Geçtiğimiz gün ’17-’18 Süper Lig sezonuna dair bir yazı yazıp paylaştık sizlerle. Dürüst olayım, o yazıyı yazarken altında çıkacak tartışmalara dair iyimser bir tutumum yoktu. Çok uzun zamandır futbol ve metafutbol arasındaki çizgi silikti ülkemizde. Çoğu insan yeşil sahada ayaklar, ciğerler, zihinler ve toplarla oynanan oyundan çok bu oyuna dair gazetede çıkan köşe yazılarından bahsetmeyi seviyordu. Bunun tekrarlanmayacağına dair az ümidim vardı.
Ancak işte, 2008 yılının Haziran ayında ispatlandığı gibi; söz konusu futbol ve Türkiye olunca gerçekten hiçbir şeyin önceden tahmin ettiğiniz gibi gerçekleşeceğini düşünmemeniz gerekiyor.
Çünkü geekMUHİT o yazıya baktı, uzun uzun baktı ve dedi ki: Bu yazıyı ben yorumlarımla zenginleştirir, büyütür, genişletir, harikulade bir retoriğe çeviririm. Ben okur ve seyrederken kendimden geçercesine bir keyif aldım. Siz de bakmak ister misiniz?
İlk olarak sulukofte yazıyor, kısa bir yorum, ardından oranlar.
Yazılan şampiyonluk şanslarına şu an durduğumuz yerden katılmamak mümkün değil. Ancak öte yandan, sanırım sulukofte‘nin yorumu, Galatasaray’ın Arena’daki BJK derbisini kazanacağı varsayımı üzerine kurulu. Bu çok güçlü bir varsayım, ancak o derbinin sonucu Beşiktaş lehine olursa her şey bir anda çok değişir. Zaten şu anki şampiyonluk yarışını bu kadar nefes kesici kılan unsurlardan biri de o maçın varlığı.
Ardından kilkenny giriyor sohbete, çok doğru bir tespitle.
Bugün pek çok gazetede de yazıldı çizildi; Avrupa’nın en büyük 10 ligi arasında kabul edilen Süper Lig dışında finali bu kadar heyecanlı geçen ikinci bir elit lig yok. Almanya’da Bayern, İspanya’da Barcelona, İngiltere’de City, İtalya’da Juventus, Fransa’da PSG çok büyük bölümünü domine ederek geçirdikleri bir sezonu şampiyon kapattılar ya da kapatmak üzereler. Portekiz’de işler kısmen kızışık, fakat orada da üçüncü Sporting nakavt olup ringi Porto ve Benfica‘ya bırakmak üzere. Rusya’da Lokomotiv, Ukrayna’da ise Shakhtar şampiyonluğa bariz daha yakın. Belçika ise fasulye, orada zaten yıl sonunda play-off oynuyorlar.
Yani gerçekten bu sene Süper Lig kadar süperi yok.
Ki seckin de benzer bir şey söylüyor, tek bir farkla.
Gerçekten, oyuncuların atletik kapasiteleri izlerken kanser yaratabiliyor –60. dakikadan sonra herkesin ayaklarının altında boş bir stamina barı görüyor gibi oluyorsunuz– ancak 1. Lig’de hakikaten enteresan bir yarışma dönüyor. Bir de takımların mazileri daha çeşitli, daha çeşnili. Şehir takımlarının büyüleri daha kuvvetli 1. Lig’de.
Peşi sıra darkknightheat2 sazı eline alıp, metafutbola giriyor.
Kendisi de girdiğine pişman oluyor, ancak elbette metafutbol da bu işin bir parçası. Neticede ne demiş usta? İnsanlar futbolun ölüm kalım meselesi olduğunu söylerler. Ancak esasında futbol bundan çok daha fazlasıdır. Kavgacı ve haset dolu olmadığı sürece metafutbol futbolun hikayesidir, baharatıdır. Fakat darkknightheat2‘nin Terim hakkında söyledikleri çok doğru! Özellikle de işin iletişim kısmında Fatih Terim’in “nerede kalmıştık” tweet’ini önceden kızlarıyla istişare edip kafasında kurguladığını itiraf etmesi, darkknightheat2‘nin savını destekliyor.
Sonra hayvanabi geliyor ve internete bırakılmış en kaliteli futbol analizlerinden birini bahşediyor.
Üzerine yorum yapmak anlamsız, çünkü hayvanabi‘nin örneklerle desteklediği çıkarımları gerçekten doğru. Ben de “savunma takımıdır” görüşümden vazgeçtim okudukça; evet bu bir topa hakimiyet takımı. Bu analize sadece şu yerden faydam dokunur, hayvanabi bir yerde gegenpressen tabirini kullanıyor. Bu topu kaybettikten sonra rakip sahada hızlı baskı kurarak geri kazanmak anlamına geliyor. Hızlı derken, gerçekten 3-4 saniye içerisinde topu geri kazanmayı amaçlıyor. Jürgen Klopp’un aşırı başarılı Dortmund takımları meşhur etmişti.
Fakat evethearteyes‘ın katılmadığı bir takım noktalar var.
Aslında ayrımları şu noktada gözüküyor: hayvanabi bir niyet okuması, bir niyetlenilen sistem okuması anlatıyor. Ancak evethearteyes da diyor ki: Bu gerçekte böyle işlemiyor. Buna gösterdiği en büyük dayanak da topla tekniği daha yüksek olan Valbuena yerine savunma özelliği daha ön planda olan Aatıf’ın tercih edilmesi.
Öte yandan lastragne1712 katılıyor, ancak itirazlarını da dillendiriyor.
Yani evet, lastragne1712‘ye göre oynanmaya çalışılan oyun bu; fakat ne gerek var? Çünkü rakip sahada top kapılmadığı müddetçe –ki sanırız bunun yapılmadığını düşünüyor– olan şey sadece pas yapan bir grup oyuncu. Bu da anlamsız çünkü lastragne1712‘ye göre hücuma dönemiyor.
Bir de skyisthelim1t‘in söyleyecekleri var, kadro ve oynanışa dair.
Burada da önemli noktalar var. Golü attıktan sonra geri çekilmek Fenerbahçe’de çok kolay gözlemlenebilen bir davranış, herhangi bir önde giden Fenerbahçe maçını açarsanız rahatlıkla topun gerisinde duran 10 adet çubuklu forma görebilirsiniz. Sevgili skyisthelim1t‘in dediği gibi, bu bir kadro zaafiyeti olabilir. Çünkü gerçekten de hatırlattığı şey doğru, torbayla gol atan ’10-’11 sezonunun başında da Kocaman vardı.
Beri yandan hayvanabi‘nin cevapları var, önce evethearteyes‘a.
Medeniyet.
Sonrasında da hayvanabi, skyisthelim1t‘e cevap veriyor.
Burada “golü atıp geri çekilmek” mantığı masaya yatırılıyor, evet bu var, ancak sistemsel değil diyor hayvanabi. Fakat “Aziz Yıldırım” bu zaafiyete nereden dahil oldu, onu da bu yazının yorumları altında yazsın! ♥
Yani böyle kalite kalite bir sohbet var sevgili geek alemi. O yazı yazılırken, tam da böyle bir muhabbetin ümidiyle yazılmıştı. Siz de bu ümidi körüklemek, bu süper giden lige süper muhabbetlerle eşlik etmek isterseniz, Muhit’imizin kapı gibi bir Spor kategorisi var. Aynı zamanda Geekyapar // SPOR Facebook grubumuz da mevcut. Go go go!
