Darren Aronofsky’nin kariyerine bakınca inanılması gerçekten güç bir gidişat görüyorsunuz. Amerikalı yönetmenin özgeçmişi sanki özenle yazılmış gibi. Harvard‘da film okulu, American Film Institute‘da uzmanlık. Bitirme tezi olarak çektiği filmle kazanılan ulusal ödüller. Okuldan mezun olur olmaz çektiği 60 bin dolar bütçeli filmi Pi’yi 1 milyon dolara satmak, 3 milyon dolar gişe hasılatı elde etmek, Sundance’den ödülle dönmek… Sonrasında Requiem for a Dream ile başlayıp, Fountain, Wrestler, Black Swan ve Noah ile kademeli artan bir ana akım ilgisi. En sonda da Noah’nın 400 milyon dolara yakın gişesiyle tescilli bir auteur blockbuster‘ı yapma ayrıcalığına sahip olmak.
Özel bir adam velhasıl Aronofsky.
Ben de o yüzden fena sübjektif bir listeleme yapayım dedim. Sizinkileri de merak etmekteyim, Muhit’e yazsanıza yazıdan sonra?
Buyurun!
6. Pi
Pi 1997 senesinde 60 bin dolara çekildiğinde, şüphesiz Roger Ebert’in de dikkat çektiği o “farklı yönden germe” başarısıyla izleyeni dev ihya eden bir filmdi. Bunu kabul etmemek imkansız. Ama şunu da kabul edelim: Dönüp bakınca Aronofsky’nin o filmi 60 bin dolara çektiği felaket belli oluyor. Ancak yine de Aronofsky’yi anlamak için mutlaka izlenmesi gereken bir film, sonuçta filmlerinde çok karşımıza çıkan takıntı konsepti yine burada.
5. Black Swan
Aronofsky oyuncularından performans alma konusunda muazzam bir yönetmen. Bir Paul Thomas Anderson değil, ama epey yakın. Bunun en büyük ispatı da Black Swan, ancak muhtemelen tahmin ettiğiniz tarafından değil. Evet, Natalie Portman çok takdire şayan ve Oscar’ını hak ettiğine kimsenin şüphesi yok. Ama Aronofsky’nin o dakikaya kadar “That 70s Show’daki kız” olan Mila Kunis’ten çekip çıkarttığı klas gerçekten de nefes kesici.
4. The Wrestler
https://www.youtube.com/watch?v=DZGiOowoRvY
Bakınız: Mickey Rourke! Rourke’un kariyeri Aronofsky ile kesişene kadar pek çoğumuzun gördüğü en muhteşem tren kazalarından biriydi. Hollywood’un sert yakışıklı çocuğu, boksa sardığı dönemlerini The Wrestler için mükemmel kullandı. Bu arada bilmeyenler için, Aronofsky’nin kafasında Wrestler ve Black Swan gruplanıyorlarmış, zira üstat bale ve Amerikan güreşini çok benzetiyormuş birbirine, özellikle de münferit ifade için bedenin kullanılması hususunda. Mantıksız değil.