Şimdi çoğunuzun haberi yok, ama Amerikan çizgiroman sektörünün en prestijli ödülleri olan Will Eisner Comic Industry Awards (nam-ı diğer Eisner Ödülleri) her sene Comic-Con kapsamında yapılan bir törenle sahiplerini buluyor. Bu seneki ödül dağıtımı da 26 Temmuz tarihinde gerçekleşti. Kimileri üzüldü, kimilerinin kalbi sevinçle doldu, bana da ödüllü eserleri Geekyapar okurlarına duyurmak dert oldu.
İflah olmaz bir takipçi olarak buruk duygular içindeyim. Hayranı olduğum isimlerden sadece birkaçı ödüle layık görüldü. “Hepsi mi olacaktı yahu? Hangi insanın her istediği oluyor bu hayatta?” demeyin, benimkiler hep olsun istiyorum. Bence çok istersem olur, inancım büyük.
Hayranı olduğum Jeff Lemire harika eseri Trillium ile ödül alamadı, The Manhattan Pojects ve God is Dead’in arkasındaki isim Jonathan Hickman’ın da elleri boş kaldı. Öte yandan Brian K. Vaughan geçen sene olduğu gibi bu sene de ortamın yıldızıydı. Hekeslerin hastası olduğu Marvel Comics de ne topladıysa Hawkeye serisi ile topladı. Hawkeye olmasa yatacak yerin yok Marvel, adeta kağıttan bir kaplansın Marvel, anla bunu artık Marvel.
Şimdi izninizle bu sene kızlı erkekli ortamlarda havasını atacağımız ödüllü eserlere gelelim…
Saga (En İyi Devam Eden Seri, En İyi Yazar, En İyi Renklendirme)
Henüz Saga’yı okumak nasip olmadı ama Brian K. Vaughan‘ın yazdığı bir işin içinin boş olması mümkün değil. Y the Last Man, Ex Machina, Pride of Baghdad, hatta fenomen dizi Lost‘un 3. sezonundan söz ediyoruz, sıkıysa bu adamın işlerine burun kıvırın. Saga için Star Wars’un Game of Thrones ile buluştuğu eser deniyor. Yani anlayacağınız üzere muhteşem bir tribüne oynama durumu söz konusu. Başka birinin elinden çıksa bu popülerlik çabasına büyük bir nefretle saldırırdım ama Vaughan demek Alan Moore-yarısı demektir, bu sebeple sesimi çıkarmıyorum. Geçen sene de en iyi yazar ve en iyi seri ödüllerini alan Saga, bu sefer bir debir de en iyi renklendirme ödülüne kavuştu.
The Wake (En İyi Limitli Seri)
Scott Snyder‘i American Vampire serisinden tanıyor ve seviyorum. American Vampire okumadıysanız bile son birkaç senede yeni Batman serileri okuduysanız muhtemelen Snyder’ın işlerine denk gelmişsinizdir. Sean Murphy‘nin çizerliği üstlendiği 10 sayılık The Wake’de kendimizi okyanusun derinliklerinde gerilim dolu bir maceranın içinde buluyoruz. Dr.Lee Archer sualtı sinyalleri (yunus ya da balina iletişimi) konularında uzmanlaşmış bir bilimkadınıdır. Birgün devlet görevlilerinden biri kapısını çalar ve özel bir iş karşılığında oğlunun velayetini alabileceğini söyler. Okyanustan garip bir sinyal gelmektedir ve bunu analiz edebilecek kimse yoktur. Ardından olaylar gelişir, dehşet sayfalara yayılır. Özellikle 1989 yapımı The Abyss filmini sevenler kaçırmasın.
Sex Criminals (En İyi Yeni Seri)
Evet, bunu gerçekten beklemiyordum. Image Comics‘in böyle bir serisi var sevgili Geekyapar okurları ve tam da tahmin ettiğiniz şey hakkında (hatta muhtemelen sizin tahminlerinizin ötesinde bir hayal gücü söz konusu). Suzie ve Rob isimli iki karakterimiz var ve bu dışarıdan gayet normal gözüken çiftin bambaşka bir süpergücü var: Suzie ve Rob ilişkiye girdiklerinde orgazm olunca zamanı durdurabiliyorlar! Evet, aynen okuduğunuz gibi oluyor. Peki bizim ikili ne yapmaya karar veriyor? Bu yetilerini kullanarak banka soymaya elbette, başka ne olabilirdi ki? Ayrıntıları sormayın, ben de çok bilmiyorum. Sex Criminals şu an sadece altı sayı ama bu konsept uzar gider, ben size söyleyeyim. Serinin arkasında Matt Fraction var. Bu ismi aklınızda tutun, yeniden karşılaşacağız.