Son zamanlarda bilim dünyasında yaşanan gelişmeler bir hayli göz dolduran cinste. Öyle ki, halihazırda var olan teknolojinin orasına burasına yama yaparak daha güzelini ortaya koyabilecek seviyede bir gelişmeye sahip olduğumuz şu günümüz teknolojisini yürüten bilim insanları, artık bir seviyeden sonra kendilerini de aşmaya başladılar. Kim bilebilirdi ki, daha yıllar önce sadece yürümesi bile olay olan robotların şimdi inanılmaz şekillere girip harika işler başaracağını? Yıllar yıllar sonra bizi ele geçirmeye ant içecek olan robotların şimdilerde nasıl bir süreçten geçiyor olduğunu merak ediyorsanız, hatta kalın.

Bir robot denince genel olarak kafanızda canlanan görüntü C3PO tarzında bir şekilse üzülmeyin, çoğunluğun aklına gelen ilk robot tasviri buna benziyor zaten. İnsan anatomisinden yola çıkılarak tasarlanılmış olan bu robot mantığı artık bizlere çok tanıdık bir fikir olmuşken, şimdilerde bu düşünceyi yıkan bir sürü dizaynın hayata geçirilmiş olması da son derece büyük bir gelişme. Vücudumuzdan esinlenilenlerden, hayvan şekillerinde olanlara ve hatta canlılar alemindeki birçok şeye benzetilmiş sayısız robot çeşitlerine artık bir yenisi daha eklendi diyebiliriz sanırım bu raddede. Son yıllarda, minik robotların çok da büyük haber niteliği taşımayacağı artık klişeleşmiş bir gerçek halini alırken, bilim dünyasında atılan bu önemli adımın yalnızca boyutuna değil, aynı zamanda da dizaynı ve sahip olduğu özelliklere göre de şekillendiği su götürmez bir şey. Peki bunca boyut, dizayn ve özellik derken aslında neyi kastediyoruz tam olarak?

cc_60826N_Octobot_16x9

Tanıştıralım: Dünyanın ilk yumuşak vücutlu robotu Octobot! İsmini “ahtapot” (octopus) ve “robot” kelimelerinin harmanlanmasından alan bu minik dostumuz, bilim dünyasında atılan önemli adımlardan biri olarak görülüyor. Bilim insanları bu arkadaşı bir ahtapot olarak tasarlamalarının nedenini, denizaltında yapılacak araştırmalar ile kurtarma operasyonlarında kullanılması ve okyanustaki sıcaklıkları ölçüp bir de aynı zamanda askeri gözlemlerde de işe yaraması olarak açıklıyorlar. Bu tür görevlerin üstesinden ise bir ahtapot şeklindeki robotun gelebileceğine olan inançları ise, bu yumuşakça sınıfındaki canlıların doğada dar alanlarda bile sıkışmada sıkıntı yaşamadan kaçabileceğine yönelik olan bilgilerinden geliyormuş. Kelimenin tam anlamıyla ahtapotları “kaçış sanatçısı” olarak değerlendiren bilim insanları, bu alandaki düşüncelerini buna dayanarak geliştirdiklerini dile getiriyorlar.

Kafadan bacaklı dostlarımıza bir saygı olsun diye bilim insanları, dünyanın ilk yumuşak vücutlu robotunu yaratmış ve ismini de Octobot koymaya karar vermişler. Bir avuç içine sığacak kadar küçük olan bu robotun dış yüzeyi tamamıyla silikondan yapılma. Normal şartlar altında bir cihazın ya da robotun en azından küçücük bir köşesinde bile sert diye nitelendirebileceğimiz yapıda bir yüzeyi mutlaka bulunur derdik, içine bağlanan teller ya da en basitinden güç kaynağınını barındıran bataryalar bunlar arasına girebilir. Ama Octobot tüm bu beklenenin ötesine geçip minicik bir pili bile bünyesinde barındırmıyor, bu nedenle de bütün vücudu tam anlamıyla yumuşak. Hatta öyle ki, kendine güç vermesi için bildiğimiz sıradan yöntemleri kullanmadığı gibi, yakıt olarak da hidrojen peroksiti kullanıyor. Hidrojen peroksit, Octobot’un içine yerleştirilen platinden benekler arasından geçerek bir reaksiyona neden oluyor ve bu reaksiyon sonucu da içeride oluşan gaz, robotun kollarının esnemesini ve haliyle de onları hareket ettirmesini sağlıyor. 3D yazıcılar ile Octobot’un içine enjekte edilen odacıklar içinde dolaşan bu gaz sayesinde, robotumuz suda kendini esnetebiliyor, hatta aynı anda dört koluna birden hareket imkanı sunuyor.

designed-by-harvard-researchers-the-octobot-is-the-first-fully-soft-autonomous-robot

Bu robotun yaratıcı ekibinde yer alan bilim insanları, projelerini sürdürdükleri süre boyunca kusursuz tasarıma ve işleve ulaşabilmek için yüzlerce minik Octobot kullandıklarını söylüyorlar. Şimdilik Octobot’un yakıtı dört ila sekiz dakika kadar dayanabiliyor ve kendini her yöne doğru yönlendiremiyor ne yazık ki. Araştırmacılar, bu tip konular üzerinde çalıştıkları gibi bir de robota sensör eklemek de istediklerini belirtiyor; böylelikle Octobot’un çevresindeki nesneleri algılaması ve onlara doğru ya da onlardan uzağa şeklinde yönlere hareket etmesini amaçlıyorlar. Tüm bunlara ek olarak basit tasarımın boyutlarının artılıp azaltılabileceğini ve yakıt gerekliliğinin de robotun ihtiyacına göre değiştirilebileceğini söyleyen bilim insanları, Octobot’un amaçladıkları görevlerden daha çok iyi işler başarabileceklerine de inanıyorlar.

Bize kalırsa, bilim dünyasında oldukça önemli sayılabilecek bu gelişme için sizin düşünceleriniz ne, fazlasıyla merak ediyoruz doğrusu. Minik dostumuz Octobot adına söyleyebileceğiniz illa ki üç beş bir şeyler vardır, değil mi? Amacı ve tasarımı için ne düşünüyorsunuz mesela? Gelecek vaat eden cinsten bir yenilik mi bu? Kim bilir, belki de bilim insanlarının akıllarına gelmeden, bu elemanın işe yaracağı bir başka alan da siz kendiniz bulursunuz, ha, ne dersiniz? Yorumlarınızı bekliyoruz!

Kaynak: Sciencemag.org

Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.