Yazan: Berk Börke
Sanırım geçen Eylül ayıydı. Hem çalışıp, hem –ki genelde geceleri çalışıyordum– tam zamanlı çalıştığım bir günün sabahında YouTube’da dolanıyordum. Okuldan bir arkadaşım ısrarla bana Arrow izlememi öneriyordu. Özellikle ilk 2 sezonunun (e bi zahmet) mükemmel olduğundan dem vuruyordu. Ben de izlemeye başladım o dönemde. Neyse YouTube’a “arrow türkçe” falan filan gibi bir şey yazdım sonra baktım YouTube’da bir çocuk tatlı tatlı ‘merhaba sevgili ve de sayın tatlı güzel cici geeklerimiz’ diyerek Arrow’un 4.sezon ilk bölümünü anlatmaya koyuldu yanında 2 kişi daha vardı.
Hayatımın en yorucu ve yıpratıcı senesinde birçok insanın ister istemez beni yalnız bıraktığını veya kendimin zorunlu bir yalnızlığa düştüğünü gördüm. Sabah 7’de işten çıkıp, koşarak Beşiktaş’tan vapura atlayım Kadıköy’e ordan da 19’a binip üniversiteye gidiyordum. Sürekli müzik dinlemek de bir noktada yorgun ve bitkin bünyeye iyi gelmeyebiliyordu. O nedenle Geekyapar’ın muhabbetleri benim için iyileştirici olmuştu diyebilirim. Gece işte yeni video da beklediğim oldu, bir yandan çalışırken bir yandan radyoymuş gibi kanalın muhabbetlerini açıp dinliyordum, güzel, kafa dengi insanları dinlemek gerçekten strese iyi gelen bir şey sanırım.
O nedenle siz farketmeseniz de Türkdoğan’ın Force Awakens’daki kopuşu, Erdoğan’ın göbeği, Ömercan’ın ‘yapı taşı ne demek ya abuk subuk konuşmayın!’ diye Deadpool videosuna yorum yazan arkadaşa giydirmesi, Sungur’un dünyalar tatlısı halleri, Cevdet Abi’nin nev-I şahsına münhasır tavırları, tabii ki Aybike’nin hanım hanımcık konuşması ve Turgut’un Game of Thrones yorumları bunların hepsi bünyede güzel izler bıraktı. Gerçekten sizle beraber güzel bir sene geçirdim, itimad edip önerdiğiniz dizi/filmleri izlemeye çalıştım. Özellikle BVS yorumlarınıza çok sinirlendim bir Batman hastası olarak ama fikir fikirdir, değil mi?
Gelelim SWOT Analizi kafasındaki fikirlerime, aldığım medya dersinde zaten sosyal medya kanalı olarak Geekyapar’ı yarım saat boyunca anlattığım için aslında bu konuyla ilgili yetkinim diyebilirim. Kanalı çok sevmekle beraber hasbelkader dikkatlice de gözlemledim. Geekyapar’ın benim için anlamı: Gerçekten sevdiğim insanların sevdiğim şeyleri konuşmasının getirdiği keyif. Geekyapar’ın en güçlü yanları: eğlenceli, belli bir zümreye ait değil, özgür ve her konuyla ilgili algılayabileceğim şeyler söylebiliyor, bir meramı var. Geekyapar’da çalışan sanırım çoğu kişiyi tanıyoruz. Herkes çok farklı, çok renkli ve bu değişikliğin uyumu kanala da yansıyor. Güzel bir kontrast var sizin içinizde.
Geekyapar’ın en zayıf tarafları: İsmi lazım değil bazen çok kete ve konusuna hakim olmayan kişiler yorum yapıyor ve snob halleri hoşuma gitmiyor. Bir de DC’ye BvS üzerinden çakmanızı anlıyorum ama o konu çok uzadı.
Bunun dışında aslında bir eleştirim olmayacak. Son dönemlerde başka geek kanallara uzattığınız zeytin dalı inanılmaz tatlıydı. Ben Party Chat hayranıyım mesela. Onlara değinmeniz o kadar hoşuma gitti ki, cidden kalbimi kazandınız tekrardan. Çünkü sizlere karşı bu tuhaf Oyungezer muhabbetinden kaynaklanan önyargıyı kırmanız ve aksi bir tavır takınmanız için çok doğru bir hareketti bu. Size yakışanı yaptınız. Herkese açık olduğunuzu göstermeniz böyle bir ülkede çok çok zor ama doğru olandı.
Diğer kanallardan farklı olarak bir protest duruşunuz var. Olayı çok politize etmek istemiyorum ama çok tadında birkaç dokunuşunuzu siteden okuyorum, hayatın daha acımasız ve gerçekçi olan o noktalarını da yakalayabilmeniz çok mukaddes, çok kıymetli. Çünkü ben 22 yaşındayım ve bir takım şeylerin farkında bir insanım. Ama farkında olamayacak olan insanlar da size bayılıyorlar ve onların sizin elinizden bu tarz ciddi şeyler okumaları da önemli. Değişmenizi, bozulmanızı, çok kalabalıklaşmanızı istemiyorum. Belki değişim ve kalabalıklaşma bir gereksinim olabilir ama size sevenleri üzmeyin yeter.
Sizlerden tek ricam; Breaking Bad, Lost, Twin Peaks, Moonlighting, Twilight Zone, Freddy’s Nightmares gibi kült ve nostaljik dizileri de yer yer konuşmanız. Yeni jenerasyonların bilmediği tonla kaliteli dizi/film var, bunların bilinmesine vesile olursanız çok çiçek olur. Tabii ki aynısı müzik, edebiyat içinde geçerli. Cevdet Abi, Türkdoğan ve Sungur’un Pink Floyd goygoyunu izlemek çok güzel olurdu; ama bu kadar farklı konuda konuşmayı risk olarak görüyorsanız da saygım var. Sadece ufak bir retro köşesi yaparsanız dizi filmlerle ilgili gerçekten güzel olur. (avuçlarım kanıyor…)
Çok dağıttım, toparlamak gerekirse: samimiyetle seviyorum ve takip ediyorum sizi. Sizi ilk izlediğimde çalıştığım işimden ayrıldım ve Can Abi’nin arada bahsettiği gibi ‘beyaz yakalı olmanın zorluğunu’ direkt olarak yaşadım.Ayrıca hayatımın içinde olan veya varmış gibi gözüküp aslında varolmayan suni insanlarda bulamadığım samimiyeti, sizin muhabbetinizden gördüm. Gerçekten güzel işler yaptınız ve kendinize çok şey kattınız, emin olun bundan.Umarım bundan sonra daha da güzel şeyler yaparsınız.
Yaşattığınız ve paylaştığınız her an için çok çok teşekkür ederim.