Amazon tarafından yapımı üstlenilen Lord of the Rings dizisinden haberler, dizinin çekimleri devam ettikçe parça parça olarak da olsa üzerimize üzerimize geliyor. Oyuncu kadrosundan tutun üç-dört tane orta seviyeli filmin bütçesini toplamasına, oradan da ana konusunun açıklanmasına kadar, geçtiğimiz birkaç ayda diziyle ilgili büyük haberler aldık. Bunlarla birlikte geekler olarak beklentilerimiz de büyüyor elbette, bunu inkar etmek imkansız. Bazılarımız ne olursa olsun tam olarak istediğimiz gibi olamayacağını düşünürken bazılarımız ise öyle bile olsa “Lord of the Rings dizisi yahu!” şeklinde, bastıramadığı bir heyecanla yaklaşıyor gelmekte olana. Diziden son gelen haber ise, bölümlerden bir ya da birkaç tanesini yönetmesi için kadroya katılan yeni bir isim oldu.
Lord of the Rings dizisinin yönetmen koltuğunda oturması için seçilen yeni isim, Charlotte Brändström. Kendisinin yönetmenliğini yaptığı diğer dizi bölümleri arasında The Witcher’ın beşinci bölümü olan Bottled Appetites ve altıncı bölüm olan Rare Species yer alıyor. Ki bunlardan ikincisi, büyük harflerle “temkinli” yazmamızın başlıca sebebidir. Bakın, Netflix’in söz konusu The Witcher dizisini, yayınlanmasından önce yazdığım sayısız hype treni ve yetmeyip tek tek incelediğim bölümleriyle benden fazla konuşan olduğunu hiç zannetmiyorum. Fakat altıncı bölüm yani Rare Species, yine bu sitede şuradan ulaşabileceğiniz incelemede de yazdığım gibi, serinin diziye uyarlanması sırasında alınabilecek en kötü kararlara ev sahipliği yapıyordu. Haydi, dünyanın en güzeli olması gereken hilkat garibesi, kendisinden on yıl önce çekilen Merlin’de bile daha güzel modellenen ejderhadan daha beter bir Altın Ejderha’yı bölüme koymuş olmalarını CGI başarısızlığına veririm de o TikTok sahnesinin affedilecek hiçbir tarafı yok. Gerçekten.
Hâliyle ben, girişte saydığım diziye yönelik beklentisi olan kısımlardan hangisine girersem gireyim, bu sayfaların bir yazarı olarak Lord of the Rings dizisini ayıla bayıla bekliyorken, bir başka tutkuyla sevdiğim fantastik dizinin sekiz bölümündeki açık ara en kötü tercihin kendi çektiği bölümde gerçekleştiği bir yönetmen için temkinli olmaktan başka bir çare bulamıyorum. Zaten daha önce bu diziden rolü açıklanmamış bir oyuncu, karakterinin gittiği yolu sindiremediği için ayrılmıştı; üzerine böyle seçimler duymak beni daha da kıllandırıyor. Siz kıllanmıyorsanız da lütfen bana kızmayın. Haklısınız, yönetmenler yazarlarla birlikte çalışır ve haklısınız tek bir pire için koca yorganı da yakmaya gerek yok. Ama işte, kendisinin de temel alabileceğim işleri az önce zikrettiğim bölümler ile bir de Jupiter’s Legacy olunca…
Ben daha fazla devam etmeyip ön yargılarımdan ötürü kendimi bir kenara bırakıyorum. En iyisi siz kadroya eklenen bu yönetmenle ilgili aklınıza gelenleri söyleyin, ben dinleyeyim. Daha iyi olmaz mı?