Çizgi romanlarda bir dönem, süper kahramanların popülerleştiği yıllarda, tüm şöhreti de, tüm takdiri de çizerler toplar; yazarlar da “dikte eden insan” kıvamında görülürlermiş. Herhalde söylemeye gerek yok, bu anlayış çok farklı şimdilerde. Bir çizgi romanın size ulaştığı hâlinde çizerin, hatta renklendiricinin en az yazar kadar emeği var; ama yazarlara kıyasla çok azı süperstar mertebesine gelebiliyorlar. Bu mertebeye ekseriyetle çizimiyle erişenleri saysak, Alex Ross, Jim Lee, Todd McFarlane deriz, bir de sonuna Dave Gibbons’ı ekleriz muhtemelen.
Dave Gibbons, Alan Moore ile birlikte Watchmen’in yaratıcılarından. Watchmen bugün çizgi roman tarihinin en önemli eserlerinden biri kabul ediliyorsa, Moore kadar Gibbons da bunda pay sahibi. Sadece Watchmen de değil elbette, Green Lantern, Batman, Superman, World’s Finest gibi pek çok unutulmaz DC karakterinin, harika sayılarında da imzası var Gibbons’ın. O yüzden, onun Dawn of Justice ile ilgili görüşleri, ilginç bir yerde, ciddi bir noktada değerlendirilmeli.
MCM Comic-Con’da konuşan Gibbons, öncelikle röportajın başında ilginç bir bilgi veriyor. O da DC Universe Rebirth ile birlikte Watchmen’in ana DC evrenine dahil edilmesi –acayip bir noktadan da olsa– konusunda kendisine danışılmadığı, kendisine haber verilmediği. Gibbons’la iletişime geçilmediyse, Moore’a hiç dokunulmamıştır zaten; özellikle Moore’un DC ile olan husumeti düşünülürse. Yani bu büyük hamle, Watchmen yaratıcılarının fikri alınmadan yapılmış gibi gözüküyor. Bu da acayip bir durum.
Esas söyledikleri ise Dawn of Justice konusunda. Gibbons, aşağı yukarı biz –ve genel olarak DC sevip, Dawn of Justice sevmeyen herkes– ne diyorsa aynını diyor. Söylenenler ortak, Batman v. Superman başlı başına bir film, bir de işin içine Doomsday sokuşturmaya gerek yok, Superman’i de karanlık yapmaları yanlış, ama Ben Affleck iyi Batman olmuş… Duyduğunuz argümanlar yani. Ama bunların bir çizgi roman efsanesinin ağzından geliyor olması, şüphesiz ilgi çekici. Siz ne diyorsunuz peki bu duruma?