Hayal gücünü dünyamızın üç boyutuna aktarmak incelikli iş. Sırasıyla usturuplu bir yontma işleminden geçmesi ve aktarıldığı yer neresiyse oraya ait bir tarza bürünmesi gerekiyor. Dolayısıyla bir yazarın zihninden kitap sayfalarını tutsun diye süzülmüş kelimeleri, genel izleyicinin beklentisine uydurarak ekrana taşımak bir mesele. Bu Liu Cixin’in hayranları tarafından olay örgüsünün karmaşıklığıyla anılan bilim kurgu eseriyse daha da zor.

Remembrance of Earth’s Past serisinin 2006’da çıkan 3 Body Problem kitabından uyarlanan dizi, Netflix’te 21 Mart’ta yayınlandı. Beklentinin yüksek olduğunu biliyoruz çünkü bölüm başına 20 milyon dolar harcanarak şimdiye kadar Netflix’in giriştiği en yüksek maliyetli ilk sezona sahip. Başlıkta belirttiğim gibi eğer izlemeden geldiyseniz ve şöyle bir genel fikir alıp giderim diyorsanız doğru adrestesiniz, spoiler yok.

3 Body Problem kitap okuyucusuna farklı, bilim kurgu severe farklı, düz izleyiciye farklı deneyimlerle geliyor. Öngörüm okurların ve bilim kurgusunu sert ve sek sevenlerin takıldığı pek çok nokta olabileceği. Diğer kesimse daha fazla aksiyon lazım diyerek eleştiri yöneltebilir. Ama hiç kimseyi mi memnun etmez ya da izlemeye değmez mi derseniz yanıtım şudur; olur mu öyle şey! Büyük prodüksiyonlu bilim kurgunun yollarını gözleyen ben sevdim ve sizin de böyle bir arayışınız varsa gemileri yakmadan limandan ayrılınız lütfen. Tabii sevgi, eleştiriye tabii.

Kitapları bilmiyorsanız Netflix’in konuyu çok açık etmeme stratejisi güttüğü kitledensiniz. Bu yüzden ben de açıkça yazmayacağım içeriği. Yalnızca uyarayım, sayfasındaki anlatıma dayanarak diziye başlayacaksanız beklediklerinizi tam olarak bulamayabilirsiniz. Çünkü geçmişte ve günümüzde geçen dizi, farklı kıtalara o kadar da çok yayılmıyor. Genelde Çin’in sınırlı bir kısmında ve İngiltere’deyiz. Doğada ve fizik kanunlarında anomaliler meydana gelirken beş bilim insanından beklenilen atılımlar da abartı bir ifade. Aslına bakarsanız atılım yapan üç kişi var ve üçünün de çalışmaları ayrı amaçlara dağınık. Kısaca dünya genelinde ortaya çıkan anomaliler ortasında beş bilim insanını izliyoruz. Geçmişten bir adet konuğumuz ve sanal alemde tuhaf bir bilmeceye açılan, ileri teknoloji ürünü VR başlığımız var. Bilmece şu: Üç cisimli bir yıldız sisteminde ne kadar zaman için stabilite elde edilir?

3 body problem

Öncelikle temposu sakin. Bu internetin bilumum köşesinde hemfikir olunan bir bilgi. Sekiz bölümlük ve bölümleri yaklaşık bir saate varan bir dizi için, tartışmalı bir durum aynı zamanda. Ama bunun yanında sakinliği geç, yavaş bu diyenler de var. Açıkçası ilk beş bölüme kadar şunu nasıl yansıtacaklar, bunu nereye koyacaklar diyerek oyalandığımdan herhangi bir yavaşlık çarpmadı gözüme. Son düzlüğe girdiğimizdeyse, kabul ediyorum ki bir tık öğlen mahmurluğu çöküyor senaryoya. Ben sonuna dek kapılıp gitmek istiyorum, hiçbir şekilde durağanlık sunmasın diyorsanız sizin diziniz olmayabilir.

Bilimin dozuna gelince, ayarını tutturmakta en sıkıntı çektikleri kısım bence burası. Bir yandan genel izleyici kaçmasın, bir yandan da kaynak materyale bağlanıp sıkı hayranlara hitap etmemiz lazım bocalamasına girilmiş. Öyle bir noktadalar ki, dizide bilim ana damarlardan mı evet. Ama karakterlerin dünyanın en zekileri olduğuna ve duyulmamış projeler geliştirdiklerine inanıyor musunuz yoksa inanmış gibi mi yapmanız isteniyor? Maalesef ikincisine daha yakınım. Yani buram buram bilim kokmuyor dizi, projelerin yapımından çok sonuçlarını görüyoruz. Karakterlerin çoğunlukla ya duygusal krizlerini ya da senaryodaki gizemleri keşfetme saatlerine denk getiriyorlar sahneleri. Bu iyi midir kötü müdürden kişisel seyir zevkiniz sorumlu.

Başarılı dediklerimde sıra o halde. Dizi geçmişi işlerken altmışlardaki Çin Devrimi’nin ağır koşullarında, insanlığın af dilemeyen tarafını gösteriyor bize. Ye Wenjie ona yapılanlarla dönüşüm geçirirken günümüz İngiltere’sinde yaşayan ekibin tezatlığı, üzerine bazı karakterlerin oynadığı oyunla; sanki elimize çözmemiz için üç farklı zaman akışında, bambaşka problemler verilmiş gibi. Karizmatik yapay zekanın ses tonundaki ifadesiz sakinlik, yan karakterlerin sempatisi, üç cisimli yıldız sisteminin sordurduğu sorularla sanal dünya ise heyecanlı bir beklenti yaratıyor.

Ayrıca hafifte olsa bilim ve siyaset karşılaşmasını, bilim insanının yaptıklarına karşı sorumluluğu konularını inceleme fırsatı var. Bir yandan esrarengiz intiharları araştıran dedektif Clarence Shi’nin sahneleriyle polisiye kurgu tadı da almak mümkün. O yüzden bilim kurgu temalı bir dedektiflik hikayesine başlamak istiyorum, insanlıkla ilgili tahlillere varım ya da sadece gerçekliğin büküldüğü bir sanal alemde gezinmek istiyorum diyenler, bu dizi sizin.

Karakterlere gelirsek, bizi bekleyen şey curcuna. Kitap serisinde sonradan çıkacak olanları öne çekmek, bir iki karakteri birleştirip yenisini yaratmak ya da tek karakterin özelliklerini ikiye bölmek gibi atılımlarla karşımızda senaristler Alexander Woo, David Benioff ve D.B.Weiss. O yüzden aralarındaki bağlar umulmadık hamlelerle dolu. Genel olarak ortalama performanslar sergilendiğini düşünsem de esas kız olarak kodladığım Jess Hong’un karakteri Jin Chang ve gençliğini Zine Tseng’in yaşlılığını ise Rosalind Chao’nun canlandırdığı Ye Wenjie öne çıkıyorlar. Ayrıca Alex Sharp’ın da Will Downing rolünde sergilediği naiflikle alkışı hak ettiğine iknayım.

Ancak gözlerimi karakterlerin motivasyonlarına çevirdiğimde, retinamdaki tek kelime olduramamışlık. Bence hiçbir karakterin motivasyonu tam olgunlaşamıyor. Bu senaryo zayıflığı olabilir ama bir tercih de aynı zamanda. Kitabın genişliğine kıyasla bize sunulan tadımlık bir gösteri çünkü. Dolayısıyla başta dediğim inanmış gibi yap kısmını tüm karakter arklarına taşıyabiliriz.

Oxford beşlisi, sorunları birbirlerine danışarak çözecekler sanıyorsanız sizi üzebilirler. Başlarına gelen olayları genelde tekil yürütüyorlar ve ekran süreleri dengeli değil. Bir yandan bu karakterlerin yetişkinliklerini vurgulayan bir durum. Sonuçta bireyselliğini eline alan kişiler olarak her yaptığımızı danışmıyoruz arkadaşlarımıza. Yine de eski bir arkadaş grubu için, bir miktar ben bunu şöyle yapmayı düşündüm ama senin fikrini de almak isterimin zararı olmazdı.

Peki neden sevdim? İtiraf edeyim, zamanı çok doğruydu benim için. Bir süredir bu denli göz önünde fikri yatırım yapıldığını ve kaynak materyalin sağlam olduğunu bildiğim bilim kurgu görememiştim. Üstüne sanal dünyaya bağlanan felsefi kısımları zaten yeni bir anlatı arayan beynimi ihya etti. Dolayısıyla boşluktayken gideri var mı var. Ama sevdamın en önemli nedeni, dizinin bu ne bilimsizliktir dediğim bir zamanda ana akıma gelmesi ve medeniyetimizin bilim demek olduğunu göstermesi. Bir kez daha hatırladım ki insanlık eski köye durmadan yeni adetler getirdiği için bugün geldiği yerde. Temsil ettikleriyle gözüm dolu dolu arkadaşlar.

Bazı yapımlar geek alemi kurtarma iddiasında olmadıkları için, çıktıklarında yıkıcı eleştirileri hak etmezler. Kendi içlerinde düzgün kotarılmış bir işleyiş tutturabildilerse tebrik eder, afiyetle izleriz. Bazıları ise olduğundan büyük oynamaya kalkar ve acımasız eleştiri oklarıyla delik deşik edildiklerinde, niyetimiz bu değildi gibi açıklamalara sığınırlar. İkisine de bol bol denk geliyoruz. Bir de diğerlerine göre daha nadir görünenler var. İddialı gelip iddiasının da hakkını veren; gönlümüzün efsane rafına koyup, tozlanmasın diye her sene anma törenleri düzenlediğimiz yapımlar onlar.

3 Body Problem, bu kategorilerden hangisine uyuyor derseniz, bence az bir farkla iki ve üçün arasına sıkışmış. İlk sezonuyla unutulmaz bir yapım olmaktan onu, tempo ve karakter gücündeki eksikler alıkoyuyor. Ancak gösterilen özenle yerden yere vurmaya da gelmiyor. Benim diziyle ilgili fikirlerim bunlardı. İzledikten sonra sizi de yorumlara beklerim.

Author

Alternatif evreninde voleybolcu olamayan versiyon. Düşünce satıcısı, hikaye koleksiyoncusu. Ayrıca yanaklı birey. Bence dünyanın hayallere, hayallerin kelimelere ihtiyacı var.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.