Marvel dizi ve filmlerinin yoğun eleştiri aldığı bir dönemde çıkageldi X-Men ’97. X-Men: The Animated Series’in bıraktığı mirası devam ettireceğini o unutulmaz jenerik müziğini fragmanda tekrar duyduğumuzda anlamıştık. Fakat X-Men ’97 sadece 5 sezonluk X-Men: TAS külliyatını heyecan verici bir senaryoyla devam ettirmekle kalmadı; X-Men’i ve çizgi dizileri ne kadar sevdiğimizi, animasyonun çizgi roman uyarlamasında ne kadar etkili olabileceğini tekrar hatırlattı.
Bir çizgi dizi olması sebebiyle karakter gelişimleri başta olmak üzere hikâyenin bazı kısımlarının hızlı geçilmesi X-Men ’97’ye yapılabilecek eleştirilerden biri. Ancak öyle büyük bir başarısı var ki, bölüm kötü olsa bile bunu hissettirmemeyi başarıyor; çünkü X-Men ’97 aklınıza kazınacak acayip etkileyici anlar içeriyor. Haydi gelin bu anlara – pek tabii ki bir spoiler uyarısı ile – birlikte bakalım.
“Hava Durumu” / 1. Bölüm
İlk bölümden başı Master Mold ile belaya giren X-Men’in kurtuluşu, liderleri Cyclops’un yapacağı bir çağrıya bakar: “Storm, onlara hava durumunu göster.” Mücadelenin sürdüğü çöle her adımında şimşekler çaktırdığı bir giriş yapıyor Storm. Bir süper kahraman veya mutant değil, bir tanrıça izliyoruz adeta. Antik kumları emrine çağırıyor, doğadaki her elementin onun emrinde olduğunu hissediyoruz. Öyle bir güç ki bu kumları cama çevirerek saldırıyor Sentinel’lere. Storm’un Marvel’a ders verircesine yapılan bu tanrıça gösterimi, sonraki bölümde gücünü kaybedişini de daha etkili hâle getiriyor elbette.
Magneto’nun Mahkemesi / 2. Bölüm
İyi bir süper kahraman hikâyesi nasıl olur? Kötü adamına empati kurdurmayı başaran, oyunun tek taraflı oynanmadığı her hikâyenin tadı bir başka oluyor bence. Sayısız film ve diziye sahip Marvel Cinematic Universe bu başarıya nadiren ulaşmıştı, ama X-Men ’97 Magneto ile sezon boyunca başardı bunu.
Magneto’nun işlediği suçları neden işlediğini, insanlığın mutantlara çektirdiklerini göstererek anlattığı sahne, mahkeme salonuna yapılan saldırı ile zirve yapıyor. Saldırıda Storm’un mutant güçlerini kaybetmesi Magneto için bardağı taşıran damla oluyor. Saldırıyı yapan X-Cutioner’ı ve yargıladıkları mutantın yardımına muhtaç Birleşmiş Milletler konseyini alıp göğe çıkarıyor. Yeryüzünün metrelerce yukarısında, Profesör X’in mirasını sürdürmesi gerektiği için gözyaşları içinde tutuyor kendini ve şiddete başvurmadığı, sonunda onlarla uzlaşabileceği bir ders verip ayrılıyor oradan.
Happy Nation / 5. Bölüm
X-Men ’97 sadece aksiyon sekanslarıyla akılda kalmıyor, dramatik anlarda da oldukça başarılı. Sahne sahne değil bir bütün olarak unutulması güç olan 5. bölümde Rogue’un yaşadığı ikilemler çok iyi aktarılıyor. Önce Magneto’nun teklifini dinliyor, ona neden cazip geldiğini anlıyoruz. Sonra Gambit’le duygusal bir konuşma gerçekleştirip ona bir nevi veda ediyor, ama aralarındaki sevgiyi de hâlâ hissedebiliyoruz. Magneto’nun teklifini kabul etmiş şekilde galaya geldiğinde arkada çalan ve mutantların hayalindeki Genosha’yı anlatan “Happy Nation” şarkısıyla birlikte müthiş bir sahne izliyoruz. Rogue’la Magneto arasındaki kimya, ellerinin arasında animasyon olarak görmemize gerek bile olmayan elektrik, tüm bunlara rağmen Rogue’un fiziksel temastan ötesini aramaya devam edişi… Açın tekrar tekrar izleyin, öyle bir sahne.
“The Name’s Gambit Mon Ami. Remember It.” / 5. Bölüm
Tabii bir üstteki olaylar yaşanırken mutantlarımız başına geleceklerden haberdar değil, e biz de. Çizgi romanlarda Cassandra Nova’nın başının altından çıkan, dolayısıyla burada yaşanma olasılığı hele de daha 5. bölümdeyken iyice azalan Genosha soykırımı, çat diye geliverdi valla. Normalde E is for Extinction hikâyesinde yaşanan bu hadise, son 3 bölümün isminin “Tolerance is Extinction” olmasıyla karşımıza bir noktada çıkacak gibiydi ama, bu kadar erken ve ani olmasını kimse beklemiyordu. İşte tam da bu yüzden “Marvel’ın Kızıl Düğün’ü” diyorlar Remember It bölümüne.
Durdurulması imkansız görünen, Omega tehditleri bile yok eden bu Sentinel saldırısı ise henüz Rogue’un kalbinde açtığı yarayı kapatamamış Gambit sayesinde durduruluyor. Direkt üzerine saldırdığı Sentinel’in bir parçasını kendisine saplamasıyla Gambit’in vücudunda bir başka yara açılıyor. O parçaya enerji yüklemesi ile kart fırlatan havalı bir çocuktan daha fazlası olduğunu izleyicilere gösterirken ağzından o cümleler çıkıyor: “The Name’s Gambit Mon Ami. Remember It.”
Elektrik Kesintisi / 8. Bölüm
X-Men ’97 mutantların gücünün sınırlarını zorladıkça bize de izlemesi keyifli güç gösterileri kalıyor. Bastion’ın devasa planı işleyip tüm Dünya bir Prime Sentinel istilası altında kaldığında Magneto acılı ama kesin bir çözüm buldu: ışıkları kapatmak. Kuzey Kutbu’na gitti, “Yeter artık” diyerek Dünya’nın manyetik alanını ele geçirdi ve tüm gezegeni elektrikten mahrum bırakıp karanlığa gömdü. İnanılmaz.
Tüm bunlar olurken Valerie Cooper’la Bastion konuşuyordu. Magneto istediği manyetik alanları yaratmaya başlarken Cooper’ın söylediği cümle ne oluyor peki? “Magneto haklıydı.”
Wolverine vs. Magneto / 9. Bölüm
Bu animasyonun en sevdiğim noktalarından biri yetişkinlere yapılıyor olması. Gerçekten 97 senesinde X-Men: TAS izlemiş olanlar diziyi nereden bıraktıysa oradan devam ediyor ve yeni nesli hiç de umursamıyor. Bu sayede Marvel’ın filmlerinde bile göremeyeceğimiz gore sahneler izleyebiliyoruz. Zaten düşünsenize, Genosha soykırımı ve Magneto’nun elektriği kesmesi derken şimdiye kadar yüz binlerce insanın öldüğü olaylar gördük.
Bu sahnede ise bir kişi ölüyor ama o nasıl bir ölüm. X-Men ’97 1. sezon boyunca hep Sentinel’lerin metal aksamlarını dağıttığını gördüğümüz Wolverine’in pençeleri bu sefer Magneto’nun derisine giriyor. Biz tam bu olayın şokunu, ekrana yayılan kanları sindirmeye çalışırken Magneto yine beklenmedik bir şey yapıyor. Wolverine’in, kendini iyileştirme gücü sayesinde ölümsüz addedilen Wolverine’in, içindeki adamantiumu parçalıyor. Yani Wolverine tabii ki ölmeyecektir ama, bu derece bir vahşete ölüm demeyelim de ne diyelim? Kaan Tangöze’nin sözleri en güzel açıklar bu sahneyi: ölüm gibi bir şey oldu ama ama, kimse ölmedi.
X-Men ’97 1. sezonundan yıllar geçse de unutmayacağımı hissettiğim anlar bunlardı sevgili geekler. Phoenix’in döndüğü, Gambit’in Wolverine’in pençelerini yaktığı cool sahneler da listenin bonusları olarak sayılabilir. Peki sizce en etkileyici sahne hangisiydi, listeye eklenmesi gereken sahneler hangileriydi? Yorumlara bekliyorum.