısına yanıt veren Ölüm, güzelin tutulduğu kaleye gelir, ama bu kez de o, güzelin güzelliğine kapılıp ona sular seller gibi aşık olur. Güzelin son arzusunu yerine getirmeden önce ondan bir kız bebek dünyaya getirir ve bebeği “günah işlemiş erkeklerin avcısı” olarak yetiştirir. Daha sonra bu bebek büyüyecek ve Deadface Ginny olarak nam salacaktır.

Siyah ve Beyaz

Yapımın göze aldığı pek çok riskten biri, hikayesini anlatmayı tercih ettiği iç içe geçmiş yapıydı. Bir diğeriyse, ana karakterini işleyişi. Yine Amerikan çizgi romanlarında çok az gördüğümüz bir yola başvuran Pretty Deadly, bizlere ilk sayısında ana karaktere dair çok az bilgi veriyor. Kendisinin kim olduğunu, nasıl dünyaya geldiğini ve ulvi misyonunun ne olduğunu, yalnızca Sissy’nin anlattığı hikaye vasıtasıyla, yani yine bir hikayenin hikayesinin hikayesiyle öğreniyoruz. DeConnick, bu sayıda ana karakteri işleyip onu erkenden tüketmek yerine belki de, onu destekleyecek yan karakterlere ve bilhassa da hikayenin cereyan ettiği dünyaya yönelmeyi tercih ederek bizleri muallakta bırakan sisli bir hava yaratıyor. Bu durumda hikayenin ilk bölümünde kimden yana olacağımızı; kimin iyi, kimin kötü olduğunu kestirebileceğimiz ipuçları olmuyor.

Feminizim Buysa Biz de Feministiz!

Emma Ríos’un çizgileri Jordie Bellaire’nin renkleriyle buluşunca, Pretty Deadly’nin tekinsiz dünyası ortaya çıkıyor. Klasik bir Clint Eastwood yapımından farksız ama ondan çok daha mistik ve “vahşi” olan Pretty Deadly, bazen mekanlar arasında öylesine sembolik paralellikler çiziyor ki, mesela Fox ve Sissy’nin at sürdükleri çölde, Batı Amerika’da bir çölden ziyade kendimizi Cehennem’in sınırları içindeymişiz gibi hissediyoruz.

Sinemaya uyarlansa filmini Quentin Tarantino’nun çekmesini isteyeceğimiz Pretty Deadly, birinci sayısıyla aldığı riskleri bir bir kendi lehine çevirerek, potansiyelini gösteriyor. İlerleyen sayılarda bu potansiyel doğru şekilde harcanırsa, Pretty Deadly, adını kült yapımlar arasına yazdıracaktır. Birbirinden başarılı üç kadının dokunuşuyla hayat bulan, Sandman’in mistisizmiyle Vahşi Batı’nın buluştuğu yerde filizlenen, kötü adamlara karşı intikam diye inleyen kadınların hikayesini işleyen yapım, son zamanlarda birbirine benzeyen sıkıcı çizgi romanlar silsilesi arasında, gözden kaçırılmaması gereken bir Hint kumaşı. Bizim testimizi başarıyla geçtiğini ve Bechdel testinden de yüksek ihtimalle alnının akıyla çıkacağını söyleyelim.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.